Prof. Dr. Kayserili, başta Avrupa olmak üzere farklı kıtalardan araştırmacıların benzer verileri paylaştıklarını gördükten sonra, bu yeni kas hastalığının aslında sanılandan çok daha yaygın olabileceğini düşündüklerini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: " Avrupa'nın birçok yerinden araştırmacılar, İtalya, İsviçre, Almanya, Romanya, (Kosova bizim ilk hastamızın geldiği yer), Amerika, Kolombiya, San Marino hatta İran'dan, dünyanın pek çok farklı kıtasından, birçok ülkeden hastalarımız oldu. Bu hastalar her yere dağınık. Yani burada coğrafi ya da atasal (ırksal) bir özellik söylememiz mümkün değil. Aslında çok nadir olmayan bir kas hastalığı tanımlamış olduk" dedi. KASLARI ZAMANLA ADETA YOK EDİYOR Tıpkı SMA'daki gibi kaslarda hasara yol açan bu yeni hastalığın da zamanla ilerleyici bir karakter gösterdiğini, hatta ölüme neden olabildiğini belirten Prof. Dr. Kayserili, sözlerini şöyle noktaladı: "Hastalık ilerleyici, bir süre sonra solunum fonksiyonlarını ve solunum kaslarını etkiliyor. Hastalar yürüyemiyor, tekerlekli sandalyeye bağımlı oluyorlar ve solunum fonksiyonlarındaki problemler nedeniyle enfeksiyon riski de artarak hastalar kaybedilebiliyor. Niye farklı kas grupları etkileniyor, o kas gruplarındaki ilk değişiklikler neler? Bunu daha iyi anladıktan sonra tedaviye yönelik çalışmaların öncüllerini zebra balığı modelinde yapmayı hedefliyoruz. Buradaki nihai hedef, hastalarla etkin tedaviyi buluşturmak"
FİKRİN ORTAYA ÇIKMASINDAKİ SMA DETAYI
Fransız Nörobilimci Yrd. Doç. Dr. Nathalie Escande Beillard ise Türkiye'ye TÜBİTAK fonu sayesinde büyük umut ve hayallerle geldiğini kaydederek SNUPN geninin ürettiği proteinin, bir kas hastalığına neden olabileceği fikrinin, SMA'ya yol açan başka bir gen proteiniyle olan ilişkisini gördükten sonra ortaya çıktığına işaret etti. Beillard, iki hastalığın birbirinden farklı olduğunu ama nihai olarak ikisinin de kaslarda bozulmayla ilerlediği için, geliştirebilecekleri yeni bir tedavinin, SMA hastalığı için de umut olabileceğini söyledi. Beillard, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu gen, SMA hastalığıyla direkt ilişkili değil; ama bu iki proteinin kaslarda birlikte çalışması, farklı kas hastalıklarının birbirini etkileyebileceğini de gösteriyor. Yani bizim keşfettiğimiz hastalığa yol açan protein ile SMA'ya neden olan protein, hücre içinde birbirleriyle etkileşimde ve kaslarda önemli rolleri olduğu kesin. Bu nedenle belki de gelecekte SMA tedavisine de yardımcı olacak deliller elde edebiliriz. Çünkü kaslarda bir tedavi sağlayabilirsek, günümüzde uygulanan ama maalesef halen tam olarak etkili olamayan SMA tedavilerine nazaran, direkt olarak belki daha başarılı olabiliriz."
BU KONUDA DÜNYADAKİ EN BÜYÜK ÇALIŞMA
Kas hasarına yol açan gizemli hastalığın tedavisini bulabilmek için Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (KUTTAM) kurulan "Zebra balığı Laboratuvarında, SNUPN geninin hayvan modeli oluşturuldu ve bunun için zebra balığındaki ilişkili gen, yıkıma uğratıldı. Ekip böylece, yeni keşfettikleri genetik hastalığı taklit eden bir hayvan modeli oluşturmayı başardı. Bu model sayesinde de hastaları iyileştirmek için tedavi stratejileri geliştirilecek. Yrd. Doç. Dr. Beillard, Koç Üniversitesi'ndeki projede en çok hasta ve aileyi içeren çalışmayı yürüttüklerini vurguladı ve bu açıdan dünyada ilk ve öncül bir araştırma olduğunu da vurguladı. Beillard, sözlerini şöyle noktaladı: "Hayvan modelleri dışında hücre modelleri de yapacağız. Gerçek hastaların kas hücreleri üzerinde tedavi modelleri geliştirmeye çalışacağız. En kısa sürede bu hastaları tedavi edebilecek bir ilaç geliştirmek ya da gen düzenleyici tedaviler elde etmek nihai hedefimiz. Ama bunun için finansal destek yani fon bulabilmemiz ve insan gücü desteği gerekiyor."