SON DAKİKA
Japonların gençlik sırrı! Uzun yaşamın anahtarı bu 5 besinde! 'Yiyen 100 yaşına kadar yaşar'
Yaş aldıkça ciltte sarkmalar meydana gelmeye başlar. Kırışıklıkların yanı sıra cilt tonunda düzenlikler görülür. Uzmanlar, hem daha genç görünmek hem de enerjik olmak için doğru beslenmenin ve düzenli egzersiz yapmanın önemli olduğunu vurguluyor. Japonlar bu noktada oldukça avantajlı. Japon beslenme uzmanı Asako Miyashita uzun yaşamın sırrını açıkladı. Uzman isim “Bu besinleri yiyen 100 yaşına kadar yaşar” diyor. İşte Miyashita’ya göre uzun yaşamın anahtarı olan 5 besin…
30'lu yaşlarda ciltte kırışık ve ince çizgiler görülmeye başlar. Kazayağı görünümü ise zamanla can sıkıcı bir hal alabilir. Leke, sarkma ve cilt tonundaki düzensizlikler daha sonra meydana çıkmaya başlasa da bu durumun önüne geçmek mümkün. Uzmanlar güneş koruyucu kullanmanın, yeterli miktarda su içmenin, düzenli cilt bakımı uygulamalarının ve beslenmenin önemli olduğunu vurguluyor. Beslenme uzmanı Asako Miyashita, Japonların uzun yaşam sırrını açıkladı.
Japonya'da 65 yaş ve üstü vatandaş sayısı 35 milyonu buluyor. Bu da ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 30'una tekabül ediyor. 1.206,96 km² yüzölçümü ile Ryukyu Adaları'nın en büyük adası olan Okinawa'da 100 yaşını geçen yaşlıların sayısı ise oldukça fazla. Beslenme uzmanı Asako Miyashita, Japonların sık tükettiği 5 yiyeceği sıraladı. Uzman isim, “Bu besinleri yiyen 100 yaşına kadar yaşar” diyor.
Açıklamasında "Küçük yaşlardan itibaren gıdayı ilaç olarak düşünmemin öğretildiği Japonya’da büyüdüm. Büyükannem 92 yaşında ve uzun ömrünü doğru yiyecekleri yemeye borçlu" ifadelerini kullanan Miyashita, Okinawa Adası'nın en yüksek 100 yaş üstü nüfus yoğunluğuna sahip bölge olduğunu anımsattı. Miyashita, bir beslenme uzmanı olarak ailesiyle birlikte sofrasında sıkça yer verdiği besinlere değindi:
Uzman isim açıklamasında "Okinawa'nın mor renkli tatlı patatesleri Japonya'da atıştırmalık ve tatlı olarak tüketiliyor. Antioksidan açısından zengin olan kırmızı-mor renkli sebzelerin yaşlanma karşıtı özelliği var. Araştırmalar gösteriyor ki bu sebzeler kardiyovasküler hastalık riskini azaltmaya yardımcı oluyor." ifadelerini kullandı.
İşte tatlı patatesin faydaları:
Yüksek Besin Değeri: Tatlı patates, C vitamini, B6 vitamini, potasyum, lif ve beta-karoten gibi önemli vitamin ve mineraller bakımından zengindir.
Antioksidan Özellikleri: İçeriğindeki beta-karoten ve diğer antioksidanlar, vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerinden korur ve bağışıklık sistemini destekler.
Kan Şekerini Düzenleme: Düşük glisemik indeksi sayesinde tatlı patates, kan şekerini yavaşça yükseltir ve insülin hassasiyetini iyileştirebilir.
Sindirim Sağlığı: Yüksek lif içeriği sayesinde sindirimi destekler ve bağırsak sağlığını korur.
Göz Sağlığı: Beta-karoten, vücutta A vitaminine dönüştürülür ve bu da göz sağlığını destekler, gece körlüğünü önleyebilir.
Kardiyovasküler Sağlık: Potasyum içeriği ile kan basıncını düzenlemeye yardımcı olabilir ve kalp sağlığını koruyabilir.
Bağışıklık Sistemi: C vitamini ve diğer besinler bağışıklık sistemini güçlendirebilir.
Japon Beslenme Uzmanı Miyashita açıklamasına "Günlük öğünlerime her zaman biraz protein, özellikle de somon ve ton balığı gibi yağlı balıklar eklerim. Balıktaki omega-3 yağları kan basıncını düşürmeye, trigliseritleri düşürmeye ve iltihabı hafifletmeye yardımcı olur” ifadeleri ile devam etti.
Japon mutfağının olmazsa olmazı balığın faydaları ise şu şekilde:
Omega-3 Yağ Asitleri: Balık, özellikle yağlı balıklar (somon, uskumru, sardalya) omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Bu yağ asitleri, kalp sağlığını korur, beyin fonksiyonlarını destekler ve iltihaplanmayı azaltır.
Kalp Sağlığı: Omega-3 yağ asitleri sayesinde balık, kolesterol seviyelerini düzenlemeye yardımcı olur ve kalp krizi, inme gibi kalp hastalıkları riskini azaltabilir.
Protein Kaynağı: Balık, yüksek kaliteli protein içerir, bu da kas gelişimi, dokuların onarımı ve genel vücut fonksiyonları için önemlidir.
Beyin Sağlığı: Omega-3 yağ asitleri ve diğer besin maddeleri beyin sağlığını destekler, Alzheimer hastalığı ve diğer nörodejeneratif hastalıkların riskini azaltabilir.
Göz Sağlığı: Omega-3 yağ asitleri ve D vitamini, göz sağlığını korur ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu riskini azaltabilir.
Cilt Sağlığı: Balık tüketimi, cilt sağlığını iyileştirir ve cildin nemini koruyarak daha sağlıklı bir görünüm sağlayabilir.
Vitamin ve Mineral Kaynağı: Balık, D vitamini, B12 vitamini, selenyum, iyot ve demir gibi önemli vitamin ve mineraller açısından zengindir.
Düşük Doymuş Yağ İçeriği: Birçok balık türü, kırmızı ete göre daha düşük doymuş yağ içerir, bu da daha sağlıklı bir yağ profili sunar.
Deniz yosunu, çeşitli türleriyle Asya mutfağında yaygın olarak tüketilen ve sağlık açısından birçok fayda sunan besleyici bir gıdadır. İşte deniz yosununun bazı önemli faydaları:
Zengin Besin İçeriği: Deniz yosunu, iyot, kalsiyum, magnezyum, demir, vitamin A, C, E, K ve çeşitli B vitaminleri gibi birçok önemli vitamin ve mineral içerir.
Yüksek İyot İçeriği: Deniz yosunu, tiroid fonksiyonu için hayati öneme sahip olan iyot açısından çok zengindir. İyot, tiroid hormonlarının üretiminde kritik bir rol oynar.
Antioksidan Özellikler: Deniz yosunu, serbest radikallerin zararlı etkilerini nötralize etmeye yardımcı olabilecek antioksidanlar içerir. Bu, hücre hasarını azaltabilir ve yaşlanma belirtilerini yavaşlatabilir.
Kalp Sağlığı: Deniz yosunu, kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilecek potasyum içerir. Ayrıca, kolesterol seviyelerini düzenleyebilen ve kalp sağlığını destekleyen omega-3 yağ asitleri içerir.
Bağışıklık Sistemi Desteği: İçeriğindeki vitaminler ve mineraller, bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücudun hastalıklara karşı direncini artırır.
Sindirim Sağlığı: Deniz yosunu, prebiyotik özelliklere sahip lifler içerir. Bu lifler, bağırsak florasını dengelemeye yardımcı olabilir ve sindirim sağlığını destekler.
Düşük Kalori ve Besin Yoğunluğu: Deniz yosunu düşük kalorili olup besin değeri yüksek bir gıdadır, bu da kilo kontrolü ve dengeli beslenme için uygun hale getirir.
Detoksifikasyon: Deniz yosunu, vücuttaki ağır metaller ve toksinlerin bağlanıp atılmasına yardımcı olabilecek alginatlar içerir.
Anti-inflamatuar Etkiler: Deniz yosunu, inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilecek bileşikler içerir, bu da çeşitli kronik hastalıkların riskini azaltabilir.
Japonların sıklıkla tükettiği Dikon turpu, grip gibi rahatsızlıkların önüne geçer ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Uzmanlar Daikon turpunun faydalarını ise şöyle sıralıyor:
Düşük Kalori, Yüksek Besin Değeri: Daikon turpu düşük kalorili bir besindir ve C vitamini, potasyum, folat, kalsiyum gibi önemli vitamin ve mineraller içerir.
Sindirim Sağlığı: İçeriğindeki enzimler, özellikle yağları sindirmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, yüksek su ve lif içeriği ile sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak hareketlerini düzenler.
Detoksifikasyon: Daikon turpu, böbreklerin ve karaciğerin temizlenmesine yardımcı olabilir, toksinlerin vücuttan atılmasını destekler.
Antioksidan Özellikleri: C vitamini ve diğer antioksidanlar sayesinde serbest radikallerin zararlı etkilerine karşı koruma sağlar, bağışıklık sistemini güçlendirir.
Anti-inflamatuar Özellikler: Daikon turpu, anti-inflamatuar özelliklere sahip bileşikler içerir, bu da vücuttaki iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir.
Kilo Kontrolü: Düşük kalorili ve yüksek lif içeriği ile tokluk hissi sağlar, bu da kilo kontrolüne yardımcı olabilir.
Cilt Sağlığı: İçeriğindeki antioksidanlar ve C vitamini cilt sağlığını destekler, cildin parlak ve sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir.
Kan Basıncı Kontrolü: Potasyum içeriği sayesinde, kan basıncını düzenlemeye yardımcı olabilir ve kalp sağlığını koruyabilir.
Japonlar pancar, havuç, şalgam gibi besinleri sık tüketir ve yemeklerinde de kullanırlar.
- Sağlıklı ve dengeli beslenme,
- Şeker ve tuz tüketimini minimuma indirme,
- Miso ve soya sosu kullanma,
- Düzenli egzersiz,
- Sosyal ilişkiler
- Meditasyon ile yoga dahil zihin ve ruhsal sağlığa iyi gelecek aktiviteler.
Öte yandan İspanya'nın en önemli eğitim kurumlarından Madrid Üniversitesi'nde akademisyenlik yapan Maria Dolores Merino yaptığı çalışmalardan birinde uzun yaşayanların bazı ortak özelliklerini 8 kategoride topladı.
İşte araştırmacı Maria Dolores Merino'nun dikkat çektiği o 8 faktör:
