İNSÜLİN VE ŞEKER RAKAMLARI NE OLMALI
Her koşulda açlık insülininizi 5’in, açlık şekerinizi 100’ün, tokluk insülininizin 25’in, tokluk şekerinizi 140’ın altında tutmaya özen gösteriniz. Açlık insülininiz hiçbir zaman 8’den, tokluk insülininiz 40-50’den fazla olmasın. Açlık şekeriniz 110’ları, tokluk şekeriniz 160’ları zorlamasın. Bu dengenin üçer aylık göstergesi olan Hemoglobin a1C (Ha1C) rakamlarınız da 5.8’i geçmesin.
İNSÜLİN DİRENCİ KÖTÜ YAŞLANDIRIYOR
Size kesinlikle şaşıracağınız basit ama önemli bir bilgi aktaracağım: Vücudunuz tipik olarak genelde/istisnalar dışında bir seferde yaklaşık “sadece bir çay kaşığı kadar” glikoz/şeker bulundurur. Yemeğinizi yedikten kısa bir süre sonra kanınızdaki glikoz seviyeniz yükselir, vücudunuz/metabolizmanız pankreasa verilen içsel emirlerle insülin üreterek o fazla şekeri/glikozu karaciğer, kas ve derinizin altındaki yağ hücrelerine depolamaya yönelir. Bu yemek sonrası glikoz yükselme oranları öncelikle tükettiğiniz şekerli, unlu/nişastalı yani basit karbonhidratlardan zengin gıdaların/yiyecek ve içeceklerin miktarına bağlıdır. Kanda beklenenden/olması gerekenden daha fazla glikoz biriktikçe pankreasınız sisteme daha çok insülin pompalar. Ne var ki pankreasınız ne kadar çok insülin üretirse üretsin durum pek değişmez. Karaciğer, kas ve yağ hücreleriniz insüline karşı duyarsızlık göstermeye “insülin direnci tepkisi vermeye” ve “insülinin etkisini kabul etmemeye” başlar. Neticede de kandaki şeker/glikoz yüksek kalmaya devam eder, kalıcı bir insülin direnci hali devreye girer. İnsülin direnci durumunda vücudunuzda geriye tek bir metabolik yol kalmıştır: Kullanılamayan glikoz/şekerin yani fazla kalorilerin yağa dönüştürülmesi ve bu yağın “karaciğer, kas lifleri ve karın boşluğundaki organların içinde ve arasında toplanması”!Unutmayalım ki bu yağlar kısa bir süre sonra iltihap üretmeye başlayacak ve kronik hastalıklara davetiye çıkaracak olan çöp/kirli/zararlı yağlardır.