Değiştirilebilir risk faktörlerine baktığımızda ise ‘sigara, hipertansiyon, obezite, kolesterol ve hareketsizlik’ göze çarpıyor. Sigara içen kişilerde kalbe giden oksijen azalıyor; kan basıncı, kalp hızı ile kanın pıhtılaşması artıyor. Dolayısıyla kalp damar hastalıklarının azaltılması ve önlenmesinde ekarte edilmesi gereken ilk risk faktörü sigara oluyor. Toplumda hipertansiyonu olan hastaların neredeyse yarısı bundan habersiz oldukları için zaman zaman kan basıncının ölçtürülmesinde fayda olduğu vurgulanıyor, zira hipertansiyon koroner arter hastalığının en önemli risk faktörlerinden biri. Çağımızın önemli hastalıklarından obezitenin tedavi edilmesi ve kan yağlarının, yani kolesterolün düşürülmesi yine kalp krizi riskini azaltıyor. En az bunlar kadar önemli bir risk faktörü de hareketsiz yaşam tarzı olarak kabul ediliyor.
Anjiyo ile stent takılması en yaygın yöntemlerden
Günümüz tıp tekniklerinin her geçen gün geliştiğini ifade eden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Karabulut, kalp krizinin pek çok farklı tedavi yöntemi bulunduğunu anlatıyor. Buna göre, kalp krizi geçiren hastaya en kısa sürede koroner anjio yapılarak, kalp krizine neden olan tıkalı damara stent yöntemi uygulanabiliyor. Stent yöntemi kalp damarlarına yerleştirilen küçük, süzgeç benzeri bir halka ile kan akımını tekrar sağlıyor. Eğer hastada çok damar hastalığı varsa, tıkalı ve kalp krizine neden olan damara balon işlemi gerçekleştirilip geçici bir kan akımı sağlanıyor. Hasta acil olarak koroner bypass cerrahisine yönlendiriliyor.