Bir soru, iki cevap, çokça endişe...

AB'nin de, Slovakya'nın da siyasetini en iyi bilen isimlerden biri Eduard Kukan. CNN TÜRK muhabiri Elif Özgen, Slovakya'da AB'nin dayandığı temel değerlerden biri ifade özgürlüğü ekseninde Türkiye'yi Kukan'a sordu.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

'Türkiye'deki Twitter, Youtube yasakları, Google'ı yasaklama girişimi sizi endişelendiriyor mu?'
Sorum Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Eduard Kukan'a. 2004 yılından bu yana Avrupa Birliği (AB) üyesi, 2016 Temmuz'undan itibaren AB'nin müstakbel dönem başkanı bir ülkede, Slovakya'da buluşuyoruz Kukan ile, başkent Bratislava'da. Eduard Kukan AB'nin de, Slovakya'nın da siyasetini en iyi bilen isimlerden biri. 1998-2006 yılları arasında Slovakya Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış, 2009 Temmuz'undan bu yana da Avrupa Parlamentosu Avrupa Halk Partisi Grubu üyesi. 

'Tabii ki endişelendiriyor' diye başlıyor Kukan'ın yanıtı. 'Çünkü sosyal medyaya yönelik yasaklar Avrupa felsefesi ile uyuşmuyor. ' diye açıklıyor endişesinin nedenini. Kukan'a göre düşünce ve ifade özgürlüğü, AB'nin dayandığı temel değerlerden biri. 'Bu özgürlüğü kısıtlamaya yönelik her adım bizi endişelendiriyor. AB olarak ifade özgürlüğünün önemini her fırsatta vurguluyoruz. ' diyor ve Türkiye için tam üyelikten önce 'imtiyazlı ortaklık' tavsiye ettiklerini söylüyor. Bir diğer deyişle Alman Başbakan Merkel ile eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Türkiye için öngördükleri pozisyona destek atıyor. 

Aynı soruyu aynı gün Slovakya'nın ana muhalefet partisi Hristiyan Demokrat Birliği'nden bir vekile soruyorum. Vekil ile görüşmemi 'Avrupa Birliği Genişleme ve Halkla İlişkiler Semineri' kapsamında yapıyorum ve toplantının gizlilik kuralları gereği vekilin ismini veremiyorum.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

"...İşte bu yüzden Türkiye AB'ye giremez"

'Türkiye'deki Twitter, Youtube yasakları, Google'ı yasaklama girişimi sizi endişelendiriyor mu?'
Sorunun yanıtında bu kez 'sosyal medya', 'yasak' 'düşünce özgürlüğü' kelimeleri geçmiyor. Slovak vekil soruma 'Türkiye Müslüman bir ülke. IŞİD de Müslüman bir örgüt ve IŞİD daha geçen ay 21 kişiyi boğazını keserek öldürdü. İşte bu yüzden Türkiye AB'ye giremez' ifadeleriyle yanıt veriyor. 
Slovak vekil bu cevabıyla sadece benim değil, toplantıda yer alan Balkan ülkelerinden gelen diğer gazetecilerin de, yanıbaşındaki koltukta oturan Slovakya'nın İktidar Partisi Smer'in vekilinden de (aynı gerekçeyle adı bende saklı) tepki görüyor. Israr etmiyor, çünkü önündeki kağıtlara bakmadan Türkiye hakkında daha fazla konuşmaya devam edemiyor. 

Toplantının seyri değişiyor, diğer Balkan ülkelerinin politikalarına geçiliyor, ama o iki dakikalık soru-cevap bölümü toplantının Türkiye manşetini atmış oluyor. 

Toplantı sonrası o 3 cümle beynimde dönüp duruyor:  'Türkiye'yi iyi tanımayan, tanımaya da çalışmayan bir Slovak vekilin kişisel görüşü' diye düşününce biraz olsun sakinleşiyorum. 
Ama 2. senaryo o sakinliğime ket vuruyor bir anda: 'AB üyesi bir ülkenin ana muhalefet vekilinin Türkiye'ye bakışı bu' diyorum. 'Diğer AB politikacıları arasında da bu görüş benimseniyor olabilir, ya da Türkiye'yi AB'de istemeyen politikacıların fırsattan istifade benimsemiş gibi yaptığı bir görüş de.. Daha da ötesi Türkiye'ye uzak düşen AB ülkelerinin halkları arasında da yaygınlaşan bir zihniyet de.. ' 

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum.. Endişeleniyorum. Evet, bu hastalıklı bir görüş. Evet, AB kapılarını Türkiye'ye kapamak isteyenlerin ekmeğine yağ süren bir zihniyet. Ama o ekmeğe yağın üzerine bir de bal sürmemek Türkiye'nin elinde. Türkiye'de yaşanan Müslümanlık ile IŞİD zihniyetinin uzaktan yakından alakası yok. Ama dikkate alınması gereken algılar var. Bunun yolu da; 'Kendi gibi olmayanı' yokederken gözünü bile kırpmayan IŞİD'e karşı durduğunu anlatırken, 'Kendi gibi olmayan' fikirlerin yayılmasını engelleyen yasaklara da son vermek.