Kurtçuk, güve ve pirenin altın çağı
Orta çağda ve hatta devamındaki yeni çağda zenginlik ve bolluğun simgesi kumaş. En değerli ticaret malzemesi... Kadınlar kadar erkekler de bol kumaşlı kıyafetler giymeye, bol döşemeli, perdeli odalarda oturmaya meraklı. Üstüne bu insanların sık sık banyo yapmak gibi bir alışkanlıkları da yok. Niye? Çünkü parfüm sıkmak varken neden banyo yapılsın, değil mi? Ah, o katman katman kıyafetler, o kule gibi perukların altında günlerce yıkanmayan saçlar... Bununla kalmıyor, çok büyük, hep daha büyük malikânelerin dev pencereleri boyunca, yerden tavana duvardan duvara uzanan katman katman kumaşların, atadan torunlara geçen o canım damask desenli döşemeli mobilyaların, seyvanlı yatakların örtülerinin zırt pırt indirilip yıkanıp asılması da mümkün değil elbet. İşte bu yüzden ürüyorlar, ürüyorlar ve ürüyorlar. Yeterince mideniz bulandı mı? Konu “Bizim çocuk ilkokulda bit kaptı”dan çok öte yani. Bit, pire, güve orta çağ Avrupası’nın aristokrat yaşamının ayrılmaz bir parçası. Kolay kolay çıplak gözle göremedikleri için yokmuş gibi davranıyorlar, o kadar. Herkeste olduğu için de normal kabul ediliyor. Sürekli cayır cayır ateşli hastalıklara yakalanıp ölmelerinin bir sebebi de bu.
Viktorya annenin 5 benzemez stili
İngiltere’nin en zengin döneminin yaratıcısı ve tanığı, dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü kadın yöneticisi Kraliçe Viktorya’nın saltanatı, taç giydiği 1837’den öldüğü 1901’e uzanıyor. Bu kadar uzun bir süre içerisinde elbette tek bir stile bağlı kalmak, duygusal olarak ya da pratikte pek mümkün değil. İnsan büyüyor, tecrübe kazanıyor ve doğal olarak kendisiyle birlikte zevkleri de değişiyor. Kraliçenin hayatı boyunca stil konusunda değişmeyen tek özelliği yenilik merakı. Bir ikizler kadını olarak değişimin, ama süslü değişimlerin insanı. Egzotizm onun döneminde şahlanmış bir kavram. Sonuç: İngiliz Kolonyal Stili