hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Bursa yolun başında

    Bursa yolun başında
    expand

    Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Efsun Dindar, iklim değişikliği ile mücadelede farklı kurum ve sektörler arasında sıkı bir iş birliği ve eşgüdüm olması gerektirdiğini kaydetti. Bursa İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında 2017 yılında yerel paydaşların katılımıyla gerçekleştirilen değerlendirme çalışmasında uzman görüşlerini paylaşan Dindar, “‘İdari Örgütlenme ve Planlama’, ‘Kent içi Sular ve Dereler’, ‘Yeşil alanlar ve koridorlar’, ‘Halk Sağlığı ve Kentsel Isı Adası Etkisi’ konuları incelendiğinde Bursa’nın ‘dirençli’ bir kent olma yolcuğunun henüz başlarında olduğu raporlanmıştır” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dünyanın iklim krizi etkilerine vahim düzeyde hazırlıksız olduğunu söyleyen Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Efsun Dindar, önümüzdeki 10 yıl içinde gerekli yatırımlar yapılmazsa küresel ısınmada artışların beklenenden çok daha hızlı gerçekleşeceğini kaydetti. Dindar, yaşanan orman yangınları, kuraklık, aşırı sıcak hava dalgaları, sel felaketleri durumun ne kadar geri döndürülemez noktada olduğunu ve iklim kriziyle mücadelede maalesef yeterli durumda olmadığımızı gösterdiğini ekledi.

    Bursa yolun başında

    EN FAZLA TARIM ETKİLENDİ

    İklim krizinin tarım, gıda, turizm, enerji ve sağlık sektörlerindeki sosyal ve ekonomik etkileri oldukça büyük düzeyde olacağını ifade eden Dindar, “Tarım, iklim krizinden en fazla etkilenen sektör olarak dikkatleri çekmektedir. Isı stresi, kuraklık, sel ve taşkın olayları gibi faktörler tarım, hayvancılık ve balıkçılığın verimini oldukça düşürmekte ve bu durum küresel çapta gıda güvenliğine karşı bir tehlike oluşturmaktadır. İklim krizinin sebep olduğu son derece değişken olan yağış düzenlerinin tatlı su kaynaklarını etkileyeceği de ortadadır” diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ÜRÜN DESENİMİZ DEĞİŞECEK Mİ?

    Türkiye’de 2019’da yürütülmüş olan ‘Çiftçinin Nabzı’ isimli anket çalışmasına yanıt veren çiftçilerin yüzde 80’inin iklim krizinin etkilerini hissettiği söyleyen Dindar, “Peki, etkileri hisseden çiftçi nasıl mücadele edeceğini, üretimine devam edip edemeyeceğini, geçim kaynağını yitirmesi durumunda ne yapacağını biliyor mu? Maalesef sorunun yanıtını hepimiz biliyoruz. Bursa Ovası, verimli topraklara sahip ve Bursa’ya özgü yetişen coğrafi işaretli ürünlerimiz bulunuyor. İklim değişikliği ve etkileri sebebiyle bu durumdan nasıl etkileneceğimiz, ürün desenlerimizin değişip değişmeyeceği, verimde yaşanacak düşüşler ile ilgili çalışmalarımız yeterli düzeyde değil. Bu durumun soframıza yansıması, güvenli gıdaya erişebilirlik ve ekonomik güç açısından ilerleyen dönemlerde çok ciddi sıkıntılara yol açacaktır” diye konuştu.

    DİKKAT ÇEKEN ORANLAR

    Bursa yolun başında

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Bugün şehirlerin karbondioksit salınımlarının yüzde 71-76’sından sorumlu olduğunu ifade eden Dindar, küresel iklim değişikliği etkisiyle artan doğal afetler ve niteliklerin değiştiğini aktardı. Bu sebeple gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğine karşın önlemler alarak; fosil yakıt tüketimini azaltıp, sera gazı emisyonlarını düşürdüğüne dikkat çeken Dindar, ekonomik açıdan risklerini azalttıklarını söyledi. Bursa’daki oranlardan da bahseden Dindar, toplam karbon ayak izi salınımlarının yüzde 71’i, konut ve ticari binalarda tüketilen yakıtlardan ve kent içi araç trafiğinden, yüzde 26’sı elektrik tüketiminden, yüzde 3’ü ise, katı atık ve atık su gibi diğer salınımlardan oluştuğunu açıkladı.

    ÖNCÜ ŞEHİRLERDEN BİRİSİYİZ ANCAK…

    İklim değişikliği ile mücadele çalışmaları kapsamında, Bursa için 2017 yılında Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Uyum Planı (BUSECAP)’ hazırlandığını hatırlatan Dindar, “Diğer şehirlere göre yapılan çalışmalar kapsamında öncü şehirlerden biriyiz. Ancak artan nüfus, kentleşme, sanayi alanları ile sahip olduğumuz risklerde bir o kadar yüksek seviyede. Yapılan iklim projeksiyonlarına göre, Bursa’da 2040 yılından sonra sıcaklığın ciddi oranda artacağı, bu artışın yüzyıl sonunda 3°C’‘yi göreceği belirlenmiştir. Yağış projeksiyonlarına göre ise yüzyılın ilk yarısında ortalama üzeri olan yağış değerleri, ikinci yarısında azalacaktır. Yüzyıl sonunda ise yağış miktarının dramatik bir azalış göstermesi öngörülmektedir” dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    DOĞAYA UYUMLU KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ HIZLANDIRILMALI

    Bursa yolun başında

    Bursa’nın simgesi olan Nilüfer Deresi ve kolları ile ilgili iklim uyum stratejilerine eşdeğer önlemlerin istenildiği ölçüde alınamadığının altını çizen Dindar, “Kent merkezlerinde yeşil alanların azalması, betonlaşmanın artması yağışlarda suyun emilimini önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. Bu projeksiyonlara göre sel, taşkın riski olan alanlarla ilgili çalışmalar yapılması gerekmektedir. En son yaşanan sel felaketleri doğru yapılaşmanın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gözler önüne serdi. Bu nedenle, sel ve taşkın riskinin ortadan kaldırılması için altyapı durumu iyileştirilerek geliştirilmeli, doğaya uyumlu kentsel dönüşüm projeleri hızlandırılmalı, nehir ve dere ıslah projeleri iklim uyum stratejilerine göre yapılmalıdır” diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    SU YÖNETİMİNDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DİKKATE ALINMALI

    Yanlış ya da yetersiz uygulamaların taşkınların önüne geçemediği gibi yağışların yeraltı su rezervlerini besleyemediğini söyleyen Dindar, yaşanacak kuraklıkların önemli bir sebebinin de yeraltı su seviyelerindeki düşüşlerden kaynaklanacağını ifade etti. Bursa’nın yağışların yetersiz olduğu durumlarda yeraltı suları ile desteklenen bir sisteme sahip olduğunu hatırlatan Dindar, “Dolayısıyla yağışın olmadığı ve yeraltı su seviyelerinin düşük olduğu durumlarda kuraklık ile nasıl mücadele edileceği göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle su kullanımının önemi ve gereksiz tüketilerek israf edilmesinin önüne geçilmelidir. Mevcut çalışmalara bakıldığında, Bursa bazında iklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisiyle ilgili doğrudan bir çalışma olmadığı görülmektedir. Bu kapsamda üniversitemizde lisansüstü çalışma kapsamında bu konu ile ilgili çalışma başlatılmıştır. Hazırlanan BUSECAP raporunda da Bursa’da su yönetimi konusunun iklim değişikliği perspektifinden ele alınması ve iklim değişikliğine uyum çerçevesinde stratejiler geliştirmesi gerektiği vurgulanmıştır” dedi.

    MEKANSAL PLANLAMA TEKRAR DEĞERLENDİRİLMELİ

    Sıcaklıkta mevsimsel değişkenliğe bakıldığında, kışın azalma eğilimine 0.5° C yakın, yaz mevsiminde son 30 yılda 2°C’ye yakın bir artma trendi görüldüğünü vurgulayan Dindar, “Arazi kullanımı üzerindeki tarımsal faaliyetler, ormansızlaştırma, ağaçlandırma, yerleşim alanlarının genişlemesi gibi değişimler doğrudan iklim sistemlerine etki ederek, kentsel ısı adası etkisini de ortaya çıkarmaktadır. Yani şehir soğumamaktadır. Bu nedenle kentsel büyümenin ve yayılmanın kontrol altına alınarak, mekansal planlama kararları tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

    HALK SAĞLIĞI İSTATİSTİĞİ GEREKLİ

    Bursa yolun başında

    Bursa özelinde bakıldığında halk sağlığı konusunun da iklim değişikliği açısından ele alınmadığını aktaran Dindar, temiz hava, güvenli içme suyu, gıda güvenliği ve güvenli barınak gibi sosyal ve çevresel belirleyicileri etkilediğini söyledi. İklim değişikliğinin sağlık sektöründeki etkileri aşırı sıcaklar, doğal felaketler ve değişken yağış biçimleri ve enfeksiyon yolları gibi parametreler ile ölçüldüğünü belirten Dindar, bu konuda herhangi bir çalışma yapılmadığı, iklim değişikliği ve halk sağlığını Bursa ili özelinde ilişkilendirecek bir istatistik tutulmadığını ekledi.

    BAŞARI SIKI İŞBİRLİĞİ VE EŞGÜDÜMLE GELİR

    Etkin ve başarılı bir mücadele süreci, farklı kurum ve sektörler arasında sıkı bir işbirliği ve eşgüdümü gerektirdiğini anlatan Dindar, “Bursa İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında 2017 yılında yerel paydaşların katılım gerçekleştirilen değerlendirme çalışmasına göre, uzman görüşleri doğrultusunda ‘İdari Örgütlenme ve Planlama’, ‘Kent içi Sular ve Dereler’, ‘Yeşil alanlar ve koridorlar’, ‘Halk Sağlığı ve Kentsel Isı Adası Etkisi’ konuları incelendiğinde Bursa’nın ‘dirençli’ bir kent olma yolcuğunun henüz başlarında olduğu raporlanmıştır. O zamandan bu yana hangi hedefler ve öneriler ne kadar gerçekleşti? Gerçekleşmediyse önündeki engeller neler oldu? Bursa’nın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının önümüzdeki aylarda onaylanması bekleniyor. 2040 yılı için çalışmalar devam ederken, iklim değişikliği risklerinin konut, sanayi, tarım, enerji, ulaşım ve sağlık alanlarındaki planlamalarda göz önüne alınması gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Benzer şekilde çalışmaları devam eden İl Risk Azaltma Planının da iklim uyum boyutunda ortaya çıkabilecek ani değişimlere karşı alınacak önlemlere yönelik oluşturulması kentimiz adına büyük önem taşıyor. Kritik altyapılarda iklim bağlantılı risklere odaklanarak, sektörel kırılganlıklara özellikle önem vererek, fonksiyonunu yitirmesi durumunda toplum üzerinde geniş ve domino etkileri olabilecek tesisleri, sistemleri belirleyerek, hem bireysel, hem sektörel eğitim, farkındalık çalışmaları ile dirençli bir kente sahip olabiliriz” dedi.

     

    YARIN: AFET BİLİNCİ YETERSİZ

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow