Cell Metabolism dergisinde yayımlanan araştırmada, pulmoner hipertansiyon ile ilgili ilgi çekici bir sonuca dikkat çekilmiş. Pulmoner hipertansiyon akciğerlerdeki damarı ve kalbi etkileyen bir yüksek tansiyon türü. Hipertansif pulmoner kan damarları glutamin ve serini metabolize ederken prolin ve glisin verilen iki yeni aminoasit oluştururlar.
Prolin ve glisin, vücudumuzun toplam proteininin yüzde 30’unu oluşturan ve cildimiz, kaslarımız, kemiklerimiz ve bağ dokularımız için yapısal bir çerçeve sağlayan kolajen proteininin birincil yapı taşlarıdır. Araştırmacılar, bu bireylerde ortaya çıkan yüksek prolin ve glisin seviyelerinin, kolajenin aşırı üretimine neden olabileceğini, bunun da damar sertleşmesine yol açabileceğini belirtiyor.
Pulmoner hipertansiyonu olan hastalar için serin ve glutamin bakımından zengin gıdalardan kaçınmak tavsiye ediliyor. Et ve süt ürünleri, ilikli kemik suyu, jelatin gibi hayvansal kaynakların tüketimini azaltmak bir adım olabilir.
Ne kadar tuza ihtiyaç var?
İlk olarak sodyum ve tuz arasındaki farkı hatırlamakla başlayalım. Sodyum, tuzu oluşturan iki bileşikten biridir. 1 gram tuz, 400 miligram sodyum ve 600 miligram klor içerir. Günlük sodyum ihtiyacının 1500-2400 miligram olduğunu göz önünde bulundurarak günlük 5-6 gram yani 1 tatlı kaşığı tuzun vücut için yeterli olduğunu düşünebilirsiniz. Veriler günlük tüketimimizin çok daha fazla olduğunu söylüyor.
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin SALTurk-1 Çalışması’nda, günlük tuz tüketim miktarının 18 gram/gün, 4 yıl sonra yapılan SALTurk 2’de ise kişi başı günlük tuz tüketimi 15 gram/gün bulunmuş. Maalesef ki paketli gıda ve hazır yemek tüketiminin artması ile bu oranların çok üzerinde bir tuz tüketiminden bahsetmek mümkün. Gelelim unutulan tehlike gizli tuzlara!