Marmara S.O.S. veriyor
Marmara Denizi’nde oluşan deniz salyası tabakasında resmi açıklamaların aksine iklim değişikliği ve kirliliğin de etkili olduğunu söyleyen DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, evsel ve sanayi atıklarının arttığına işaret etti. Marmara Denizi’nin foseptiğe dönüştüğünü belirten Demir, bu durumun canlı yaşamını da tehdit ettiğini vurguladı.
Marmara Denizi’ne kıyı bölgelerde görülen deniz salyası, hem görüntü kirliliği, hem de kötü koku oluşturuyor. Yaşanan durum vatandaşların da tepkisine neden oluyor. Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri bu durumun deniz suyu sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde olması, bakteri oluşumu, mikroorganizma ve fitoplanktonların artışı nedeniyle yaşandığını dile getirdi.
Çevreciler ise burada doğa olaylarının yanında iklim değişikliği ve kirliliğin de etkili olduğunu belirtti. Marmara Denizi’ne komşu illerin büyük kısmının büyükşehir olduğuna dikkat çeken DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, bölgenin hem nüfus yoğunluğu, hem de sanayi olarak ilk sırada geldiğini vurguladı. Ticari hacmi yüksek olan bölgede bulunan Gemlik ve Haydarpaşa’daki limanlara uluslararası nakliye gemilerinin geldiğinin altını çizen Demir, gemilerin de atıklarını Marmara Denizi’ne bıraktığını söyledi.
EVLER KİMYASAL ATIK ÜRETİYOR
Marmara’nın Türkiye nüfusunun en yoğun olduğu bölge olduğunun altını çizen Demir, artık evlerde de birçok kimyasal ürün kullanıldığını belirterek, “Evsel atık, masum bir atık değil. Evimizden onlarca çeşit ve marka ürün kullanıyoruz. Ellerimizi sabunlarla, saçlarımızı şampuanla yıkıyoruz. Eşyalarımızda deterjan ve çamaşır suyu kullanıyoruz. Evimizi temizlemek için yer temizleyici, cam suyu gibi onlarca ürün kullanıyoruz. Bunların hepsinde kimyasal içerik var. Evler de kimyasal atık üretiyor artık” diye konuştu.
DERELER SU GİBİ AKMIYOR
Marmara Denizi’ne ulaşan birçok dere ve çay olduğunu da hatırlatan Demir, “Bursa, Gebze, Kocaeli, Trakya ülke sanayinin can damarları. Ancak buralarda da bizim Nilüfer Çayı’nda olduğu gibi atıklar akarsularla Marmara Denizi’ne gidiyor. Marmara Denizi’ne ulaşan dere ve çaylar artık su olarak akmıyor. Yüzde 100 kimyasal atık olarak akıyor. Buna örnek olarak Nilüfer Çayı’nı verebiliriz” dedi.
KİMYASAL ARITMA TESİSİ YOK
Marmara Bölgesi’ndeki bütün atıkları rehabilite eden kimyasal arıtma tesisinin bulunmadığını da vurgulayan Demir, “Bu bölgede çökertme sistemi ile katı madde çökertiliyor ama su arıtılmadan deşarj ediliyor” diye konuştu.
KİRLİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Ortada ciddi bir kirlilikten kaynaklı doğa olayı bulunduğuna işaret eden Demir, “Bu boyutta olmasını tetikleyen etken konu kirlilik ve son yıllardaki iklim değişikliği. İklim krizi yaşanıyor. Sular ısınıyor ve kirlilikle birleşince bu sonuç ortaya çıkıyor” dedi.
YERİNDE BERTARAF VE REHABİLİTE SAĞLANMALI
Marmara Denizi’nin foseptiğe dönüştüğünü ifade eden Demir, “Çözüm olarak da yönetmelik ve yasalarda yer aldığı gibi yerinde bertaraf olmasını savunuyoruz. Bölgedeki kirli sanayiyi kontrol altına almak gerekiyor. Rehabilite edilmesi gerekiyor. Eski teknoloji ile çalışan fabrikalar, ya rehabilite edilmeli ya da kapatılmalıdır. Kimya, boya, tekstil, otomotiv gibi alanlarda kirli üretim yapılmakta. Avrupa’nın kirli üretimi Türkiye’den ayrılmalıdır” diye konuştu.
NÜFUS YOĞUNLUĞU KONTROL ALTINA ALINMALI
Bölgedeki nüfus yoğunluğunun kontrol altına alınması gerektiğinin de altını çizen Demir, göçün engellenmesi gerektiğini de ekledi. Yeni yerleşim yerlerinin önüne geçilmesinin önemli olduğunu ifade eden Demir, “Bölge, insan nüfusunu kaldıramamaktadır. İklim krizine yönelik eylem planları hazırlanmalı ve hayata geçirilmelidir. Kirletici etkenler yerinde bertaraf edilmelidir. Marmara Denizi’ne taşınmamalıdır. Arıtılmamış bir damla su bile Marmara Denizi’ne gitmemelidir” şeklinde konuştu.
SUDAKİ CANLILARI YOK EDEBİLİR
Yaşanan olayların geçtiğimiz yıllarda da gerçekleştiğini hatırlatan Demir, tehlike boyutunun her geçen yıl büyüyerek devam ettiğini kaydetti. Geçen yıllarda birkaç hafta süren tehdidin şimdi 3 aydır sürdüğüne işaret eden Demir, “Denizin ısınmasına kirlilik birleşince oksijeni de bitiriyor. Böyle giderse bu tabakanın süresi uzayacak. Ayrıca yaşanan kirlilik su canlısının ve bitkinin türlerinin bitmesine neden olabilir. Sanayi ve evsel kirliliğin temizlenmesi gerekiyor” dedi.