hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Şahane Kıbrıs'ın kuzeyi Türk Cumhuriyeti

    Şahane Kıbrısın kuzeyi Türk Cumhuriyeti
    expand

    Dört mevsim güneş alan birbirinden güzel plajlarıyla farklı seçenekler sunan, berrak denizinin yanı sıra tarihi ve kültürel destinasyonlarıyla da dikkati çeken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, turizmden hak ettiği payı almak istiyor.

    Hala el değmemiş doğal güzellikleriyle cazibesini günümüze taşıyan KKTC, ziyaretçilerine Akdeniz'in unutulmaz manzaralarını vaat ediyor. Türkiye'den gelecek misafirlerine pasaportsuz, vizesiz, başka bir dile ve para birimine ihtiyaç duymadan tatil yapma fırsatı sunuyor.

    Pasaportsuz tatil

    Akdeniz'in doğusundan Arap Yarımadası'na doğru uzanan, dört tarafı eşsiz plajlarla çevrili bir ada olan KKTC, yılın 12 ayı tatil yapmaya imkan sağlıyor.

    Akdeniz ikliminin hakim olduğu KKTC'ye Türkiye'den deniz veya hava yoluyla ulaşım mümkün olabiliyor. Tercih edenler uçakla gidebileceği gibi Mersin'den feribotlarla aracınızla KKTC'ye ulaşabilirsiniz. Türkiye'den gidenler için pasaportun gerek olmadığı ülkeye, kimlik kartınızla giriş yapabiliyorsunuz.

    Araba kirala

    Mesai saatleri dışında toplu taşıma aracı bulmanın zor olduğu ülkede, araba kiralamak ulaşım sorununuzu çözecektir. Gezilecek yerlerin fazla olduğunu göz önünde bulundurarak, KKTC'ye eğer uçakla gittiyseniz araba kiralama şirketleri size bu konuda yardımcı olacaktır. Seçenekler arasında 7 kişilik aile araçları, arazi taşıtları veya 4 kişilik salon araçları yer alıyor. Araba kiralamak için geçerli bir sürüş ehliyetinizin olması ve 25 yaşından gün almanız gerekiyor. Ülkede araç kullanırken dikkat etmeniz gereken tek şey trafiğin sol şeritten işliyor olması, diğer her türlü trafik tabelaları ve kurallar Türkiye ile aynı.

    Konaklama konusunda birçok seçeneğin olduğu KKTC'de denize kıyısı olan lüks otellerin yanı sıra pansiyonları da tercih edebilirsiniz. Mayıs ve Ekim ayları arasında ortalama deniz suyu sıcaklığının 24 derece olduğu KKTC sahilleri, lokanta, kafeterya, bar gibi tesislerin yanı sıra şemsiye ve diğer ihtiyaçları da karşılayacak olanaklara sahip. Ayrıca su kayağı, muz, ringo, jet-ski, paraşüt, sörf gibi her türlü aktivite ve animasyonlar da mevcut.

    Bu arada, KKTC'ye gitmeden önce telefonunuzu yurt dışı aramalara açtırmayı unutmayın. Tarifeniz, kullandığınız operatöre göre değişiklik göstermekle birlikte, yurt dışı ücretlendirme yapıldığını hatırlatmakta yarar var. KKTC'den sim kart alarak, tatiliniz süresince daha ucuz görüşme yapmanız mümkün. Resmi para biriminin Türk lirası olduğu ülkede, kredi kartlarınızı da rahatlıkla kullanabilirsiniz.



    Deniz, güneş, kum...

    Kuzey Kıbrıs sahillerinde, güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit'in doğduğu yer olarak geçen "Altın Kumsal"dan Caretta Caretta kaplumbağalarına ev sahipliği yapan Alagadi'ye, eşsiz kumsalıyla büyüleyici bir atmosfer sunan Bafra'dan Girne'deki çıkarma koyuna kadar birçok farklı seçenek var.

    KKTC'de, antik çağlardan günümüze kadar güzelliğini koruyan plajlar arasında bulunan "Escape Beach Club" veya "Yavuz Çıkarma Plajı", Girne'den Alsancak'a doğru giderken karşınıza çıkıyor. Her türlü konforu sunan plajın olanaklarından yararlanmak için giriş ücreti ödemeniz gerekiyor. İçeri girdikten sonra ister çimenlerin üzerindeki puflarda, ister kumsaldaki şezlonglarda güneşlenebilir, plajın hemen arkasındaki restoranda karnınızı doyurabilirsiniz.

    Liman kenti olması sebebiyle bir zamanlar Kıbrıs'ın en zengin şehri olan Mağusa, Shakespeare'in Othello'sunun geçtiği yer olarak da biliniyor. Şehrin yanı başında bulunan "Palm Beach Plajı", bir yanında savaşın izlerini taşıyan hayalet bölge Kapalı Maraş, diğer yanında tatilcileri ağırlayan lüks bir otelle görenleri 'savaş ve barış' karmaşasına götürüyor. Kapalı Maraş sınırındaki plajda güneşlenirken, yanı başınızda 1974 yılında bombalanan ve tüm yıkıntılarına rağmen görkemle gökyüzüne uzanan binaları seyredebilirsiniz.

    Kuzey Kıbrıs'ın doğu sahilleri arasında yer alan bir diğer plaj da Glapsides. Gazimağusa'nın 5.5 kilometre kuzeyinde, Gazimağusa-Karpaz anayolu üzerindeki uzun ve kumluk bir plaj olan Glapsides, mavi sularında su sporları meraklılarını konuk ediyor. Burada sunulan dalgıçlık imkanlarıyla su altı dünyasının gizemini keşfedebilir, ilginç görüntülerin keyfini çıkarabilirsiniz.

    Gazimağusa'nın yaklaşık 25 kilometre kuzeyindeki Mağusa Boğazı, adından da anlaşılacağı gibi Mağusa'yı Karpaz'a bağlayan bir boğaz geçidi. Lefkoşa tarafından havaalanına doğru giderken Geçitkale yoluna dönülerek ulaşılabilen Boğaz, özellikle balık restoranlarıyla ünlü. Ulaşımın oldukça rahat olduğu Boğaz'da küçük bir balıkçı limanı ve yine küçük bir plaj bulunuyor. Bölgenin tek konaklanabilecek tesisi olan otelin önünde yer alan plaj, yine otel tarafından işletiliyor.



    Afrodit'i doğuran sahil

    Adanın en güzel plajı olarak bilinen "Altın Kumsal", mitolojide aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit'in (Venüs) doğduğu yer olarak geçer. Efsaneye göre bir ilkbahar sabahı, kıpırtısız olan deniz birden bire köpüklü beyaz bir dalgayla hareketlenir ve bu dalgayla birlikte bir deniz kabuğu üzerinde Afrodit kıyıya adım atar. Altın Kumsal, hem dillere destan kumu hem de masmavi deniziyle bu söylenceye ve Afrodit'in güzelliğine layık bir plaj. Göz alabildiğine uzanan bu koyda gün doğumunu seyretmek ve sabah yürüyüşlerine çıkmak büyük bir keyif.

    Dipkarpaz'dan Zafer Burnu'na giderken sağınızda kalan plaja ulaşmak için gözünüzü yol kenarındaki tabelalardan ayırmayın. Doğayla başbaşa bir tatil için Altın
    Kumsal bulunmaz bir fırsat sunuyor.

    Girne'nin birkaç kilometre doğusunda yer alan beş yıldızlı Acapulco Otel'in plajından yararlanmak için illa otelin müşterisi olmanız gerekmiyor.

    Giriş ücreti karşılığında faydalanabileceğiniz bu güzel plaj, Akdeniz güneşinin altında hareketli ve eğlenceli bir ortam vaat ediyor. Oldukça büyük bir açık yüzme havuzu bulunan Acapulco Beach, bu havuzu su kaydıraklarıyla zenginleştirmiş.

    Gizemli ismiyle dikkat çeken Camelot, Girne yakınlarındaki Alsancak'ta, antik Lambousa kentinin göbeğinde yer alıyor. At nalı şeklinde bu tarihi koy, dalgakıranın dinginleştirdiği sular, sakin ve güvenli yüzme keyfi sunarken, özellikle deniz yaşamının zenginleştiği kayalık dipleri, şnorkelle dalmak için ideal.

    Kuzey Kıbrıs'ın batı ucunda yer alan Yeşilırmak, adından da anlaşılacağı gibi adanın en yeşil topraklarından biri. Aynı zamanda "Kıbrıs'ın en büyük asması" olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na geçen ağacına da ev sahipliği yapan Yeşilırmak plajı, küçük ve şirin bir koy. Plajın tam ortasında bulunan büyük beyaz iskele hem denize girmeyi kolaylaştırıyor, hem de akşam sefalarına mekan oluyor.

    Üç tarafı Akdeniz'le çevrilen KKTC'de bahsi geçmeyen onlarca plaj ise keşfedilmeyi bekliyor.

    Doyumsuz lezzetler

    Ev sahipliği yaptığı medeniyetlerden süzülmüş birikimlerle oldukça geniş bir mutfak kültürüne sahip KKTÇ'de et, deniz ürünleri, sebze ve meyve günlük ve taze tüketiliyor. Akşam sofralarında, balığın etrafını birbirinden farklı ve zengin mezeler süslüyor. Cacık, humus, pastırma, yoğurt, fava, taze badem içi, turşu, salatalar ve zeytin çeşitleriyle başlayan mezelerin yanı sıra ızgara hellim, köfte, şiş kebap, şeftali kebabı, pirzola gibi ızgaralar ve fırın kebabı, küp kebabı, kolokas, molohiya, börek, bumbar, patates köftesi ve kabak çiçeği dolması gibi sıcak yemekler Kıbrıs mutfağında özel bir yere sahip.



    Tarihi de güzel

    Deniz, kum, güneş üçlüsünün yanı sıra kültür turizmini ön plana çıkaracak destinasyonlarla da dikkati çeken KKTC'de kaleler, kilise ve manastırlar, müzeler ziyaretçilerine adeta tarih içinde yolculuk fırsatı sunuyor.

    KKTC'nin gözbebeği olan Girne ve çevresinde Girne Kalesi, liman çevresi, Beylerbeyi, St. Hilarion Kalesi, Hz. Ömer Türbesi ve Batık Gemi Müzesi görülebilecek mekanlar arasında yer alıyor.

    Çok eski bir kuruluş tarihi ve KKTC'nin başşehri olan Lefkoşa'da gotik ve Osmanlı mimari tarzının en güzel örneklerini görmek mümkün.

    Antik Yunalılardan, Romalılara, Araplar'dan, Fransızlara, İtalyanlar'dan İngilizler'e ve Türklere kadar birçok uygarlık için ada üzerindeki en önemli şehir olan Gazimağusa'da her uygarlığın mimari ve tarihi eserlerine rastlamak mümkün.

    Ülkenin en gözde tatil beldesi olan Girne'de, liman boyunca Türk mutfağına özgü yemeklerin yanı sıra diğer yemekleri de sunan lokantalar, barlar ve açık hava kafeteryaları bulunuyor. Akdeniz kıyılarında Orta Çağ'dan bugüne kalan etkileyici kalelerden biri olan Girne Kalesi, limana hakim durumda ve dikdörtgen planda inşa edilmiş.

    Antik kaynaklar kaleden ilk kez İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard'ın MS. 1191 yılında Üçüncü Haçlı seferine katılırken, Kıbrıs Kralı Isak Komnen'i yenerek Kıbrıs'ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Kalenin kesin yapım tarihi bugüne dek saptanamamışsa da kale içiyle çevresinde yapılan araştırmalar bizlere kalenin MÖ. III. ve II. yüzyıllarda yapıldığını gösteriyor.

    Girne Kalesi'nin Kıbrıs'a yapılan sürekli Arap akınlarına karşı Bizanslılarca Girne'yi savunmak için inşa edildiği var sayılıyor. Kale, Venedikliler zamanında son şeklini almış ve günümüze kadar o şekliyle gelmiş. Girne Kalesi'nde sergilenen batık, günümüze kadar ele geçen gemi batıkları arasında en eskisi olarak biliniyor. İlk olarak 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından Girne kıyılarından 1.5 kilometre açıkta, suyun 3 metre derinliğinde fark edilen batık, Pennsylvania Üniversitesi tarafından çıkarılmış ve bugün müzede ziyaret edilebiliyor.

    Kale ziyaretinin ardından Girne'nin batısındaki 1974 Barış Harekatı'nın gerçekleştiği, "Çıkartma Plajını" gezip, ardından "Karaoğlanoğlu Şehitliği"ne gidebilirsiniz. Girne'nin doğusunda bulunan yüksek bir tepe üstüne kurulu "Beylerbeyi Köyü" ve "Bellapalis Manastırı" görülebilecek mekanlar arasında. Girne'nin çarşılarını gezdikten sonra limanda taze balık menülerinden oluşan öğle yemeği molası verebilirsiniz.

    Osmanlı ve gotik mimari

    Ülkenin diğer şehirlerinde olduğu gibi eski Lefkoşa'da da bariz bir Türk şehri karakteri dikkati çekiyor. Türk ve Rum kesimlerini ayıran yeşil hatla ikiye ayrılmış olan Lefkoşa'nın kuzey bölümünde Türkler oturuyor. Lefkoşa'nın etrafında Türklere karşı savunma maksadıyla 1567 yılında Venedikliler tarafından kalın ve yüksek surlar yaptırılmış. Onbir burcun yer aldığı bu surlar tüm Lefkoşa'yı çevreliyor.

    Ortaçağ ve daha sonraki devirlerde yapılan eserler bakımından zengin bir şehir olan Lefkoşa'da, Gotik ve Osmanlı mimari tarzının en güzel örneklerini görmek mümkün.

    Kentin gezilecek yerleri arasında Barbarlık Müzesi, Bedesten, Haydar Paşa Camii, Selimiye Camii, Etnoğrafya Müzesi, Büyük Han, Kumarcılar Hanı, Büyük Hamam, Derviş Paşa Konağı yer alıyor.

    İsteğe göre, şehir merkezine inilebilir ya da Rum kesiminin rahatça görülebildiği "Yiğitler Burcu" parkını ziyaret edebilirsiniz. Kıbrıs'ın oldukça hafif kahvesini tatmak isteyenler "Büyüh Han"da bir mola verebilir, daha sonra Selimiye Camii'ni gezebilir, Lefkoşa Belediye Pazarı'nda alışveriş yapabilirsiniz.

    "Kumlara gömülü kent"

    Antik Yunalılardan, Romalılara, Araplardan, Fransızlara, İtalyanlardan İngilizlere ve Türklere kadar birçok uygarlık için ada üzerindeki en önemli şehir olmuş Gazimağusa'da her uygarlığın mimari ve tarihi eserlerine rastlamak mümkün.

    Kentin çekirdeğini, kıyıdaki lagünün çevresine Mısır Kralı II. Ptolemy Phiadelphus'un (İÖ 285-247) kurduğu ve karısının adını verdiği Arsinoe denilen bir yerleşmenin oluşturduğu söyleniyor. Gazimağusa, bütün Avrupa'da Ortaçağ mimarisinin en tipik örneklerini görebileceğiniz çok az sayıda şehirden birisi. Şehir, genellikle orijinal adı olan ve Yunanca'da "Kumlara Gömülü Kent" anlamına gelen "Famagusta" diye tanınıyor.

    Gazimağusa'da görülebilecek oldukça fazla sayıda turistik ve tarihi yer mevcut. Bunlar Lala Mustafa Paşa Camii, Salamis Harabeleri, Othello Kulesi, Canbulat Müzesi, Sinan Paşa Camii, Namık Kemal Hapishanesi, çeşitli kilise ve manastırlar.

    Mimarisini Leonardo da Vinci'nin tasarladığı şehir surlarından, Williham Shakespeare'in ünlü eseri Othello için mekan olarak seçtiği Doğu burçlarına, Venedikli kraliçelerin taç giydiği katedrallerden, III. Haçlı seferi sırasında adayı ele geçiren Aslan Yürekli Richard'ın son Bizanslılarla savaştığı Kantara Kalesi'ne varıncaya kadar birçok ünlü tarihi mekan bu ihtiyar kenti büyüleyici kılıyor.

    İsa Peygamber ile aynı çağda yaşamış ve onun ölümünden hemen sonra Hırıstiyanlığı yaymak üzere Kıbrıs adasına gelmiş Aziz Barnabas adına yapılmış tarihi manastır ve içerisindeki "İkon müzesi" de görülmeye değer. Efsaneye göre St. Barnabas ölümünden 400 yıl sonra bir Ortodoks papazının rüyasına girerek o güne kadar kimsenin bilmediği gömülü olduğu yeri göstermiş. Papaz rüyasında öğrendiği bu yeri kazınca gerçekten Azizin kemiklerine ve bazı kutsal eşyalara rastlamış. Bunları dönemin Bizans başkenti İstanbul'a götürerek Kıbrıs Ortodoks kilisesinin bağımsızlığının tanınmasını sağlamış ve kendisi de ilk Kıbrıs Psikoposu olmuş.

    İmparatorun verdiği bağışla Aziz Barnabas'ın kemiklerinin bulunduğu yere bugün müze olarak kullanılan bu manastır inşa edilmiş. Manastırın arka kısmındaki bina ise genellikle Salamis bölgesindeki arkeolojik kazılarda bulunmuş değişik dönemlere ait birçok değerli tarihi eşyanın sergilendiği bir Arkeoloji Müzesi.

    Özellikle Ortaçağ ve daha öncesine ilgi duyan tarih meraklılarının Gazimağusa'yı mutlaka görmesi gerekiyor.
    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow