Uzun dönem kullanılan mide koruyucu ilaçlarının böbrek hastalıkları (akut böbrek hasarı, akut interstisyel nefrit, kronik böbrek hasarı), kardiyovasküler hastalıklar (kalp krizi, inme), karaciğer hastalığı (karaciğer kanseri), kırıklar, artmış enfeksiyon riski (C. difficile enfeksiyonu, toplum ilişkili pnömoni, Covid-19), mikrobesin eksiklikleri (magnezyum eksikliği, kansızlık, kalsiyum eksikliği, B12 vitamin eksikliği), demans ve mide kanseri riski artışı ile ilişkilendirildiğine değinen Sakin, “Gastoözofageal reflü hastalığı gibi kronik ilaç kullanımı gerektiren hastalarda ise diğer asit baskılayıcı tedavilere geçilmesini (H2 reseptör blokörü); tetikleyen yiyeceklerden uzak durulması, sigara ve tütün ürünlerinin bırakılması, kilo vermenin teşvik edilmesi, yatağın baş kısmının kaldırılması, mide koruyucu ilaçların kesilmesi ya da idameyi sağlayan en düşük ilaç dozunun kullanılmasını önermekteyiz” şeklinde konuştu.Mide koruyucu ilaçların kullanılmadığı zaman ciddi risk oluşacak hastalıkları sıralayan Sakin, “Barrett özofagusu, ciddi özofajit, Zollinger Ellison sendromu, eozinofilik özofajit veya idyopatik pulmoner fibrozis gibi hastalıklarda ilaç kesilmeden devam edilmelidir. Ayrıca mide kanaması riski yüksek olan hastalarda (geçirilmiş mide kanaması öyküsü, ilaca bağlı gelişen ülser öyküsü v.b) kesilmesi önerilmemektedir” dedi.