Avcumun içindeki hayal bahçem
Mini minnacık şirin, yaşayan şeyleri seviyoruz. Değil mi? Peki hayallerinizin bahçesine hala kavuşamadınız mı? Tam da bu tür dertlere çare olacak bir hobi önerimiz var: diorama. Bir terrarium içinde yaratacağınız dioramalar ile hayallerinizin bahçesini, korusunu, masal ormanını avcunuzun içinde tutabilirsiniz.
Haberin Devamı
/

Nerede, yaratıcılık ve el işi varsa orada Tanrıcılık oyunundan bahsetmek mümkün. Mini dünyalar yaratıp onlara uzaktan bakma isteğimiz yeni değil, insanlık tarihi kadar eski. Konu mimari maketler, yani ölçekli modeller olduğunda ise kayıtlar MS 1. yüzyıla, Roma İmparatorluğuna kadar uzanıyor. Leonardo da Vinci, ölçekli modellemenin babası sayılıyor. Onun modeller üzerinden geliştirdiği teoriler günümüzdeki mimari estetik değerlerinin altyapısını oluşturuyor.
/

Bununla birlikte tiyatronun kendisi de bir çeşit modelleme olarak kabul ediliyor. Ev, sokak, şehir atmosferleri bir sahne üzerinde aslına ya da hikayenin anlatımını güçlendirecek şekilde yeniden yaratıldığında ise buna sahne dekoru diyoruz. Bilindiği üzere dekorasyon kelimesi de sahne dekorlarının eve uyarlanması anlamında, karşılıklı etkileşim yoluyla geliştirilmiş bir kelime. Yani sahnede ev atmosferi yaratmak için çeşitli dekorlar kullanıyorsunuz, sonra sahnede yarattığınız dekorları çok beğenip benzer bir atmosferi eve "giydirmek" istediğinizde bunun için dekorasyona başvuruyorsunuz. Kısaca anlatımı böyle.
Haberin Devamı
/

Sahne dekorları birebir insan ölçeğinde olmak durumunda. Aksi halde oyuncuları ölçekli olarak küçültmek lazım. 19. yüzyılın başlarında tüm Avrupa'ya yayılan çingenelerden ilham alan tiyatro kumpanyaları çok mühim bir icada imza attılar. Hareketli yani mobil tiyatro. İçinde hem yaşayıp, hem çalışıp hem de seyahat ettikleri bu tekerlekli kabinlere günümüzde de aynı o zamanki gibi karavan deniyor.
/

Sanat aşkıyla yanan ama göçebe ruhundan taviz vermeyen 19. yüzyıl muciteleri atların çekebileceği büyüklük ve ağırlıkta, yola dayanıklı, yani esnek, içinde oyunun tüm atmosferini seyirciye verebilecek hazır dekorlu sahnelerin yer aldığı araçlar tasarladılar. Burada önemli olan, gerçek ya da gerçeğe çok yakın dekorların gerisindeki fonda yer alan; üzerine doğa temalı resimler boyanmış keten kumaşlara ışık ve gölge oyunlarıyla üçüncü boyut kazandırılmasıydı. Bu haliyle hareketli tiyatrolar sihirli birer kutu olarak ilgi çekmeye başladı.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Böylelikle sadece gerçekçi dekorlar değil, gündüz, gece gibi efektler de tiyatro sahnesine kazandırılmış oluyordu. Bunun geliştirilip resmi olarak bir şehir tiyatrosuna uyarlanmış hali ise Fransız mucitler Louis Daguerre ve Charles Marie Bouton'a ait. İlk kez Paris'te 1822'de sergilenmeye başlanan bu tip oyunlara ertesi yıl "diorama" ismi verildi. Kelime Yunanca di ve orama kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. "İçinden bakınca manzara görülen şey" anlamında.
/

Ardından 1893'te İsveç'in başkenti Stockholm'de açılan Biyoloji Müzesi, dioramaya günümüzde daha çok bilinen anlamını kazandırdı. Dönemin önemli İskandinav mimarlarından Agi Lindegren imzalı bu müzede çeşitli kuşlar ve memeliler dioramaların içinde sergileniyordu. İskandinav peyzajını konu aldığı tablolarıyla ünlenen ressam Bruno Liljefors, fondaki gerçekçi doğa resimlerinin arkasındaki imzaydı.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Fikir, Avrupa'nın genelinde büyük bir heyecanla karşılandı ve başka müzelerin de sunumlarını dioramalarla renklendirmesinin yolunu açtı. Günümüzde dünyanın en önemli doğa müzelerinden biri kabul edilen National Museum of Natural History New York'un içeriğindeki sunumların ana esin kaynağı da Stockholm'deki Biyoloji Müzesinin bu fikriydi. O tarihten itibaren diorama kelimesi tiyatroyla direkt ilişkisini yitirdi ve daha çok "tarihteki gerçek bir olay ya da yerin birebir ya da mini ölçeklerdeki modeli" olarak anılmaya başlandı. Bu anlamıyla da sadece doğa temalı değil, tüm müzeler tarafından sıkça başvurulan bir sunum tekniği haline geldi.
/

Endüstri devrimiyle birlikte popülerleşen fuarların da gözbebeği yine dioramalardı. Günümüzde etkisi çoktan kanıtlanmış, paketin görkeminin satışı tetiklediği gerçeği 19. yüzyılda keşfedilmişti bile. Tabii o dönemde marangozluğun bir kolu olarak görülen dekor ya da ölçekli maket üretme işi de ana gemiden ayrılıp kendi başına bir meslek olarak değer kazandı. Mimari maketçilik ise 20'ler modernizminin ortaya çıkışıyla çok prestijli bir iş kolu haline gelecekti. Öyle ki, üniversitelerin mimarlık bölümünden mezun bir çok kişi, mimarlık yerine maketçiliği tercih eder hale gelecekti.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Miniatürk'ü bilir misiniz? Hah, işte o bir minyatür diorama örneği. Burada insanın içinde dolaşırken kendisini olaya, şehre havadan bakıyormuş gibi, dahası Güliver gibi hissetmesi işten değil. Bunun en bilinen örneği 1952 yılında açılan Hollanda'daki Madurodam idi. "Gülümseyen küçük şehir" sloganıyla hayata geçen Madurodam, II. Dünya Savaşında Nazilere karşı Hollanda ordusunda savaşan ve 1945'te Nazi kampında ölen Yahudi hukuk öğrencisi George Maduro'nun anısını yaşatıyor.
/

Dioramaları en çok kullanan müzeler ise genellikle askeri müzeler oluyor. Minyatür ya da birebir oranlı sahneleri bugün hemen her askeri müzede görmek mümkün. Nedeni pek bilinmese de günümüzde diorama sanatçıları genellikle askeri kökenli kişilerden çıkıyor. Çocukken araba, uçak, gemi, tren maketi yapmaya meraklı kişiler emeklilik dönemlerinde hobi olarak dioramalara yöneliyorlar. 1970'lerde dioramayı dünyaya bir hobi olarak tanıtıp popülerleştiren kişi olan Shepherd Paine de asker kökenli bir ailenin askeri tarihçi oğlu. II. Dünya Savaşından hemen sonra 1946'da Berlin'de askeri görev yapan Amerikalı bir aileye doğmuş, daha sonra özellikle savaş ekipmanları ve dönem üniformaları üzerine uzmanlaşmış biriydi. Diorama ve maket insan yapımı, bunların fotoğraflanmasıyla ilgili ilk ve en kapsamlı "Nasıl yapılır" temalı kitapların yazarı da kendisidir.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
/

Gelelim yeşillenme teması çerçevesinde ele aldığımız dioramalara... Terrarium kültürünün yayılmaya başlamasıyla birlikte dioramalar avcumuzun içine sığan mini çiftlikler, aşk bahçeleri ya da dramatik orman hikayeleri barındıran dünyalar yaratmanın en popüler yolu haline geldi. Bir terrarium yaratmanın en kolay yolu şöyle: Evdeki bir kenarda durup duran o cam kavanozların içine biraz ince çakıl, üzerine torf ve en üste yosun koyup zemini oluşturmak. Sonrası zaten hayal gücünüze kalmış.
/

Terrarium için önerilen succulent ve kaktüslerin onlarca çeşidi var. Hepsinin boyutu, dokusu rengi farklı. Renk ve doku katmanlarını bilinçli bir şekilde kullanırsanız, profesyonel bir dioramaya imza atabilirsiniz. Unutmayın, kavanoz yerine tek kalmış şarap kadehleri, ya da su bardakları da kullanabilirsiniz. İster ahşaptan inşa ettiğiniz küçük bir kulübeyi mikro ormanınızın ortasına yerleştirin, ister çocuğunuzun uygun ölçekteki oyuncaklarıyla bir sahne yaratın. Oyuncak demişken, aklınızda bulunsun, son aylarda dioramaların en popüler aksesuarları arasında lego karakterleri yer alıyor. Boyalı ya da beyaz ölçekli insan figürlerini ise maket malzemeleri satan kırtasiye ve kitapevlerinde bulabilirsiniz.