İzmir'de iklim değişikliğinin yaşama etkileri tartışıldı
EGE Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, küresel ısınmanın temel yaşam kaynaklarını tehdit eder hale geldiğini belirterek, son 20 yılda iklim değişikliğine bağlı yaşanan doğal afetlerin yaşam standartlarını azalttığını vurguladı.
Nevra UÇKAÇ/İZMİR, (DHA)- EGE Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, küresel ısınmanın temel yaşam kaynaklarını tehdit eder hale geldiğini belirterek, son 20 yılda iklim değişikliğine bağlı yaşanan doğal afetlerin yaşam standartlarını azalttığını vurguladı.
ESİAD, 24- 30 Eylül Avrupa Birliği (AB) İklim Eylem Haftası kapsamında 'İklim Değişikliği ile Mücadele ve Sürdürülebilirlik Zirvesi' düzenledi. Toplantının açılışında konuşan AB Türkiye Delegasyonu Tibor Sztaricskai, küresel ısınmadan kaynaklı tahribatlarda ekonomik işletmelerin suçlu gibi görülse de gelişen teknolojilere aktif şekilde katılımları nedeniyle iş dünyasının bu alanda kilit bir oyuncu olduğunu ifade etti. AB'nin uzun süredir sera gazı miktarının azaltılmasıyla ilgili iddialı hedefler belirlediğini belirten Sztaricskai, "2020 için hedefleri neredeyse karşıladık. 2030 hedefleri için çalışıyoruz. AB ile Türkiye ilişkileri sadece ikimli değişikliği mücadelesiyle sınırlı değil. Çevre alanında insan faaliyetlerinin olumsuz etkilerini azaltmaya çalışıyoruz. Bu faaliyetlerin denetlenmesi ve tüm canlılıların korunması için ciddi kaynaklar ayırıyoruz. Bazı özel girişimciler işbirliği yapma gönüllüsü oldukları için çevre ödülü aldı" diye konuştu.
ŞİRKETLERDE İKLİM FARKINDALIĞI
ESİAD Sürdürülebilir Kalkınma Komitesi Başkanı Betül Elmasoğlu, 1996 yılından beri AB Türkiye Delegasyonu ile işbirliği halinde İzmir AB Bilgi Merkezi'ne ev sahipliği yaptıklarını söyledi. AB'nin Paris İklim Antlaşması'na bağlılığını her fırsatta dile getirdiğini anlatan Elmasoğlu, iklim değişikliği konusunda farkındalığı artırmak için 24-30 Eylül haftasının Avrupa Birliği İklim Eylem Haftası olarak belirlendiğini kaydetti. Sürdürülebilirliğin içinde ekonomik, ekolojik, sosyal ve kültürel boyutları barındıran bir kavram olduğunu anlatan Elmasoğlu, "Günümüzde yatırım kararları daha çevreci ve iklim dostu özellikler içermeye başladı. Bu konuda Türkiye'de kurumsal büyük şirketlerden başlayarak onların tedarik zincirine yayılan bir farkındalık var. Her geçen yıl daha fazla şirket bu konuda istihdam yaratıyor. ESİAD olarak bir sürdürülebilirlik merkezine dönüşme vizyonumuz var" dedi.
RAKAMLARLA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri de konuşmasında sürdürülebilir kalkınma konusunun AB gündemine 1987 yılında girdiğini belirterek sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek kuşakların haklarını ihmal etmemek anlamına geldiğini ifade etti. Daha temiz, yaşanabilir bir dünya ile temiz ve kullanılabilir gıda ile suya daha kolay ulaşılmasını sağlayacak çalışmaların büyük önem taşıdığını ifade eden Sivri, "Çevre ve doğal sistemler açısından koruyucu destekleyici politikalara ihtiyaç var. Dünyada 1,90 doların altında kazanan 767 milyon insan rutin açlıkla mücadele ediyor. Dünyada son 50 yılda ortalama sıcaklık artışı 1 santigrat dereceyi geçti, 2 santigrat dereceye yaklaşmak üzere. 2,7 milyar insan su sıkıntısı çekiyor. Son 30 yıldır göllerimiz kurumaya başladı. Küresel ısınma temel yaşam kaynaklarımızı tehdit eder hale geldi. Son 20 yılda iklim değişikliği sebebiyle gerçekleşen doğal afetler yaşam standartlarının azalması anlamında büyük ekonomik zararlara sebep oluyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan küresel risk araştırmasında iklim değişikliği en büyük risk teşkil eden 5 unsurdan biri oldu" diye konuştu.
ENERJİ VE SUDA ULUSAL VERİ TABANI HAZIRLANDI
Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nilgün Cılız 'İklim Değişikliğiyle Mücadele ve İyi Uygulama Örnekleriyle Sürdürülebilirlik' konulu konuşmasında üniversite olarak çok farklı sektörlerde çalışmaları sürdürdüklerini anlattı. Atıklardan geri kazanım hedefiyle tarımsal ürünlere odaklandıklarını söyleyen Prof. Dr. Cılız, çimento, zeytinyağı, süt ve gıda sektöründe değer zinciri analizi çalışmaları yaptıklarını belirterek şunları kaydetti:
"Cam ürünlerle ilgili çalışmamızda Türkiye'deki ilk yaşam döngüsü değerlendirmesini yaptık. Bu kapsamda özel sektörden de destek alıyoruz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile koordineli enerji ve su için ulusal veri tabanı oluşturmaktayız. TÜBİTAK da projemizde yer alıyor. Eko tasarım dediğimiz yaşam döngüsü değerlendirmesinin esas kapsamı hammadde ve kaynak kullanımının önemini ortaya koyuyor. Hammadde temininde yurt dışına bağımlıyız. Bu kadar çok hammaddeyi bu kadar uzaklardan temin etmeye gerek var mı? Tankerlerle hammadde taşınırken nasıl bir süreç izleniyor, incelemek gerekir. Şehir sadece sosyal bir yapı değildir. Kültürel değerlerimizi yaşatmak için yerel yönetimler güçlü kalmalı. Bunun için Avrupa'da bazı kuruluşlar var. Bornova ve Karşıyaka belediyeleri buna üye olarak 2020'ye kadar enerji açısından karbon emisyonunu azaltabileceklerini, enerji tasarrufu yapabilecekleriini ve yenilebilir enerjiye geçiş yapabileceklerini ispatladı. Adeta bir güneş tarlası olan İzmir bu açıdan çok avantajlı."
FOTOĞRAFLI