KONYA - Mevlana, 'Şeb-i Arus' töreniyle anıldı
KONYA - Mevlana, 'Şeb-i Arus' töreniyle anıldı
MEVLANA, ölüm yıl dönümü dolayısıyla Konya'da düzenlenen 'Hz. Mevlana'nın 751'inci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri' kapsamında gerçekleşen 'Şeb-i Arus' töreniyle anıldı. Törene TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Esroy da katıldı.
Bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan'ın Belh şehrinde 30 Eylül 1207 yılında dünyaya gelen Mevlana, 17 Aralık 1273 tarihinde Konya'da vefat etti. Mevlana, ölüm gününü yeniden doğuş, sevdiğine yani Allah'a kavuşmak olarak kabul ediyordu. Öldüğü güne 'düğün gecesi' anlamına gelen 'Şeb-i Arus' dediği için de Mevlevilikte, Mevlana'nın öldüğü gün 'Şeb-i Arus' olarak kabul edildi. Mevlana'nın ölüm yıl dönümlerinde 'Vuslat' (Sevgiliye kavuşma) törenleri düzenleniyor. Bu yıl düzenlenen 'Hz. Mevlana'nın 751'inci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri', Şeb-i Arus töreniyle sona erdi.
Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlenen törene TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Konya Valisi İbrahim Akın, Mevlana'nın 22'nci kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru katıldı.
ERSOY 'BİZ MEVLANA'DAN BİR OLMAYI ÖĞRENDİK'
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yaptığı konuşmasında Mevlana'dan bir arada yaşamanın öğrenildiğini belirterek, “Dünyanın dört bir yanında devam eden çatışmalar ve zulümler; insanların zorla yurtlarından edilmesini, kadınların, çocukların, yaşlıların kaderine terk edilmesi ve işgalleri beraberinde getirmiştir. Mevcut kaos, karmaşa ve çatışma ortamlarını göz önüne aldığımızda Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gibi bu mukaddes toprakların çıkardığı abide şahsiyetlerin bizlere ulaştırdığı erdem ve değerlere tüm insanlığın ne kadar muhtaç olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Onlar bize hayata sevgiyle, merhametle, adaletle, diğerkâmlıkla bakmayı öğrettiler. Biz Mevlana’dan yaşamı güzelleştirmeyi, hayrı konuşmayı, kendimize layık gördüğümüzü dostlarımıza da layık görmeyi, bir olmayı, bir arada yaşamayı, beraberliği öğrendik. Bizi bir duvarın tuğlaları gibi bir arada tutan maya Anadolu erenleriyle hayat buldu” diye konuştu.
KURTULMUŞ,'ŞAM'DA AÇILAN KAPI, KUDÜS'E DOĞRU YÜRÜYECEK'
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ise törende şunları söyledi:
“Geçen sene burada konuşurken Kudüs Mevlevihanesinden bahsetmiştim. 07 Ekim'den sonra İsral'in, Gazze'de başlatmış olduğu insanlık dışı suçları hepimizin malumudur ve hepimiz, o büyük soykırımı nefretle takip ediyoruz. O süre içinde Kudüs Mevlevihanesinin gündeme gelmesi fevkalade önemlidir. Bu mevlevihanelerin, Allah'a çok şükür bu sene bir başka Mevlevihanemize dikkat çekmek istiyorum. 61 yıllık Suriye'de devam eden Baas rejiminden sonra Suriye'de Halep Mevlevihanesi ve Şam Mevlevihanesi, Mevlevi dergahlarının en önemli ayaklarından ikisidir. Ümit ederiz ki, en kısa zamanda Halep ve Şam mevlevihaneleri de burada olduğu gibi mevlevihanelerine katılacak. Ümit ederiz ki Şam'da açılan kapı Kudüs'e doğru yürüyecek ve Kudüs Mevlevihanesi de en kısa zamanda mevlevihanelere kazandırılacak.''
ŞEB-İ ARUS TÖRENİNDE, SEMA GÖSTERİSİ
Protokol konuşmalarının ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğunca sanatçı Ahmet Özhan tarafından tasavvuf müziği konseri verildi. Daha sonra da Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu, sema gösterisi yaptı. Davetlilerin ilgiyle izlediği sema, Mevlevi dervişi olarak kabul edilen semazenler tarafından gerçekleştirildi. Sema, kulun hakikate yönelip, akılla- aşkla yücelip, nefsini terk ederek, hakta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kamil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür.
HER KIYAFETİN BİR ANLAMI VAR
Özel kıyafetlerle sema yapan semazenlerin başındaki ‘sarık sikkesi, Mevlevilikte ölünce başucuna dikilen mezar taşını, hırkası mezarını, üst tarafı dar, aşağısı geniş ve kolsuz beyaz renkli kıyafeti olan 'tennure' kefenini temsil ediyor. Tennurenin üstüne ise iliksiz ve düğmesiz yelek 'destegül' bele ise dört parmak genişliğinde Arap alfabesinde elif harfine benzer 'elifi nemed' kuşak takılıyor.
Tasavvuf müziği eşliğinde gerçekleşen sema gösterisinde semazenler, ilk önce kollarını çapraz bağlayarak, görünüşte 'Bir' rakamını temsil eder ve böylece Allah'ın birliğini tasdik eder. Ardından kollarını her iki tarafa açıp zikir yaparak, sağ eli dua eder gibi yukarıya, sol eli aşağıya açıktır. Bu, 'Haktan alır, halka saçarız, hiçbir şeyi kendimize mal etmeyiz, görünüşte var olan, vasıtalık eden bir suretten başka bir şey değiliz' anlamına gelmektedir. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek, bütün insanları, bütün yaratılmışları, bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklayışıdır. Yedi bölümden oluşan semanın her bölümünün ise ayrı bir manası bulunuyor. (DHA)
Haber- Kamera: Hasan DÖNMEZ- Salih BÜYÜKSAMANCI KONYA (DHA)