Cumhuriyet'ten günümüze Türk modası...
Cumhuriyet'in ilanı yeni bir devleti, yeni bir anlayışı, yeni bir yaşam şeklini işaret ediyordu. Atatürk'ün Türkiye için çizdiği yol Batı yoluydu. Birçok konuda olduğu gibi modada da hızla Batılı ülkeler örnek alındı. İşte karşınızda geçmişten günümüze Türkiye'nin moda serüveni...
Cumhuriyet'in ilan edildiği 1920'lı yıllar değişimi ve umudu simgeliyordu.
Hemen hemen her konuda yapılan hızlı ve radikal değişimler modada da etkisini göstermiş, kılık-kıyafet devrimi yapılmış, Batılı çizgi benimsenmişti.
Erkek giyiminde İngiliz tarzı örnek alınıyordu.
O dönem erkeklerin hayatındaki pantolon askısının yerini kemer aldı. Türk erkeği şort, bere ve pijama ile tanıştı.
Mayo ve güneşlenme şortları da adeta 'trend' oldu.
Ama giyimdeki değişim asıl kadını etkiledi. Çünkü yaşanan radikal bir değişimdi. O dönem Batı'dan gelen akımla uzun saçların yerini kısa saç aldı.
Osmanlı döneminden kalma "beyaz tenli kadın makbuldur" düşüncesi de yerini "bronz ten"e bıraktı. Türk kadını güneşlenmeye ve yanmaya özen gösterdi. Yine aynı dönem jartiyerli çoraplar ve kısa saçın üzerine takılan 'cloche' şapkalar Türk kadınının hayatına girdi.
Atatürk Türk kadını için belirlediği Batı kadını imajını ilk önce eşi Latife Hanım'la Türkiye'ye gösterecekti.
1930'lu yıllarda dün dünyayı vuran ekonomik kriz modaya da sadeliği getirdi. Uzun saçlı olmayı engelleyen cloche şapkaların modası geçmeye başladı...
1940'lı yıllara gelindiğinde ise Türk kadını naylon çorapla tanışacaktı.
1950'li ve 60'lı yıllarda moda rüzgarlarının yönü Avrupa'dan çok Amerika'ydı... 50'li yıllar Türkiye'nin çok partili hayata geçişi ve Amerika'yla kurulan yeni ilişkiler etkisini giyim kuşamda da gösterdi.
Hollywood filmleriyle tanışan Türk halkı da "Amerikan Rüyası"ndan etkilendi. Etek boyları kısaldı. 1950'li yılların kadını göğüslerini kaldıran, belini incelten, vücudunun siluetine hükmeden korselere adeta aşıktı.
Ancak 1960'lara gelindiğinde modadaki değişim rüzgarından Türk kadını da etkilendi. O dönem etek boylarında kısalma ve bedende belirli bir rahatlamaya yol açan çuval elbiseler kadınların hayatındaki yerini aldı.
1960 darbesiyle sonuçlanan sürecin ardından Türkiye 61 Anayasası'nın getirdiği özgürlük ortamını yaşıyordu. Bu dönem tasarımlar ''ultra modern''likle tanıştı.
Yeni ve daha özgür bir görünüme ulaşmanın yolu açıktı: Etekleri kısaltmak.
1960'ların sonlarına gelindiğinde dünyada başkaldırının, kadın, azınlık ve çevre hareketlerinin tohumlarının atılıyordu. Türkiye ise bu akımdan ancak 70'li yılların başında etkilenecekti.
Avrupa'daki öğrenci hareketleri Türkiye'yi de etkiledi. Genel ahlak kurallarındaki özgürleşme modaya da yansıdı. O dönem eteklerin boyu kalça hizasına kadar çıktı. Gözler bu kısalığa alıştı, pek çok Türk kadını da mini eteğe dolabında geniş yer ayırdı.
O dönem dize kadar çıkan botlar, geniş kemerler, büyük omuz çantaları, bilek hizasında eldivenler, yapay mücevherler ve çok büyük gözlükler moda oldu.
Siyasi kargaşa ve erkeklerin stili...
1970'ler Türkiye'de siyasi olayların doruğa çıktığı dönem olarak tarihe geçti.. Ülke sağ ve sol olarak ikiye ayrıldı. Her görüşü simgeleyen farklı kıyafetler vardı.
Sol görüşlü öğrenciler arasında gocuk, parka, ülkücü ve sağ görüşlüler arasında aşağıya doğru sarkık Orta Asya bıyıkları moda oldu.
Militancı dinci kesimi ise uzun sakallar simgeliyordu.
Bu dönemde toplumsal bir olgu olarak göze çarpan kırsal kente göç, modayı derinden etkiledi. Varoş kesimlerde pantolon üzerine giyilen güllü etekler ve onların üzerine giyilen İngilizce yazılı t-shirtler, yarım tesettür ya da yarım açılma, kentle etkileşimin giyime yansımasıydı.
1970'li yıllardaki kargaşa ortamı 12 Eylül 1980 darbesiyle yerini sessizliğe bırakırken modaya da büyük etkileri oldu.
1980'lerde Turgut Özal'ın siyaset sahnesindeki yerini almasıyla birlikte uygulanmaya başlanan ekonomide liberalleşme politikaları ve yabancı sermayenin Türk pazarına girmesi modayı çok farklı yönlere götürdü.
Marka dönemi başlıyor...
Dünya modasını şekillendiren dev giyim markaları büyük kentlerde peş peşe mağazalarını açtı. Türk genci de tabiiki bu rüzgardan fazlasıyla etkilendi ve böyle marka dönemi de başlamış oldu.
1980'lerde t-shirt, sweat shirt, tayt gibi İngilizce'den dilimize yerleşmiş pek çok kıyafet, saç bantları, lastik ayakkabılar ve eşofmanlar moda oldu.
Türk kadını ise önceleri daha çok erkeklerin tekelinde olan iş hayatında yerini yavaş yavaş almaya başlarken bu iş kıyafetini kavramını ülkeye soktu. O dönem etek ya da pantolon üzerine geniş vatkalarla kaldırılmış ceketleri tercih eden kadınlar profesyonel iş kadını imajının bir yansımasıydı.
90'lar ve sadeleşme...
Sade ve vücudu kavrayan formlar, 1990'lara damgasını vurdu. Süs ve abartıdan uzak görünümler tercih edildi.
2000'lere gelindiğinde ise artık herkes herşeyi giyiyordu. Yani modayı değil kendine yakışanı tercih ediyordu. Modacılar bir anlamda tekrara düştü ve adeta 70-80 ve 90'lı yılların bir harmanlaması günümüz modasına damgasını vurdu.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE FOTOĞRAFLARLA MODA... (TIKLAYIN)
Sıradaki Haber