Bayram tatilinde Balkanlar gezisi

9 günlük tatilde, Balkanlar'da tarihi ve doğal güzelliklere sahip Bosna-Hersek, Sırbistan, Hırvatistan ve Karadağ Türk turistlere önemli fırsatlar sunuyor. Vize sorunu yaşamadan tatilde gezilebilir.Dubrovnik ve çevresindeki adaların gezilmesinin ardından Dalmaçya turunaKaradağ'la devam edilebilir. Sahil kesimi Avrupa'nın jet sosyetesinin tatilmekanı olan ülkede, turizm en önemli sektörlerden biri. Ülkede, 56 plajıyla enfazla ilgiyi Budva bölgesi görüyor. Bosna-Hersek, Karadağ, Hırvatistan,Arnavutluk gibi ülkelerde yaşayan Müslüman nüfus ise genelde Ulçin plajını tercihediyor. Dubrovnik'ten kara yoluyla yaklaşık 2 saat sonra Karadağ'ın Kotor kentinevarılabilir. Adeta Duborvnik'in küçük kopyası olan, eski şehre geniş kalekapısından geçilerek girilen Kotor'da, kapının hemen karşısında Orta Çağ'dasuçluların teşhir edildiği bir alan bulunuyor. Şehirde o dönemlerde Venediklilerin hakimiyeti olduğu için yapılargenellikle Venedik tarzı. Ancak, tarihi çok eskilere dayanan şehirde, 1667 ile1790 yıllarındaki depremlerde binaların hasar görmesi çok farklı tarzları da biraraya getirmiş. Şehirde, Roma, Barok, Rönesans mimarisinin özelliklerini degörmek mümkün. Kotor, içindeki kafe, bar, restoran ve hala yaşayan halkıylaziyaretçilere farklı bir hava sunuyor. Şehrin kapısından girenler kendileriniklasik bir Orta Çağ kentinde buluyor. İçinde oturanlarla hala yaşayan şehir konumunu sürdüren Kotor'da,tıpkı Dubnovnik'te olduğu gibi, bir yanda balkonlardan çamaşırlar sarkıyor,çocukların oyuncakları sokak ortasında duruyor, diğer yanda meraklı turistlerOrta Çağ estetiği sunan binaları fotoğraflıyor veya kahvesini yudumlayarak yerelyemeklerden tadıyor. UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'nde yer alan, tarihi ve doğalgüzellikleriyle büyüleyen ve gelenleri Orta Çağ'a doğru bir zaman yolculuğunaçıkaran Dubnovnik, son yıllarda Türk turistlerin de gözde tatil mekanı oldu.Dubrovnik, tarih ile denize yolculuğu bir arada sunuyor. İklimi ve şehrinyapısıyla Bodrum'u anımsatan Dubrovnik'in en önemli bölümü eski Dubnovnik.Kalın kale surlarından geçerek içeri girilen şehirde, dün ile bugünün, halayaşayan bir şehirle tarihi bir açık hava müzesinin birlikteliği dikkatiçekiyor. Şehre ilk girildiğinde insanda, zamanda yolculuk yapıp bir Orta Çağkentinde gidildiği izlenimi oluştursa da hemen etraftaki turistler ile modernkafelerin varlığı günümüze dönülmesini sağlıyor. Şehrin içinde hala halk yaşadığı için turistler ara sokaklardakirestoranlarda yemeklerini yerken, hemen yanı başlardaki evlerin duvarlarındanyıkanmış çamaşırların sarkması, doğal görüntüler olarak görülüyor. Hatta yörehalkı, kendi pazarını kurmuş, turistlerin gezdiği alanda meyve sebze ile süseşyaları satıyor, bir taraftan da günlük ev işlerine devam ediyor. Bu durumşehrin ilginçliğini ve farklı havasının ortaya koyduğu etkiyi artırıyor. Ayrıca, denizcilik için kurulan şehir, zamanında Adriyatik'te Venedik ilerekabet ettiği için çok güzel bir liman manzarası da sunuyor.Şehir, bazı ilklerle de ilgi çekiyor. Dünyanın en eski üç eczanesindenbirinin bulunduğu kentin düşkünler evi, yetimhane ve karantina hastanesininbulunduğu ilk şehir olduğu öne sürülüyor. Bugün de aynı işlev için kullanılantarihi eczanede, orijinal ilaç şişeleri hala raflarda duruyor, o döneme aitreçete ve kitaplar da sergileniyor. Ayrıca, eczanenin içinde bulunduğu manastırdaHrıstiyanlığa dair ikonalar ile bazı din adamlarının mezarları bulunuyor.Bunun yanında, Luza Meydanı'ndaki Sponza Sarayı'nın altındaHırvatistan'ın 1991'de Yugoslavya'dan ayrılışı sırasında çıkan savaşta, Sırpsaldırıları nedeniyle ölenlerin fotoğrafları ile zarar gören tarihi binalarınresimleri yer alıyor. Şehrin bir Napolyon döneminde bir de Sırplar tarafındansaldırıya uğradığı belirtiliyor. Kentin koruyucusu olarak görülen Aziz Blaise'nin kilisesinin yanında,şehrin her yerinde heykelleri bulunuyor. Şehir halkının özgürlüğe düşkünlüğünüise Stradun Caddesi'nde heykeli bulunan Fransız şövalyesi Orlando temsilediyor. Şehrin bir diğer önemli özelliği ise kara surlarının denizdekine görekalın olması. Bunun nedeni ise o dönemde olası bir Osmanlı saldırısındankorunmak. Osmanlı topraklarına katılmak yerine yıllık 120 bin altını ödemeyikabul eden Dubrovniklilerin en büyük korkusu özgürlüklerini yitirmek olmuş.Dubrovnik'te bir mescit de bulunuyor. Türkiye ile bir süre önce karşılıklı olarak vizeleri kaldıran Sırbistanda Balkanlar'da gezilebilecek önemli bir turistik potansiyele sahip ülkekonumuyla dikkati çekiyor. Sırbistan'ı gezmek isteyenler için iki tercihsunulabilir. Bosna-Hersek gezisini tamamlayanlar kara yolu ile 2 saatlik bir süreiçerisinde Boşnak nüfusun yoğun yaşadığı Sancak bölgesine geçerek, buranın doğalve tarihi güzelliklerini görebilir. Bosna-Hersek'in Gorajde ve Vişegrad kentinden Sırbistan'ın Sancakbölgesine geçenler ilk olarak Osmanlı'nın uzun yıllar askeri merkez olarakkullandığı Syeniça kentini ziyaret edebilir. Burada Osmanlı'ya ait Balkanlar'daen geniş kubbeli olarak bilinen 19. yüzyıl eseri Valide Sultan Camisinigörebilir, Syeniça'daki eşsiz doğaya sahip kanyonda tekne turu yapılabilir veburaya özgü nesli tükenme tehlikesi altındaki akbaşlı kaya kartallargörülebilir. Syeniça kentinin ardından ise Sancak bölgesinin en önemli ve büyük kentiolan Yeni Pazar'a (Novi Pazar) yaklaşık 1 saatlik yolculuğun ardındanulaşılabilir. Sırbistan'da adeta Anadolu'dan bir parça olan Yeni Pazar'daOsmanlı'ya ait onlarca cami ile hamamlar, medreseler görülebilir. Bu bölgedeayrıca Peşter Yaylası'na çıkılarak eşsiz doğal güzellikleriyle baş başa Balkan turuna çıkmaya hazırlanan tarihi ve doğal güzellikleri görmek isteyenler için ilk olarak Bosna-Hersek önerilebilir. Bosna-Hersek, Balkanlar'da Osmanlı'ya ait izleri en çok taşıyan ülke olma özelliği taşıyor. Osmanlı'ya ait cami, köprü, han, hamam, kütüphane, medrese gibi yüzlerce eserin bulunduğu Bosna-Hersek, bu tarihi zenginliğinin yanı sıra cennet gibi doğal güzellikleri bulundurmasıyla da dikkati çekiyor. Bosna-Hersek gezisine Saraybosna'dan başlanabilir. İstanbul'dan Saraybosna'ya her gün uçak seferi bulunuyor. Saraybosna'dan sonra ülkenin güneyinde kalan ve Hersek olarak adlandırılan bölge de mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında gösterilebilir. Saraybosna'dan Hersek bölgesinin en önemli kenti Mostar'a doğru yola çıkıldıktan yaklaşık 1 saat sonra Konyiç kentinde mola verilip bir süre burası gezilebilir. Neretva Nehri'nin büyüleyici güzelliğiyle ikiye ayrılan kenti, bir gerdanlık gibi Osmanlı eseri tarihi Konyiç Köprüsü birleştiriyor. Konyiç'e gelenler, Tito'nun kimyasal silah saldırısına karşı yaptırdığı Istambul şifreli meşhur sığınağı gezebilir, Neretva Nehri'nde rafting yapabilir. Konyiç kentinden, yaklaşık 1 saat sonra Mostar'a ulaşılabilir. Neretva Nehri'nin zümrüt yeşili doyum olmayan güzelliğinin yanı sıra tarihi evleri, camileri, konakları ve Mostar Köprüsüyle ünlü olan bu kentte gece geçirilebilir. Mostar'dan sonra, yine güneye doğru yola devam edilmesi halinde 15 dakika sonra Blagay'da büyük bir kayanın altından Buna'nın soğuk suyu ve etkileyici manzarası görülebilir. Ayrıca Buna'nın kaynağındaki Sarı Saltuk tekkesi de görülebilir. Blagay ziyaretinin ardından yine aynı güzergahta yaklaşık 20 kilometre sonra, taş evleri, kalesi, hamamı ve camisiyle ünlü, bir zaman Türklerin yaşadığı minyatür kent Poçitel köyü gezilebilir. Dubrovnik'in hemen yakınlarında zamanında kraliyet ailesinin mensupları için dizayn edilmiş, ama özel bir şirketin 30 yıllığına kiraladığı Sveti Stefan adası da özellikle zengin turistlerin ilgi odağı oluyor. Orta Çağ klasiği yapıların içinin çok lüks olarak tasarlandığı adada, Liz Taylor gibi Hollywood'un ünlüleri ile Madonna gibi dünya çapındaki şarkıcıların kaldığı biliniyor. Dubrovnik'in hemen yakınlarındaki Cavcat köyünden kalkan, Orta Çağ'daki açık deniz gemilerinin kopyası görünümündeki görkemli gemilerle Elafiti adalarına deniz turuna çıkılabiliyor.