“Küçük tümörleri bulmak samanlıkta iğne aramaya benzer”
Erken tümörler çok küçük olduğu için bulunup doğrulanmasını, samanlıkta iğne aramaya benzeten Dr. Tuğrul kanserin erken teşhisi için biyobelirteçlerden faydalanıldığını söyledi. Biyobelirteçlerin bulunup doğrulanması kategorisine örnek olarak kandaki yüksek prostat spesifik antijeninin (PSA), prostat kanserinin erken teşhis biyobelirteçlerinden biri olduğunu kaydetti. Doğru teknolojilerin geliştirilmesinden bahseden Dr. Tuğrul “Bu belirteçleri tespit edecek kadar hassas veya önemsiz hastalıklar için aşırı tedaviyi önleyecek kadar isabetli teknolojilerin geliştirilmesi oldukça zordur. Örneğin MRI ve PET gibi görüntüleme teknolojileri erken tanı ve evreleme gerçekleştirebilir. Son olarak erken teşhis yaklaşımlarının uygun şekilde değerlendirilmesi de erken teşhisin beşinci kategorisini oluşturur. En büyük zorluk, yeni bir erken teşhis yaklaşımının kanserleri gerçekten erken tespit edebileceğini ve sonuçta hayat kurtarabileceğini göstermektir” diye konuştu.
“Onkoloji kliniklerinde yapay zeka kullanılıyor”
Erken teşhis yöntemleri ile kanser tedavisinde hızlı iyileşme sağlandığının altını çizen Dr. Tuğrul özellikle serviks (rahim ağzı) kanserini önlemek için geliştirilen human papillomavirus (HPV) aşısını örnek gösterdi. Tedavi sürecindeki yeni yaklaşım ve teknolojiler sayesinde hastaya özel teşhis ve tedavi planlanabildiğine işaret eden Dr. Tuğrul “Bunun için de yapay zeka programları sıklıkla onkoloji kliniklerinde kullanılmaya başlandı. Kemoterapi tedavisine ek olarak hedefe yönelik ajanlar ve immünoterapi ilaçlarıyla kanser tedavisinde büyük bir ilerleme sağlandı. Radyasyon onkoloji kliniklerinde de yüksek teknolojik cihazların kullanılmaya başlanmasıyla tedavi oranları oldukça arttı. İleride genomik radyoterapi tedavisi ile kişiye özel tedaviler planlanmaya başlanacaktır” dedi.
“KETEM’de pek çok tarama testi yapılıyor”
Ülkemizde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri’nin (KETEM) toplum tabanlı kanser tarama hizmeti verdiğini belirten Dr. Tuğrul bu kapsamda 40-69 yaş arası kadınlarda iki yılda bir mamografi ile, 30-65 yaş arası cinsel aktif kadınlarda beş yılda bir HPV-DNA ve pap smear testi ile, 50-70 yaş arası kadın ve erkeklerde iki yılda bir gaitada gizli kan testi ile taramalar yapıldığını söyledi. Yine Sağlık Bakanlığı’nın hastanelerde açtığı sigara bırakma poliklinikleri ile kanseri önlemeye yönelik hizmet verildiğini ifade etti. Günümüzde insan yaşam süresinin artmasıyla kansere yakalanma oranının da arttığına değinen Dr. Tuğrul “İleride genetik kliniklerinde kişiye özel gen haritaları oluşturulacak ve gelişecek kanser türü önceden belirlenebilecek. Bu yöntem gelişinceye kadar herkes erken teşhis için tarama programlarını yaptırmalı ve önleyici tedbir almalıdır” dedi.