El Salvador’da çete savaşları nedeniyle ilan edilen OHAL 4’üncü kez uzatıldı
El Salvador’da çete savaşları nedeniyle 27 Mart’ta ilan edilen OHAL, mecliste yapılan oylama ile 1 ay süreyle 4’üncü kez uzatıldı. OHAL süresince 46 bin kişi tutuklandı ya da gözaltına alındı.
Orta Amerika ülkesi El Salvador’da geçtiğimiz mart ayında çete savaşlarında 87 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından 27 Mart’ta ilan edilen OHAL, 4’üncü kez uzatıldı. Mecliste yapılan oylama ile 67 lehte ve 15 aleyhte oyla OHAL’in 1 ay süreyle uzatılması onaylandı.
OHAL’in ilanından bu yana 46 bin kişi tutuklandı veya gözaltına alındı
OHAL’in ilan edilmesinden bu yana çete üyesi oldukları şüphesiyle 46 bin kişi tutuklandı ya da gözaltına alındı. Hükümet, yapılan tutuklamalar ve gözaltılar ile ülkenin daha güvenli bir yer haline geldiğini belirtti. OHAL dahilinde, toplanma hakkı gibi bazı anayasal haklar kısıtlanırken, güvenlik güçlerine tutuklama ile gözaltı için daha fazla yetki verildi ve çete üyeliğine yönelik cezalar artırıldı. Nuevas Ideas (Yeni Fikirler) Partisi’nden Caleb Navarro, tedbirler sayesinde El Salvador'un "dünyanın en tehlikeli ülkesi olmaktan çıktığını" belirtti.
Savunma Bakanı Rene Merino Monroy ise, uluslararası örgütlerden gelen eleştirileri reddederek, "Suçla yüzleşmek için ne buradan ne de ülke dışından kimsenin tavsiyesine ihtiyacımız yok. Yaptığımız şey muazzam sonuçlar verdi" dedi.
Tutuklanan ve gözaltına alınan 63 kişi hayatını kaybetti
Yerel bir insan hakları grubu Cristosal, OHAL nedeniyle güvenlik güçlerinin keyfi tutuklama ve gözaltı yaptığını öne sürerek, tutuklanan ve gözaltında olan en az 63 kişinin hayatını kaybettiğini iddia etti. Cristosal ayrıca, tutuklananlar arasında çetelerle hiçbir bağlantısı olmayan çocukların da olduğunu ifade etti.
Cristosal'dan Ruth Eleonora Lopez yaptığı açıklamada, hayatını kaybedenler arasında gözaltındayken gerekli ilaçları almayan diyabet ve böbrek hastası olan kişiler olduğunu aktardı.
Uluslararası Af Örgütü ise OHAL’in "savunma hakkını, masumiyet karinesini, etkili yargı yolunu ve bağımsız bir yargıya erişim hakkını baltaladığını" belirtti.