Süreci atlatmamız için herkes özen göstermeli
COVID-19 Virüsü dünyada etkisini azaltarak sürdürüyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, tamamen atlatabilmemiz için uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Alınan korunma tedbirlerine özenle uyalım. Hürriyet Bursa olarak, ‘Yeni Normal’ süreci hakkında iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle bir yazı dizisi hazırladık. Bu süreçten nasıl çıkacağımız çok önemli. Birlikte başarmak dileğiyle.
ÖZLEM AKTAŞ: PLENA HUMAN DANIŞMANLIK KURUCU ORTAK, SOSYOLOG, EĞİTMEN, YAZAR
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
18 haziran 1979 Bursa doğumluyum. İlk lisansımı Uludağ Üniversitesi İktisat bölümünde yaptım. Daha sonra 9 yıl bankacılık kariyerimde yöneticilikte dahil olmak üzere çalıştım ve bundan 10 sene önce gerçek ilgi ve yeteneklerimin farklı bir alanda olduğuna karar vererek kardeşim İnci Aktaş ile beraber Plena Human Eğitim Koçluk Danışmanlık Şirketi’ni kurduk. Bu süreçte öncelikle koçluk eğitmenlik, NLP, hipnoz, aile danışmanlığı, psikoterapi ve daha birçok kişisel gelişim-liderlik eğitimleri alarak koçluk mesleğini hem bireylerle hem kurumlarda uygulamaya başladık. Bu süreç sırasında sosyoloji, çocuk gelişimi, insan kaynakları yönetimi gibi alanlarda lisans eğitimleri alarak aynı zamanda psikolojik danışmanlık ve psikoloji üzerine yüksek lisans tamamladım.
Binlerce bireysel çalışma ve birçok büyük ve orta ölçekli şirket üzerinde çalışma yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda profesyonel koçluk eğitimlerini uluslararası akreditasyona sahip olarak, 9 yıldır eğitim veriyoruz.
BİR ÇOK STK ÜYESİYİM
Topluma dernekler vasıtasıyla da hizmet vermeye gayret göstererek bir çok STK’da sunum yapıp eğitimler verdik. Aynı zamanda Yıldırım Bayezid Rotary Kulübü üyesiyim ve BUSADER eğitim komitesindeyim. Her Eve Bir Pati Derneği ve yeni kurmuş olduğumuz DANIŞDER Evrensel Koçluk ve Danışmanlık Derneği yönetim kurulu üyesiyim. Hayvan dostu çevreye duyarlı ve insan odaklı yaklaşımlarla bütünsel bir amaç edinerek varoluşa nasıl bir katkı sağlayacağımı düşünerek her zaman bu yolculukta toplum için adım atmaya gayret gösteriyorum ki bu da bu yolculuktaki benim hayat amacım. Ve kardeşimle birlikte yazmış olduğumuz ‘Konuşmanızla Hipnoz Edin’ ve ‘Çocuğunun Koçu Sen Ol’ isimli iki tane kitabımız var.
Yeni Normal’ sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Birey olarak gerekli özeni gösteriyor muyuz?
Artık normalliğin tanımının değiştiği bu dönemde elimizden geldiğince gerekli tedbirleri almaya gayret gösteriyoruz. Hijyene dikkat etmek, ofisimizi evimizi ve girdiğimiz ortamlardaki hijyene dikkat ederek maske takma sürecine özen göstererek bizde yeni normale uyumlanmaya çalışıyoruz. Bu dönemin sonucu itibariyle bu şekilde olması gerekli olduğu için herkesin de elinden gelen özeni göstermesi, süreci kolaylıkla atlatmamıza yardımcı olacaktır.
Pandemi süreci, sizi özelinizde nasıl etkiledi? Hayatınızda neler değişti?
Hayat her zaman bir değişim ve dönüşüm olduğu için pandemi de bir dönüşüm süreciydi. İş yapış şekillerimiz, özel hayatımızdaki alışkanlıklarımız elbette birçok şey etkilendi. İnsan uyum sağlayabilen bir varlık. Yaşam sürecimizi sürdürebilmek için elimizden geldiğince ruh halimizi güçlü tutmaya çalışarak, önemli değerlere odaklanmaya daha fazla gayret gösterdik. Sosyal hayatımız elbette bu süreçte oldukça kısıtlandı. Biz de bu süreci kendi evimizde ailemizle etkinlikler yaparak geçirmeye gayret gösterdik. İş yapma şekillerimiz değişti, eğitim ve bireysel seanslarımızı online olarak yaparak çalışmaya devam ettik, bu süreçte ara vermedik. Online olarak sürece devam edebilmek bizim işlerimizin kesintiye uğramadan sürmesini sağladı. Burada önemli olan bir değişim sürecinde olduğumuzu kabul etmek, buna adaptasyonu sağlayıp yaşamımızı nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi sorgulamak ve bizi dönüştüren olumlu eylemlere geçmektir.
Kardeşinizle birlikte ortak yazdığınız iki tane kitabınız var, bize bunlardan biraz bahseder misiniz?
Bu kitabı yazmaktaki temel amacımız toplumun en önemli yapı taşı aile ve çocuklarımız olması ve aile içi iletişime dikkati çekmekti. Sağlıklı bir ülke; sağlıklı yetişen çocuklar ve etkili iletişimle ve değerler esasıyla büyüyen bir aileye bağlıdır. Ve aile içi iletişim içerisinde bir iletişim metodolojisi olan koçluk yaklaşımlarının uygulanmasının çocuklar ve ailenin temel dinamikleri ve gelişimi üzerindeki etkisi ve uygulanacaklar üzerine bir çalışma ve bunun eğitimini de veriyoruz ve uzun yıllardır da bu konuda oldukça güzel sonuçlar ve geri bildirimler alıyoruz. Anne baba çoğunlukla nasıl davranacağı konusunda sıkışmış ve tükenmiş durumda. Bu yüzden bu konuda farkındalığa daha çok ihtiyaç var. Ve bu konuda sağlıklı bir toplum için hepimiz sorumluyuz, bunun için bilinçli hareket etmek gerektiği için seminerler eğitimler ve farkındalık programları ile elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Koronavirüsten sonra teknolojik ve ekonomik gelişmelerle yeni bir dünyaya adım atacağımız çokça konuşuluyor. Bu konuda sizin düşünceleriniz?
Pandeminin bizleri evlerimizde daha çok vakit geçirmeye veya daha minimalist bir yaşama doğru götürdüğünü gördük. Birçok sektör artık dijital dünyada iş yapabildiğini ve bu süreçlerin doğru yönetimi ile işlerin yürüyebildiğini gördü. Kendi sektörüm adına konuşmak gerekirse online seanslar, bireysel anlamda yüz yüze görüşmelerimiz ve eğitim ve seminerlerimizi ya da dernek toplantılarımızı internet üzerinden teknolojinin varlığını fırsat olarak görerek kullandık ve iş yapış süreçlerimiz de açıkçası çok fazla sekteye uğramadı. Teknoloji günümüzün kaçınılmaz bir gerçeği ve önümüzdeki yıllarda da bu süreç daha da hızlanacak. Sadece teknolojinin esiri olmadan, yeteri kadar, dengeli ve doğru kullanımı ile kendi doğamızdan uzaklaşmadan kullanmayı başarırsak teknolojiyi fırsata çevirmiş oluruz .
Sizce kadınların iş hayatındaki yerini artırmak amacıyla neler yapılabilir?
Aynı zamanda bir sosyolog olarak ve cinsiyet konusundaki ayrıştırmaların maalesef iş dünyasında özellikle son derece aktif ve yoğun olduğunu söylemek gerekir. Oysa ki kadın hayatının her alanında olmalı. Çünkü kadın duygusal zekaya sahip çok güçlü bir varlık. Dernekler bu konuda bilinçlendirme amacıyla zaten ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Bizler gibi uzmanların daha çok kadını iş hayatına dahil edebilmek için cesaretlendirmek, onlarda farkındalığı geliştirmek ve bilinçlendirmek adına daha çok katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Bunun dışında tabii ki siyasilere de fazlasıyla iş düşüyor. Bu konuda hak ve hukuk alanında da eşitliğin sağlanması için hepimiz el birliğiyle katkı sağlayabiliriz ve elimizden gelen ne ise yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Özellikle fırsat eşitsizliği aileden başlar, bu konuda eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları kanaatimce en gerekli çalışmalar diyebilirim .
İnternet üzerinden yapılan canlı yayınlarla ilgili neler söylemek istersiniz?
Evde kapalı kaldığımız dönemlerde oldukça etkili bir uygulamaydı. Çünkü bilgiye hızlıca herkes her yerden ulaşabilme özgürlüğüne sahip ve birçok konusunda uzman insan gönüllü olarak canlı yayınlar yaptı ve bu konuda açıkçası birçok insanın faydalandığını düşünüyorum. Sadece herhangi bir uzmanlık paylaşılmadan, gerekli gereksiz her durumda canlı yayın yapıldığında da bir bilgi kirliliği oluştuğunu da gördük. Kişi kendisine fayda sağlayacak olanı seçerek bu konuda takip ettiği kişileri doğru seçerek sadeleşmeye gidebilir.
Biraz hayallerinizden bahsedelim. Kendinizle ilgili hayalleriniz nelerdir?
Aslında hayallerimi yıllardır gerçekleştirdiğim bir iş yapıyorum, çünkü misyonum insanlığa hizmet edecek bir işin içinde olmaktı. Hayallerim , hayvanlar, çocuklar, zor durumda olan insanlar için daha çok bilinç oluşturmak, eşit haklara sahip olması için gayret göstermekti, bu yolda okuduğum okullar, yaptığım iş itibariyle zaten hayallerimin yolunda olmaya gayret gösteriyorum. Daha yaşanılabilir bir dünya yaratabilmek adına bilinç oluşturmak en büyük gayretim. Hayalim ayrım yapmadan herkesin empati yapabildiği,sevgi dolu paylaşımcı bir dünyada yaşamak.
Dünya üzerinde sizi anlatan, kendinizi oraya ait hissettiğiniz bir yer var mı?
Açıkçası ülkemi seviyorum. Yine ülkemde yaşardım buraya son derece ait hissediyorum kendimi, ancak yine de bir dünya vatandaşıyım. Bu yüzden yine Türkiye ve her yeri ait hissettiğim yer olabilir derdim.
Yaz tatili planlarnınızda virüs nedeniyle değişiklik yapınız mı?
Gerekli tedbirleri alınmış güzel bir yerde ailemle tatilimi yaptım. Mümkün olduğunca sade ve hijyenikti. Bu sene alışkanlıklarımız ve tatil anlayışımızda sadeleşti.
‘BİZLER YOL ARKADAŞLARIYIZ’
Koçluk yaklaşımları ile birey ve kurumların değişim ve dönüşümü nasıl mümkün olmaktadır?
Öncelikle koçluk nedir? diye bir tanımla başlamak gerekir. Hem bireyler hem şirketler için değişim ve dönüşüm yolculuğunda bir rehberlik aracıdır. Tamamen sağlıklı bireyler ve kendini dönüştürmek isteyen kurumlarla doğru hedeflerin belirlenmesi ve bu hedeflere giden yolun engellerinin güçlü farkındalık ve gücün farkına varılması ile dönüştürülerek kararlılıkla ve sabırla bu yolda kalma yolculuğudur. Bizler de bu süreçte kişilerin ve kurumların kendileri ile ilgili farkındalıklarını en üst düzeye çıkarmak için gerçekten ne istediklerini bulmalarını sağladıkları yolculuklarında yol arkadaşları olarıyız.
Birey ve kurumlarda iletişim sorunlarına çözümler nasil getirilebilir?
Günümüzde bireylerin, ailelerin, şirketlerin en büyük sorunlarından biri iletişim problemi. Nasıl dinleyeceğimizi, karşı tarafı nasıl anlayacağınızı, nasıl bir yaklaşım içinde olacağımızı ve her iki tarafında kazanabileceği çözümleri nasıl üreteceğimizi çoğunlukla bilmiyoruz. Çatışma içerisinde ruhsal sağlığımızı da fiziksel sağlığımızı da sabote ederek negatif yönde dönüşüyoruz. Catışma doğru yönetilirse doğru iletişim tarzları kullanılırsa geliştirici olabilir. İletişim problemleri günümüzde evliliklerin bitmesine, şirket içindeki kaosların yaşanmasına çocukların ebeveynleri ile sorunlar yaşamasına nedendir, bu yüzden iletişim yöntemleri öğrenilmelidir ve bu yöntemler öğrenilebilir.
HUZURLU VE MUTLU İNSANLAR
Kişiler bu konuda daha huzurlu, mutlu insanlar olmak istiyorlarsa, öncelikle kendileri ile ve çevreleri ile iletişimlerini gözden geçirip ne yapabilecekleri konusunda bir farkındalık oluşturmayı seçebilirler. Kendi başlarına yapamadıkları noktada ise eğitimler veya destekler alabilirler. Ve iletişim konusu ailede, her türlü kurumun içerisinde ve eğitim yapısının içerisinde özellikle öncelikli olarak ele alınması gereken bir konudur. Çünkü iletişimin en önemli unsuru dinlemek ve anlamaktır. Empati kurmayı başarabilmeliyiz.
Yaşamda doyum ve denge kurmak, tükenmişlik sendromundan bahseder misiniz?
Günümüz dünyasının hızlı talepleri, yapılacaklar listeleri, sürekli medya aracılığıyla üzerimize yüklenen algılar ve her şeye yetişmeye çalışan insanoğlu gerçekten son zamanlardan geçmekte. Artık ne için uğraştığını bile bilmeden yaşam amacını yitirmiş doyumunu ve dengesini kaybetmiş bir şekilde tükenmeye doğru gitmekte. Günümüzün en büyük problemlerinden biri tükenmişlik sendromu. Önemli kavramlar olan aile ile ilişkilerimiz, iş hayatımız, sosyal çevremiz, sağlığımız, kişisel gelişimimiz, para konuları, romantik ilişkimiz, eğlence hayatımız ve her şeye yetişmeye çalışırken oradan oraya koşturma içerisinde sıkışıp kalmanın bedeli tükenmektir. Bu noktada yapılması gereken en önemli şey gerçekten uğraş alanları içerisinde hangileri önemli ve değerli bunu belirlemek. Burada dikkat edilecek olan nokta ruhuma iyi gelen bir yolda mıyım? sorusunu sormak. Çünkü bedenim ve ruhum bu uyarıyı verecektir. Belki de bazı şeyleri sadeleştirmek gerekiyordur. Bu noktada harekete geçmek ve bazı şeyleri bırakmak tükenme ile başa çıkabilmek için önemli bir adım olacaktır.