İnsülin pankreasın salgıladığı yaşamsal bir hormon. Sağlığımız için “olmazsa olmaz” moleküllerden biri. Ama bilelim ki insülin için de “azı da çoğu da zarar verir” kuralı geçerlidir. Kan şekeri dengemizin ayarlanmasında önemli görevler üstlenen “bu yaşamsal ve olmazsa olmaz!” maddenin üretimi şu veya bu nedenle durduğunda yani “mutlak bir insülin yoksunluğu” söz konusu olduğunda TİP 1 DİYABET (ÇOCUKLUK ÇAĞI DİYABETİ), aşırı miktarda üretildiğinde ise neticesi TİP 2 DİYABET (ERİŞKİN DİYABETİ) olabilen bir dizi sağlık sorunu devreye giriyor. Tekrar hatırlatayım bugün yaşadığımız ve önemli bir sağlık tehdidi olarak karşımızda duran “DİYABET PATLAMASI”nın esas nedenin Tip 1 diyabetten çok Tip 2 diyabet olduğu biliniyor. Eğer bu salgının kontrol altına alınması hedefleniyorsa işte bu nedenle öncelikli amaç, birinci adım, yoğunlaşılması gereken temel konu “insülin fazlalığı/hiperinsülinemi” ve bunun beklenen neticesi “insülin direnci” sorunu olarak karşımızda duruyor. Özetlemek gerekirse etkili ve kalıcı bir başarı için “hiperinsülineminin sebep, Tip 2 diyabetin sonuç” olduğunu bilmemiz vazgeçilmez bir ön şart. Kısacası insülinin azı da çoğu da zarar.