Hoş geldin mor ve ötesi

Sonunda yılın o zamanı geldi. Pantone Renk Enstitüsü, 2018 yılının rengini açıkladı: Ultra violet ya da morötesi. Aslında tam adı: 18-3838 UV. Şimdi bu kodu okuyan kaç kişinin beyninde ilk olarak C-3PO ve R2D2, hatta BB8 kodları çaktı? Doğru yoldasınız.80lerde hemen her orta halli eve musallat olan dekoratif bir nesne vardı: Perde iteceği, tutacağı ya da adı her ne ise o şey... Resmi görün: Bir ucundan kornişe asılmış, diğer ucunda bir topuz olan bir sopa ve topuzun ucundan püsküller sarkıyor. Tanıdık geldi mi? Büyük ihtimalle XIX. yüzyılda şatafatlı malikanelerin 6 metre yükseklikteki tavanlarından aşağı süzülen katman katman, ağır mı ağır perdeleri itmek ve çekmek için icat edilmiş bu nesneyi, Ankaranın maksimum 2,5 metre tavan yüksekliği olan apartman dairelerine adapte etmek acaba hangi aklı uçuk dekoratörün işiydi?!? Kendisi anonim bir kişilik olmasa dekorasyona bir katkısı olmamakla birlikte çocukların hayal gücüne yaptığı katkılar sebebiyle buradan kendisine bir selam çakmak isterdik. Zira 80lerin çocukları için evdeki her türlü eşya bir oyun malzemesi olabiliyordu. Ve tabii ki, eşya ne kadar ilginç ve işlevsizse, o kadar yüksek hayal gücüne sebep oluyor idi. Der, kendisi hiç kuşkusuz yetkin bir Cedi yani kahraman olan abi. Her zaman maksimum eğlenceli oyunlar yaratabilme kabiliyetine sahip olan abisiyle oyun oynayabilmek adına hep kötü karakter olmaya razı olan kız kardeş ise, iki eliyle tuttuğu perde sopasını çok ciddi bir edayla havaya kaldırır. Oysa ki, güzeller güzeli prenses Leia da çok iyi bir savaşçıdır. Neden kendisi Leia olamıyordur ki? Ama hayır, Cediler prensesleri korur, onlarla dövüşmez... Peki. Yetenekli Cedi de sonunda kılıcını kaldırır. Püsküller oynadı mı, sopanın ucundan bazen mavimtırak mor, bazen mavi, bazen de yeşil bir ışın çıkar. Küçük kızın kılıcının ucundaki ışın ise hep kırmızı parlar: Pis Cedi, seni geberteceğim! Ve dövüş başlar. Perde yıkamakla meşgul olan annenin patırtıya isyanı bir Yeter ile başlayıp, sopalara el koymakla biter. Çünkü gerçekte olduğu gibi Jedi, Sithi yeniyordur. Sopa ciddi ciddi küçük kız kardeşin bir yerlerine inmektedir. Ama kız ses çıkarmaz, ağlamaz, şikayet etmez. Çünkü abinin iflah olmaz hayal gücü o kadar çekicidir ki, kız hep bir uydu gibi onun çevresinde dönüp durmak ister. Yeter ki, onu oyununa dahil etsindir. Prenses Leia, Jedilar, Sithler, Yoda, Darth Vader, Stormtrooperlar ve diğerleri... En çok da R2D2. O tarihte BB8 henüz doğmuş değildir. Bu sebeple R2D2 morumtırak mavi çizgileri, vıcır vıcır konuşması ve sürekli dönüp duran kafasıyla en şirin robot tahtında oturan karakterdir. Kızın en büyük hayali bir gün ona sahip olmaktır. C-3PO ise Oz Büyücüsündeki teneke adamı hatırlattığı için kızı pek cezbetmez. Çünkü küçük kız çok belli etmez ama aslında o filmden korkuyordur. O film yüzünden kırmızı ayakkabılarını bile annesinin zoruyla giymektedir. Yaratıcılık ve hayal gücü ihtiyacının öne çıktığı bir çağda yaşıyoruz. PANTONE 18-3838 Ultra Violet, tam da beklenen türde bir hayal gücünü tetikleyecek altyapıya sahip. İçinde biraz mavi barındıran morun bu tonu, farkındalığımızı ve potansiyelimizi daha yüksek seviyelere taşıyacak... O, henüz keşfedilmemiş yeni teknolojilere ve üst galaksiye, sanat kavramlarına hatta ruhani derinliğe ulaşmanın yolunu aydınlatıyor Leatrice Eiseman, CEO, Pantone Renk Enstitüsü. 2018in Pantone rengi, gelecek yıl tasarım dünyasında neyin trend olacağının tartışmasından öte, şimdi, tam bu zamanda neye ihtiyacımız olduğunun bir yansıması olarak görülmeli. Laurie Pressman, Başkan Yardımcısı, Pantone Renk Enstitüsü. Prince, David Bowie ve Jimi Hendrix... Modern efsane deyince akla gelen bu üç ismin ortak noktası, mor rengin tonlarını popüler kültürün bir parçası haline getirmiş olmaları. Mor, bir bakıma onların kendi kişisel stillerini diğerlerinden ayırma şekli. LSD etkisini yok saymamak gerek. Ancak konu içelim, güzelleşelim kafasından öte, kişinin konfor alanından uzaklaşıp gerçek anlamda kişisel ifadesini bulabilmek adına kendini zorlamasını simgeliyor. Yaratıcılığın peşinden koş, kendini bul diyor. Bu anlamda bu yılın rengi belki de Sana bu yıl mor verildiği için onu kullanma, git kendi rengini bul diyor. İronik ama anlamlı... Morötesi elbette dekorasyon trendlerine mor ve tonları olarak yansıyacak. Bu tonlar, derinlik, güç, ruhaniyet ve yaratıcılığı temsil ediyor. İçe dönüşün, biraz kabuğuna çekilmenin, sessizliğin ve kabullenişin rengi. Göründüğü kadar neşeli değil. Pembe kadar yüzeysel hiç değil. İçinde barındırdığı kırmızı kadar ateşli, mavi kadar sakin... Dengenin rengi. Uzayın derinliklerinden çıkıp evimizin konforunda bize ulaşan Isaac Asimov romanları gibi sıcak, teknolojinin metalik gürültüsü kadar soğuk. Çok fazla kullanılmadığı için dikkat çekici, hatta belki biraz rahatsız edici. Konfor alanından çıkarmak demiştik, rahatsızlık tam da bu işe yarıyor. Diğer taraftan meditasyonla ilgilenenlerin vazgeçilmezi. Yüksek benlikle iletişimin simgesi. Bu kültürlerde kişinin mor auraya sahip olması en yüksek titreşimdeki ruhu, diğer bir deyişle ruhsal yolculuğunda ilerlemiş bir kişiyi temsil ediyor. Anadolu topraklarından çıkma çok ünlü bir mor hikayesi var. Günümüzden bakıldığında biraz kanlı, hatta sapıkça bir hikaye. Belki daha önce başka bir yerde anlatılmış, belki de tam olarak buraya özgü... Frig Vadisi'nde yani İç Anadoluda geçiyor: Anadolunun bereket simgesi Tanrıça Kibele, hani şu çok fazla memesi olan kadın, bir gün Attis adında çok yakışıklı bir delikanlıya aşık olur. Tanrıçanın kendisine aşık olmasıyla egosu kabaran Attis, onun aşkına karşılık verir ve ona sadık kalacağına yemin eder. Ama bir gün Sakarya ırmağının kıyısında güzeller güzeli genç bir kız görür ve aklı başından gider. Verdiği sözü unutup kızla evlenir. Durumu öğrenen ve düğünü basan Kibele, ceza olarak Attisi delirtir. Ne yaptığını bilmez Attis, dağlara kaçar. Bir ağacın ardında kendini hadım edip ölür. Akan kanların düştüğü yerde mor menekşeler açar. Daha sonra kendisini Kibeleye adayan tüm rahiplerin bahar başlangıcında, menekşe mevsiminde kendilerini hadım etmesi bir gelenek halini alır. Ayin sırasında tüm erkekler başlarına mor menekşeden yapılmış taçlar takarlar. Tanrıçaya adanan erkekliğin kutsal bereketi ise menekşenin afrodizyak etkiye sahip olmasına yol açar. Mor, bu anlamda eril bereket simgesi. Şaşırdınız mı? Hiç şaşırmayın, dahası var; erkek egemen bir din olan Katolik Hıristiyanlığın yani Vatikanın simgesi de mor. Her ne kadar 2017 yılbaşı sofralarına ve süslemelerine bu yılın Pantone renginden yola çıkarak sadece yeşillerin hakim olduğunu söylesek de, gelecek yıla göz kırparak az malzemeyle gösterişli bir yılbaşı aranjmanı yapabiliriz. İhtiyaçlar, her çiçek aranjmanında olduğu gibi blok oasis, bu kez düz bir tabak ya da seramik supla, mor ve tonlarında çam ağacı topları, pembe ya da beyaz orkide başları, biraz yosun, çam sapları ve cipso dediğimiz, dolgu malzemesi olarak kullanılan küçük beyaz çiçekler... İlk iş olarak aranjmanın büyüklüğüne karar verip oasisi bir ekmek bıçağıyla uygun boyuta getirip suyunu iyice çekene kadar su dolu bir kaba koyuyoruz. Rengi tamamen koyulaşınca yeterince ıslanmış demektir. Kaptan çıkarırken dikkat edin, oasis çok hassas ve yumuşak bir malzeme. Suyu emince daha da dayanıksız oluyor. Ezmemeye, parmak izi bırakmamaya çalışın. Aranjmana başlamadan önce oasisi tabağa sabitlemek gerekiyor. Bunun için özel plastik gereçler var. Bir tarafını sıcak silikonla tabağa yapıştırıp sivri tarafını oasise sapladığınızda sabitleme işi tamamlanıyor. İlk olarak aranjmanın ana elemanları olan çam ağacı toplarını nasıl dağıtacağınıza karar verin ama asla topları oasise saplamayın. İkinci iş olarak çam saplarını yerleştirin. Çam saplarını temele yaydıktan sonraki aşama topların düzenlenmesinde. Tonların genele nasıl dağıldığı çok önemli. Aynı tonları çok fazla yan yana getirmeden mümkün olduğunca fazla topu çam saplarının arasından oasise saplamaya başlayın. Saplamadan önce yerine iyi karar verin, çünkü sürekli çıkarıp yeniden saplarsanız oasis deforme olur, sapladığınız çiçeği ya da süsü tutmaz. Sonraki adım, boş kalan yerlere ve zemine önce yosun, daha sonra cipsoları yerleştirmek. Her ne kadar klişe gibi görünse de cipso, yani o küçük top top beyaz çiçekli dallar, bir aranjmanı en zengin gösteren detaylardan... Mümkün olduğunca sık yerleştirmeye dikkat edin. Son aşamada orkide başlarını yerleştiriyoruz. Orkide başlarını keserken saplarını ilk etapta uzun bırakın. Aranjmanın gidişatına göre sapları kısaltarak ilerleyin. Sapları farklı boyutlarda bırakmak iyi bir fikir olabilir, çünkü bu sayede aranjmanınız sadece yatayda değil, dikeyde de katman kazanır. Bu tür bir aranjmanı kuracağınız sofranın merkezinde ya da bir yılbaşı köşesinin parçası olarak kullanabilirsiniz. Mor ve tonlarının en iyi arkadaşı beyaz, krem, gümüş ve altındır. Dolayısıyla açık gri ve bej tonları da aynı gruba giriyor. Konumuz morötesi olduğu için 2018de büyük ihtimalle neon renklerinin de bu arkadaş çevresine dahil edildiğini göreceğiz. Ancak şimdilik klasik kombinasyonlarla yetinebiliriz. Turkuaz morötesini canlandırır. Modern bir tarz yakalamak için iyi bir tercih olabilir. Ton sür ton bir düzenleme için lavanta, eflatuna bakan bej, patlıcan moru ve çok az lacivert kullanabilirsiniz. Aslında doğru renk kompozisyonunu bulmak için doğayı taklit etmek en garanti yöntemdir. Morötesi tonlarındaki bir menekşeye bakın, içinde ne tonlar varsa bulup çıkarıp aynı oranda sofranıza yansıtın. Trendleri falan boş verip, Prince abimize kulak verelim, hayali mor yağmurlar altında gülümseyip kendimize dönelim. Kim bilir, belki yaratıcılık bizi de sarıp sarmalar ve konuyla hiç alakası olmayan eşyalar, aksesuarlar yılbaşı süsü olarak yeniden hayat bulur. Ne kadar ilginç ve alakasız, o kadar yüksek hayal gücü... Çatallar, boş şişeler, anneannenizin broşu, 20lerden kalma bir ayakkabı, çocuğunuzun oyuncakları. Limit gökyüzü... Hazır göğe bakmışken; Şimdi her neredeysen, güç seninle olsun Prenses Leia... Princee bizden selam söyle!