Kanser hastası pek çok doğal ürünü denemek istiyor, bilmeden zarar da verebiliyor. Sosyal medyanın da etkisiyle bitkisel içeriklere olan ilgi ile ilgili neler söylersiniz?
Zerdeçalı örnek vermek isterim. Zerdeçal, hepimizin kanserden korunmak için tüketmeye çalıştığı bir ürün. Mesela en basit örnekle zerdeçal, benim karaciğerimde halihazırda zayıf çalışan bir grup enzimimi daha da yavaşlatıyor. Test yaptığımız birçok insanda da zerdeçal ile olan ilişkisinin benim gibi olduğunu gördük.
Zerdeçalın iyi gelmediği bir kişinin herhangi bir sebeple ilaç kullanmak zorunda olduğunu düşünün; ilaç, metabolize edilip vücuttan atılmayacağı için yan etki gösterme olasılığı artacaktır.
‘Bitkisel’ ve ‘zararı yok’ diye aldığımız tüm ürünler karaciğerimizde metabolize ediliyor ve oradaki antioksidasyon/oksidasyon, detoksifikasyon gibi birçoğumuzun epey aşina olduğu işlemleri hızlandırıyor veya yavaşlatıyor. Aslında yapmamız gerekenler çok zor değil.
En basiti, algımızı komşumuzdan, falanca hanımdan, sosyal medyadan ayırıp kendimize çevirmek. Vücudumuzun, beynimizin, bünyemizin sevmediğini zorla içeri almamak. Hepimiz detoks sularının çok yararlı olduğunu düşünüyoruz değil mi? Ben de öyle düşünüyordum. Hatta birkaç günlüğüne işleyişi görmek için gittiğim bir detoks merkezinde 4 gün kalıp o sulardan bol bol içtim.
Çıktığımda cildim parlıyordu, çok iyi geldiğini hissettim. Ancak içtiğim o sulardaki maydanoz ve elma benim ‘COMT’ adındaki bir enzimime etki ederek bana zarar veriyormuş. Az yiyip, çay kahveden uzak kalmak, temiz hava ve yoga bana iyi gelmişti muhtemelen ama ısrarla içtiğim ve içinde bana yaramayan ürünleri içeren detoks suları benim bağırsaklarımı rahatsız etmekle kalmayıp DNA’ma zarar veriyor ve kronik hastalıklara daha çok yaklaştırıyordu.