Yeni normal artık bizim yaşam biçimimiz
COVID-19 Virüsü dünyada etkisini azaltarak sürdürüyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, tamamen atlatabilmemiz için uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Alınan korunma tedbirlerine özenle uyalım. Hürriyet Bursa olarak, ‘Yeni Normal’ süreci hakkında iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle bir yazı dizisi hazırladık. Bu süreçten nasıl çıkacağımız çok önemli. Birlikte başarmak dileğiyle.
AYÇA TAYAR: BAHÇEŞEHİR KOLEJİ BURSA MODERN KAMPÜSÜ MÜDÜRÜ
Ayça Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul’da doğdum, tam anlamıyla bir X kuşağı temsilcisiyim denilebilir. Ailemin tayiniyle Bursa’ya 2 yıllığına gelip, yerleşenlerdeniz. Önce Setbaşı İlkokulu ardından Namık Sözeri Koleji’nde okudum. Her ikisinde de unutulmaz dostluklarım ve anılarım var. Üniversite için yine İstanbul’a döndüm. Marmara Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği ardından iki yıl Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinde İngilizce Okutmanlığı yaptım. O süreç de benim için çok keyifliydi. Aynı süreçte Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümünde Yüksek Lisans yapma olanağı buldum ki meslek yaşamıma katkısı büyüktür.
EVLİLİĞİMİZİN 20. YILI
İstanbul’da çalışmanın zorluğunu yeterince yaşadığımı düşününce de ailemin yanına Bursa’ya geri geldim. Uludağ Üniversitesi Yabancı Diller Bölümünde 10 yıl görev yaptım, aynı süreçte Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesinde de tezli yüksek lisansımı tamamladım. 2012’de istifa ettim ve özel sektöre adım attım. Bildiğiniz gibi halen Bahçeşehir Koleji Bursa Modern Kampüsü Müdürlüğü’ne devam ediyorum. Tabi Bursa’nın bana kazandırdığı en güzel armağan eşim ve oğlum oldu. Uludağ Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar ile bu yıl evliliğimizin 20. yılı ve Ali Can aramıza katılalı da 17 yıl olmuş. Bu yılları verince ne kadar yaş aldığımı anlıyorsunuz siz de.
Mesleğinizin hayatınızdaki yeri ve önemi?
Ben üniversite öğrenciliğimden beri farklı işler denedim: şehir içi tur rehberliği, antikacılık, banka dış ticaret servisi gibi. Ancak eğitimini aldığım “öğretmenlik” her zaman hayalim olan bir meslekti. İlkokulda, sınıftan tebeşir getirip, odamın dolap kapaklarını kara tahta, minderleri de öğrenci yapar, o gün öğretmenim ne anlattıysa öğrencilerime aktarırdım. Şanslıyım, unutulmaz ve bende hep olumlu izler bırakan öğretmenlerim oldu. Belki de bu yüzden hayalimin peşinden kararlılıkla gittim. Atatürk “Öğretmenler gelecek sizin eseriniz olacak…” dediyse tabi ki ben de gururla öğretmen olmayı seçtim. Üniversitede ve özel sektörde görev yaptığım bu kadar yıl boyunca abartısız bir çok öğrencim oldu, her birinden öğrendiklerimin yerini hiçbir şeyle değişmem. Bu meslek aşkla yapılabilir ancak ve rahatlıkla söyleyebilirim ki ben mesleğime aşığım, ilk günden beri.
‘Yeni Normal’ sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Birey olarak, kurallara gerekli özeni gösteriyor muyuz?
Bu soruya cevap vermekten utanıyorum doğrusu, ancak kurallara uyduğumuzu söyleyemem. Öyle anlıyoruz ki ‘yeni normal’ dediğimiz süreç artık yaşam biçimimiz olacak, daha az fiziksel temas, daha çok mesafe, hijyen ve temizlikte daha titiz olacağımız bir yaşam biçimini benimsememiz gerekiyor. Sağlık Bakanımız Sayın Koca’yı özellikle twitter’da takip ediyorum. Kendisinin sabırla ve ince bir mizahla yaptığı uyarılar ne yazık ki toplumun genelinde yerini bulmuyor. Çocuklar ve gençler daha çok uyum sağlıyor gibi gözlemliyorum kendi çevremde, ancak ülke genelinde biraz daha hassasiyet ve saygı bekliyoruz, çünkü hepimiz, sıkıca kucaklaştığımız o günlere dönmek istiyoruz.
Peki pandemi süreci öğrencilerin başarısını nasıl etkiledi?
Uzaktan eğitim kolay bir süreç değil. Ülkemizde yıllardır Açık Öğretim öğrencisi olan milyonlarca insan bunu iyi anlayacaktır. Uzaktan eğitimde öğrenen sorumluluğun kendine düşen kısmını doğru anlamalı ve uygulamalı. Aksi takdirde siz eğitim kurumu, öğretmen olarak ne yaparsanız yapın süreç sekteye uğrar. Yaşadığımız pandemi sürecine Bahçeşehir Koleji hazırlıklı başladı, zira teknoloji ve yetişmiş insan gücümüz hem çevrim içi hem de çevrim dışı dersleri rahatlıkla takip etti ve uyguladı. Metodbox ile ihtiyaca göre çözümler üretebildik. Bakanlığımız ise EBA ile hızlı bir şekilde her öğrenciye ulaştı. Ancak tekrar ediyorum öğrenci tarafında sorumluluk almak çok önemli, öz disiplin ve kendi yaşamını planlama becerisi olanlar bu süreci daha etkin geçirdi. LGS ve Üniversite sınav sürecinde de gördük ki uzaktan eğitimi verimli geçiren okul ve öğrenciler son derece başarılı olabildiler.
Sınav sürecinde şehrimizin başarı durumu ne?
Az önceki soruda da bahsettiğim gibi pandemi hiç birimizin ön görebileceği bir tehdit değildi. Ancak eğitimin gittiği yolu görüp teknoloji yatırımı yapan kurumlar, buna Milli Eğitim Bakanlığı da dahil, hızlı bir şekilde aksiyon alıp harekete geçti. Bu da öğrencilere, özellikle de sınav gruplarına yansıdı tabi ki. Biz bu sohbeti gerçekleştirirken henüz üniversite sınav sonuçları açıklanmamıştı, ancak LGS sonuçları gösteriyor ki uzaktan eğitimle de olsa disiplinli ve programlı çalışma başarıyı getiriyor. Bursa geneli için geçmiş yıllara oranla biraz düştü genel başarı ancak Bahçeşehir Koleji’nin de arasında olduğu lokomotif kurumlar başarı grafiğinde yüksek bir çizgi yakaladı. Bu tür sınavlarda sıralama ve yüzdelik dilimler önemlidir, öğrencilerimiz bu anlamda bizi gururlandırdı ve emeklerinin karşılığını aldılar.
Veliler LGS sonuçlarını tercih sürecinde ne şekilde değerlendirmeli?
Tercihler 20 Temmuz’da başladı. Öncelikle okulların geçen yılki yüzdelik dilimlerine ve kendi öğrencimizin yüzdelik dilimine bakarak gerçekçi tercihler yapmalıyız. Bu konuda her okulun rehberlik birimi destek olacaktır, mutlaka danışsınlar. Hatta dileyen velilere kapımız açık, KAREM çatısı altında rehber öğretmenlerimiz her öğrenciye destek olmaktan mutlu olacaktır.
Bahçeşehir Bursa Modern kültürünü nasıl tanımlarsınız?
Ne anlamlı bir soru, teşekkürler. Çok inandığım bir kavramdır “okul kültürü”. Çünkü her öğrenci evinden çıkıp, servise bindiğinde, ya da bahçe kapısına geldiğinde aslında okul günü başlamış oluyor ve eğer öğrenci okul kültürünü benimsemişse mutlu geliyor, hatta ayrılmak istemiyor. Biz Bahçeşehir Koleji Bursa Modern Kampüsü’nde öncelikle mutlu, öz güveni yüksek, yaşam becerileri gelişmiş, teknoloji dilini bilen, dünyayı sorgulayan bireyler yetiştirmek üzere yola çıktık. Yöneticilerimiz ve öğretmenlerimizin ofis kapıları öğrencilerimize her zaman açıktır ve öncelik öğrencilerindir. Çünkü her birey dinlenilmek, duyulmak ister. Okul kültürümüzde insana saygı her zaman değişmez bir ilkedir.
Öğrencilere tercihlerde ve lise seçiminde ne gibi önerileriniz olabilir?
Az önce de bahsettim, mutlaka okulların yüzdelik dilimlerini öğrensinler tercih yapmadan, boşa hayal kurmamış ya da puanlarını boşa harcamamış olurlar. Lise bir sonraki adımın, yani üniversitenin de yol haritasını belirleyecek bir süreç. Bu noktada fen-matematik alanında kariyer yapacak bir öğrenci fen liselerine yönelebilir, puanı yeterliyse. Alan tercihi az çok belli olan öğrenci için lise seçimi daha kolay olacaktır, diğer türlüyse 9 ve 10. Sınıfta bu kararın verilmesinde, yine okul ve rehberlik servisi yönlendirici olabilir.
Üniversite hazırlığında doğru lise seçimi nasıl olmalı?
Lise eğitimi size hayalini kurduğunuz geleceği sağlayacak üniversitenin kapılarını açacak. Sadece akademik eğitimle değil, sosyal alanda, projeleriyle, etkinlikleriyle, spor, kültür, sanat aktiviteleriyle gençleri yaşama hazırlayan, meslek tanıtımlarıyla kapıları aralayan bir süreç lise yaşamı. Bizim kendi liselerimizde sürdürdüğümüz Master 6 Programı tüm bu ihtiyaçları karşılamak üzere düzenlendi ve başarıyla uygulanıyor. Gençler ve aileler lütfen lise arayışlarında bir çok pencereden bakmayı ihmal etmesinler.
Koronovirüsten sonra teknolojik ve ekonomik gelişmelerle yeni bir dünyaya adım atacağımız çokça konuşuluyor. Bu konuda sizin düşünceleriniz neler?
Doğrusunu isterseniz “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” klişesini çok da sevmiyorum. Tabi ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, her yeni günde yepyeni bir dünyaya uyanıyoruz zaten, bu değişime direnç göstermek, değişimi reddetmek ancak geriletir bizleri. Salgının ortaya çıktığı ülke Çin, ilk 6 ayda ekonomik büyüme gösteren ilk ülke olmayı da başardı. Yani pandemi var ne yapalım üretemiyoruz, çalışamıyoruz demek gibi bir lüksümüz yok. Önce sağlık koşullarını sağlayacağız mutlaka, ama ardından da eğitime, üretmeye, yenilikçi fikirlere daha çok yatırım yapmaya da devam edeceğiz. Tüm nehirler akarken, sabit bir kaya gibi yerimizde durmak bize ve ülkemize hiçbir şey kazandırmayacaktır. Ters yöne bile olsa kürek çekmeye devam edeceğiz, inandığımız doğru buysa.
Son olarak yaz tatil planlarınızda virüs nedeniyle değişiklik yaptınız mı?
Ben de eşim de karınca misali düzenli ve işine, sorumluluklarına önem veren bir yapıya sahibiz. Ancak yılın tatil zamanlarını da ihmal etmez, olabildiğince bizi rutinimizden uzaklaştıracak programlar yapmaya çalışırız. Bu yıl pandemi planlarımızı biraz alt üst etti tabi ki. Aylar öncesinden yaptığımız programları iptal ettik, kaygılıydık ve sağlıktan önemli hiçbir şey olmadığını da biliyoruz. Ancak temmuz başı itibariyle “yeni normal” süreçte, önümüzdeki uzun kışı da düşünerek tatil programımızı güncelledik ve kısa süreli de olsa Datça’dan ev kiraladık. Biliyorsunuz Datça, Türkiye’nin sayılı “citta slow-yavaş şehir”lerinden. Görmeyenlere tavsiye ederim. Böylece hem salgına karşı tedbirli olduk, hem de dinlenme olanağı bulduk.