Cari açığa ‘plastik’ çözümü
Plastik atıkları toplayıp, ayrıştıran Burpol Polimer Plastik Sanayi Ticaret Limited Şirketi Genel Müdürü İlkay Yıldırım, 12 bin ton/yıl kapasitedeki tesisinde çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin, her yıl plastik ithalatı için 12 milyar dolar harcadığına dikkat çeken Yıldırım, “Cari açığı olumsuz etkileyen bu durumun çözümü çöp kutularında saklı” diyor.
Rotasını kendi çizeceği bir yol açma hedefiyle çalışma hayatına adım atan İlkay Yıldırım, 15 yıl boyunca atıkları plastik hammaddeye çevirebilen sektörde çalıştı. 2014’te kendi işini kurmaya karar verdi. Yıldırım, plastik atıkları toplayıp, ayrıştıracak tesis kurdu. Bu atıkları yeniden ağır sanayiye özellikle hedef seçtiği otomotiv sektörüne kazandırmaya başladı.
Yıldırım, bugün Kayapa Organize Sanayi Bölgesi’nde 6 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösteriyor. Yüzde 100 geri dönüşümlü ürünlerden plastik hammadde üretimi gerçekleştiren firma, 52’si Ar-Ge olmak üzere toplam 65 kişiye istihdam sağlıyor.
Salgının ilk dönemlerinde otomotiv üreticilerinin, üretimlerini durdurmak zorunda kaldıklarını hatırlatan Burpol Polimer Plastik Sanayi Ticaret Limited Şirketi Genel Müdürü İlkay Yıldırım, “Covid-19’un Avrupa’ya kıyasla Türkiye’de daha geç görülmesi, alınan güçlü önlemler ve ertelenen talepler nedeniyle artan satın alma iştahı gibi nedenler otomotiv satışlarında Türkiye’nin daha güçlü kalmasını sağladı. Salgının en yoğun hissedildiği dönemler sonrası yavaş yavaş normale dönülmesi ve sanayi tesislerinin üretime kademeli olarak geri gelmesi, plastik hammadde sektörünün etkileyen başlıca unsurlar arasında yer aldı. 2020 Mayıs itibari ile satışlarımızda ciddi bir artış gözlendi” dedi.
BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ ÇALIŞAN
Geleceğe dikkatli bir gözle baktıklarını vurgulayan Yıldırım, çalışan sağlığı ve mutluluğunu birinci önceliklerine aldıklarını kaydetti. Yıldırım, “Krizin bütçeler ve iş planları üzerindeki etkisinin belirlenmesi gerekiyordu. Finansal planları inceledik ve değerlendirmeye aldık. Salgından ciddi seviyede etkilenen ülkelerde faaliyet gösteren şirketlerin tedarik zincirlerinde aksama yaşaması ve üretim taahhütlerini yerine getirememesi nedeni ile belirli fırsatlar da yakaladık” diye konuştu.
HER KRİZ BİR FIRSATTIR
Bu süreçte geliştirdikleri ürünleri, edindikleri yeni müşterilere satmanın olumlu etkisini şirket olarak yaşadıklarını belirten Yıldırım, “Durmanın olumlu bir etkisi de var. Bunu finansal olarak pazar genişliği olarak da yaşadık. ‘Her kriz bir fırsattır’ sözünü yaşama geçirmiş olmanın ve buna inanan ekipler ile çalışmanın avantajını yaşadık” şeklinde konuştu.
KATKI SAĞLIYORUZ
Yıldırım, Avrupa’nın ikinci büyük plastik hammadde tüketicisi olan Türkiye’nin, her yıl plastik ithalatı için 12 milyar dolar harcadığına dikkat çekti. Topladıkları plastik atıkları yüksek performanslı plastik hammaddeye çevirebilen, teknoloji ve inovasyon alt yapısında işlediklerini anlatan Yıldırım, “Biz, bu ülkenin plastik atıklarını ağır sanayiye katma değer yaratarak, geri kazandırıyoruz. İthal malzemeye alternatif üretim yapıyoruz ve cari açığın kapanması için katkı sağlıyoruz. Oluşacak hatlarımızda fire ve üretim kayıplarımızı azaltan yeni teknolojileri devreye alacağız. Hedefimiz 12 bin ton/yıl kapasitemizi, 20 bin ton/yıl seviyesine çıkarmaktır. Cari açığı olumsuz etkileyen bu durumun çözümü çöp kutularında saklı” dedi.
“LİSANSLAR SINIFLANDIRILSIN
Sektör olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile devletten beklentilerinin olduğunu söyleyen Yıldırım, geri dönüşüm lisanslarının sınıflandırması gerektiğini kaydetti. A Plus lisans çıkarılmasını öneren Yıldırım, “Katma değer sağlayabilen teknoloji ve know-how yüksek firmalara bu lisansın denetlenerek, verilmesini istiyoruz” diye konuştu.
İŞ HAYATINDA KADINLARIN SAYISI AZ
Kadınların ruhunda girişimcilik bulunduğunu ve doğurgan olmasından dolayı da sorumluluk duygusunun yüksek olduğunu belirten Yıldırım, ancak iş hayatında yeterli sayıda kadının çalışmadığını kaydetti. Bunu 3 nedene bağlayan Yıldırım, “İlki tüm dünyada ve ülkemizde var olan sosyo-kültürel engeller. İkincisi endüstri devriminden bu yana sayıca erkeklerin iş hayatındaki yoğunluğu ve kadınları evde istemeleri, üçüncü engel ise kadınların daha mükemmeliyetçi ve sorgulayıcı yapıya sahip olmaları” dedi.