

İstanbul takımlarına karşı oynayacak Anadolu takımlarımızın hocaları alsın İtalya – Kosta Rika maçını tekrar tekrar izlesin. Kanije Kalesi usulü bir bölgeye set çektiğini düşünüp, gelen her topu rastgele ileriye vurup, sonra “Aslında iyi mücadele ettik, son dakikada bireysel bir hatadan...” falan filan açıklamaları yapmak zorunda kalmazlar. Basketbol gibi aynı anda hem alan hem adam adama savunma yapabilmenin inceliğini süzsünler.
Kosta Rika İtalya’yı tam anlamıyla yemiş yutmuş. Her oyuncunun ne yaptığı tüm takıma ev adresi gibi ezberletilmiş. Dizilişte sahada 5 savunmacı birden var. Ceza sahası çevresinde bildiğin set var. Ama savunma o bölgede değil bütün sahada. Bir hareketi bitirmek istiyorsan önce liderini ele geçir. Lideri bitirmek istiyorsan da iletişim kanallarını kes. Kosta Rika Uruguay’a yaptığını bir üst modelini İtalyanlara karşı uyguladı. Sihirbaz Pirlo’nun gölgesine bile pres yaptılar. Buna rağmen ilk yarı iki kez deli oğlan Balotelli’ye attığı toplara engel olamadılar ama orada da ilk maçın kahramanı Navas kaleyi kapattı.
İtalya deli gömleği giydirilmiş vaziyette yemek yemeye çalışır gibi maç boyu çırpındı durdu. Bu kilidi açabilmek için çok kalabalık yüklenmeleri ve çok hızlı çıkmaları gerekiyordu. Ama o da onların prospektüsünde yazmıyordu işte. Karşılarında onlarca yıldır dünyaya yaptıkları eziyeti kendilerine yapan bir takım vardı.
Ellerini asıl bağlayan sert savunma değil sahanın her noktasında yedikleri presti. Bi noktada yorulup dururlar herhalde diye düşündüler ama olmadı. Kosta Rika topu hiç rastgele vurmadı. Her kazandığında ayağa paslarla çıktı. Bunlardan birinde Caner Erkin ortası geldi ve tarihin en karizmatik kalecisi Buffon bile kilitlenip kaldı. Kaptan Ruiz kafayı vurdu, top önce direğe sonra yere vurdu. Bilgisayardan önce Nevşehirliler bile gol dedi. Hakem Edirne’de Campbell’a yapılan penaltıya Ardahan’dan devam demese o gol daha erken gelirdi.
İkinci yarıda İtalyanları bu kez sandalyeye bağladılar resmen. Yokuş çıkan kamyon misali birinci viteste hücum edebildiler sürekli. 65. Dakikada her şeyi anlatan atağı izledik. Kosta Rika taraftarlarının oley sesleri arasında 15 pasla İtalyanları sahada dört döndürdü. Tüm dünya svunma takımlarına “savunma topu sürekli rakibe vererek değil, mümkün olduğunca kalenden uzak tutarak” yapılır dersi verdi. İtalyanlar’ın Bolanos’u kovalamaktan hücuma gücü kalmadı.
İki emperyalin erkenden veda ettiği turnuvada üçüncü emperyal de topun ağzına geldi. Şimdi Suarez’i zaptetmekten başka çareleri yok.
Dünya Kupası tarihin en şahane turnuvalarından biri olma yolunda hızla ilerliyor. Devrilmez sanılan güçlerle mücadele edenler dikkatle izlesin. Devrim ağlayarak değil çalışarak yapılıyor.
İstanbul takımlarına karşı oynayacak Anadolu takımlarımızın hocaları alsın İtalya – Kosta Rika maçını tekrar tekrar izlesin. Kanije Kalesi usulü bir bölgeye set çektiğini düşünüp, gelen her topu rastgele ileriye vurup, sonra “Aslında iyi mücadele ettik, son dakikada bireysel bir hatadan...” falan filan açıklamaları yapmak zorunda kalmazlar. Basketbol gibi aynı anda hem alan hem adam adama savunma yapabilmenin inceliğini süzsünler.
Kosta Rika İtalya’yı tam anlamıyla yemiş yutmuş. Her oyuncunun ne yaptığı tüm takıma ev adresi gibi ezberletilmiş. Dizilişte sahada 5 savunmacı birden var. Ceza sahası çevresinde bildiğin set var. Ama savunma o bölgede değil bütün sahada. Bir hareketi bitirmek istiyorsan önce liderini ele geçir. Lideri bitirmek istiyorsan da iletişim kanallarını kes. Kosta Rika Uruguay’a yaptığını bir üst modelini İtalyanlara karşı uyguladı. Sihirbaz Pirlo’nun gölgesine bile pres yaptılar. Buna rağmen ilk yarı iki kez deli oğlan Balotelli’ye attığı toplara engel olamadılar ama orada da ilk maçın kahramanı Navas kaleyi kapattı.
İtalya deli gömleği giydirilmiş vaziyette yemek yemeye çalışır gibi maç boyu çırpındı durdu. Bu kilidi açabilmek için çok kalabalık yüklenmeleri ve çok hızlı çıkmaları gerekiyordu. Ama o da onların prospektüsünde yazmıyordu işte. Karşılarında onlarca yıldır dünyaya yaptıkları eziyeti kendilerine yapan bir takım vardı.
Ellerini asıl bağlayan sert savunma değil sahanın her noktasında yedikleri presti. Bi noktada yorulup dururlar herhalde diye düşündüler ama olmadı. Kosta Rika topu hiç rastgele vurmadı. Her kazandığında ayağa paslarla çıktı. Bunlardan birinde Caner Erkin ortası geldi ve tarihin en karizmatik kalecisi Buffon bile kilitlenip kaldı. Kaptan Ruiz kafayı vurdu, top önce direğe sonra yere vurdu. Bilgisayardan önce Nevşehirliler bile gol dedi. Hakem Edirne’de Campbell’a yapılan penaltıya Ardahan’dan devam demese o gol daha erken gelirdi.
İkinci yarıda İtalyanları bu kez sandalyeye bağladılar resmen. Yokuş çıkan kamyon misali birinci viteste hücum edebildiler sürekli. 65. Dakikada her şeyi anlatan atağı izledik. Kosta Rika taraftarlarının oley sesleri arasında 15 pasla İtalyanları sahada dört döndürdü. Tüm dünya svunma takımlarına “savunma topu sürekli rakibe vererek değil, mümkün olduğunca kalenden uzak tutarak” yapılır dersi verdi. İtalyanlar’ın Bolanos’u kovalamaktan hücuma gücü kalmadı.
İki emperyalin erkenden veda ettiği turnuvada üçüncü emperyal de topun ağzına geldi. Şimdi Suarez’i zaptetmekten başka çareleri yok.
Dünya Kupası tarihin en şahane turnuvalarından biri olma yolunda hızla ilerliyor. Devrilmez sanılan güçlerle mücadele edenler dikkatle izlesin. Devrim ağlayarak değil çalışarak yapılıyor.