O yıllar açık hava sinemaları pek moda oldu. Yaz aylarında İstanbul’da büyük dayımın Erenköy’deki evine giderdik. İstasyonun hemen yanında bir açık hava sineması vardı. Pazartesi ve perşembe günleri filmler değişirdi. Genellikle yatsı ezanı sonrası motor çalışmaya başlardı. Biletler 1 Liraydı. Sandalyeler tahta olduğu için minder kiralanırdı. Külah içerisinde çekirdek dışında gazoz ve frigo buz ilk yarının bittiğini gösteren ışıklar yanınca biz çocukların olmazsa olmazıydı.
Çok iyi hatırlıyorum açık havada ilk seyrettiğim film Ayhan Işık ve Belgin Doruk’un başrollerini paylaştığı ‘Küçük Hanımefendi’ydi. Şaşkınbakkal’da iki yazlık sinema vardı. Biri İkizler diğeri Çiçek. İkizler yabancı film gösterirdi. Jules Verne’den esinlenerek beyazperdeye aktarılan Denizler Altında 20 Fersah ta seyrettiğim ilk açık hava yabancı sinema yapıtıydı.
Maalesef yıllar geçtikçe o sinemaların bulunduğu değerli arazilerden apartmanlar gökyüzüne doğru yükseldi. Televizyonsuz yaz gecelerimizin tek eğlencesi açık hava sinemalarının hepsi birer birer tarih oldu ama hoş anılarımız hala belleğimizde.
Bir süredir açık hava sinemaları tekrar moda haline geldi. Tabii bilet fiyatları çok yüksek. Çekirdeğin yerini patlamış mısır ve çips almış. Tek çeşit gazoz yerine türlü çeşitli meşrubat ve dondurmalar, tahta sandalye yerine rahat deri koltuklar.
Açık hava sinemalarının en ünlüsü ve büyüğü İstanbul’daki Küçükçiftlik Parkı. Bazı sinemalar beş yıldızlı otellerin ruflarında yer alıyor. Boğaza nazır mekanlarda vizyondaki filmleri izlemek mümkün. Neredeyse yarım yüzyıl sonra yazlık sinemaların yeniden dönüşü en çok nostaljisini yaşadığımız biz emeklileri sevindirdi.
O yıllar açık hava sinemaları pek moda oldu. Yaz aylarında İstanbul’da büyük dayımın Erenköy’deki evine giderdik. İstasyonun hemen yanında bir açık hava sineması vardı. Pazartesi ve perşembe günleri filmler değişirdi. Genellikle yatsı ezanı sonrası motor çalışmaya başlardı. Biletler 1 Liraydı. Sandalyeler tahta olduğu için minder kiralanırdı. Külah içerisinde çekirdek dışında gazoz ve frigo buz ilk yarının bittiğini gösteren ışıklar yanınca biz çocukların olmazsa olmazıydı.
Çok iyi hatırlıyorum açık havada ilk seyrettiğim film Ayhan Işık ve Belgin Doruk’un başrollerini paylaştığı ‘Küçük Hanımefendi’ydi. Şaşkınbakkal’da iki yazlık sinema vardı. Biri İkizler diğeri Çiçek. İkizler yabancı film gösterirdi. Jules Verne’den esinlenerek beyazperdeye aktarılan Denizler Altında 20 Fersah ta seyrettiğim ilk açık hava yabancı sinema yapıtıydı.
Maalesef yıllar geçtikçe o sinemaların bulunduğu değerli arazilerden apartmanlar gökyüzüne doğru yükseldi. Televizyonsuz yaz gecelerimizin tek eğlencesi açık hava sinemalarının hepsi birer birer tarih oldu ama hoş anılarımız hala belleğimizde.
Bir süredir açık hava sinemaları tekrar moda haline geldi. Tabii bilet fiyatları çok yüksek. Çekirdeğin yerini patlamış mısır ve çips almış. Tek çeşit gazoz yerine türlü çeşitli meşrubat ve dondurmalar, tahta sandalye yerine rahat deri koltuklar.
Açık hava sinemalarının en ünlüsü ve büyüğü İstanbul’daki Küçükçiftlik Parkı. Bazı sinemalar beş yıldızlı otellerin ruflarında yer alıyor. Boğaza nazır mekanlarda vizyondaki filmleri izlemek mümkün. Neredeyse yarım yüzyıl sonra yazlık sinemaların yeniden dönüşü en çok nostaljisini yaşadığımız biz emeklileri sevindirdi.