Yıldırım: "Babam olsun yanlışı olan varsa hesabını verir"
Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İzmir merkezli operasyonda bacanağıyla ilgili iddialar konusunda, "Babam olsun yanlışı olan varsa hesabını verir" dedi.
Aynı zamanda AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Yıldırım, yerel seçim çalışmaları kapsında Selçuk ilçesinde çeşitli ziyaretlerde bulundu, kahvehanede çay içti, vatandaşlarla sohbet etti.
Basın mensuplarının İzmir merkezli operasyona ilişkin sorularını da cevaplandıran Yıldırım, şöyle dedi:
"Bir adli vakadır. Süreç başlamıştır yani soruşturması devam eden bir iş hakkında bizim detaylı bilgi almamız söz konusu değildir, böyle bir şeye ihtiyaç da yoktur. Yargı kendi işini yapsın. Bacanağım olmazsa babam olsun, yanlışı olan varsa hesabını verir kardeşim. Hiç kimse bunu oraya buraya istismar etmeye kalkmasın. Yeri bellidir, yurdu bellidir, giderler alırlar gereğini yaparlar."
Firari olduğu iddiaları
Bacanağının soruşturma kapsamında "firari" olduğu yönündeki iddiaların sorulması üzerine Yıldırım, şunları kaydetti:
"Nereye kaçacak. Adaletten kaçılmaz. Benim bildiğim şehir dışındaydı herhalde dönmüştür, gereken yapılır. Ben görüşmedim. Benim bacanağımdır ama işiyle gücüyle işim olmaz. Biz kendi işimize bakıyoruz. Kimseyi de peşinen mahkum etme hakkımız yoktur. Gidecekler sorular sorulacak, ifadeleri alınacak, ondan sonra gereği yapılacak ya beraat edecek ya mahkemeye sevk edilecek. Bu kadar basit. Ama kötü olan şey şu. Ben söyledim oraya buraya çektiler. 2011 yılının başında başlayan takip var. Eğer bunlar suç işliyorsa fotoğrafını çekip arşivlemek değil suç üstü yapıp gereğini yapmanız lazım. Suç işleyene göz yummak da suçtur. Benim dediğim budur, suçtur.
Üç sene bekleyeceksiniz, biz seçime başladık bismillah böyle bir operasyon yapacaksınız. Yüzde yüz haklı da olsanız bunun izahı yok. Kapanmış bir dosya beklemiş, uyutulmuş 'Ha biz nasıl burada adayı sabote ederiz, nasıl soru işaretleri oluştururuz' buna yönelik bir faaliyet. İşin öbür tarafına karışmam. Oradaki yargıyla ilgili iş neyse o yürüyecek. Ama manidar dememin arkasındaki sebep budur. Dördüncü sene ortaya konacak bir iş değildir. Eğer varsa bir suç, ceza kanununun 160. maddesi açıktır. Suçlunun da şüphelinin de hakkını korumak savcıların görevidir. Yargılamadan bütün bilgileri kamuoyuna servis etmek aynı derecede suçtur. Kim olursa olsun. Maalesef Türkiye'de bu yanlış eskiden beri yapılıyor. İşte bunları düzeltmemiz lazım, hukuk devletinde kimse mahkum olmadan ispat olmadan suça mahkum edilemez. En önce buna hukuk adamlarının hassasiyet göstermesi gerekir."
"Yüzde 25 başarı değil"
İlk operasyonun 17 Aralık'ta yapıldığını gözaltına alınan 96 kişinin 76'sının serbest bırakıldığını hatırlatan Binali Yıldırım, "Neydi bu adamların suçu? Bu başarı mıdır yani. Yüzde 25'ini tutuyorsunuz yüzde 75'i evlerinden toplanıyor, gece yarısı götürüyorsunuz sonra serbest bırakıyorsunuz. Daha titiz olmak lazım. Daha itinalı olmak lazım. İnsanları, aileleri karşısında,
tanıdıkları karşısında, toplum karşısında suçlu olarak ilan etme hakkımız yok. Yüzde 25 asla başarı değildir."
Emniyetteki görev değişikliği
İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay'ın Emniyet Genel Müdürlüğü emrine alınması ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı açıklamaya yönelik soruya da Yıldırım, "Bu konular bizim dışımızda cereyan eden konular. Yani bir yargılama sürecinin ne tarafıyız ne de içindeyiz. Onun için yani orada yapılan idari tasarruflar, karşılıklı açıklamalar bunlar bizim gündemimizde değil. Biz her
şeyin cevabını veririz ama üzerimize düşmeyen lazım gelmeyen işlerle de uğraşmayız" yanıtını verdi.