Fulya Soybaş yazdı! 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kült soruya cevap aradık: Gerçek sevgi neydi
Yılın o zamanı geldi! Bugün Sevgililer Günü. Elinde çiçekler, kocaman hediye paketleri ile dolananlar, vitrinde yüzde 50 indirimler… Gören de sevgiye boğulmuşuz sanır. Ama unutmayalım ki Türk Dil Kurumu’nun (TDK) oylamasında “kalabalık yalnızlık” 2024’ün kelimesi oldu. Kulağa romantik gelse de daha yalnızlaştığımız ve mutsuz olduğumuz bir dünyayı işaret ediyor aslında bu.
![Fulya Soybaş yazdı 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kült soruya cevap aradık: Gerçek sevgi neydi](https://image.cnnturk.com/i/cnnturk/75/0x555//67aec5a16e650c59e65af7a3.jpg)
![Fulya Soybaş yazdı 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kült soruya cevap aradık: Gerçek sevgi neydi](https://image.cnnturk.com/i/cnnturk/75/0x555//67aec59d6e650c59e65af79a.jpg)
Senaryosunu Ali Özgentürk’ün yazdığı, başrollerini Kadir İnanır, Türkan Şoray ve Ahmet Mekin’in paylaştığı ve bir dönemin hafızasına adeta mıhlanan “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin sonunda şunu soruyordu Asya karakteri seyirciye?
Sevgi neydi?
Sonra dönüp, şu cevabı veriyordu.
Sevgi sahip çıkan, dost, sıcak insan eli.
Sevgi iyilikti...
Sevgi emekti...
![Fulya Soybaş yazdı 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kült soruya cevap aradık: Gerçek sevgi neydi](https://image.cnnturk.com/i/cnnturk/75/0x555//67aec59f6e650c59e65af79f.jpg)
![Fulya Soybaş yazdı 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kült soruya cevap aradık: Gerçek sevgi neydi](https://image.cnnturk.com/i/cnnturk/75/0x555//67aec59d6e650c59e65af799.jpg)
![Fulya Soybaş yazdı 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kült soruya cevap aradık: Gerçek sevgi neydi](https://image.cnnturk.com/i/cnnturk/75/0x555//67aec59f6e650c59e65af7a1.jpg)
![Fulya Soybaş yazdı 14 Şubat Sevgililer Günü’nde kült soruya cevap aradık: Gerçek sevgi neydi](https://image.cnnturk.com/i/cnnturk/75/0x555//67aec59e6e650c59e65af79d.jpg)
Ya ikili ilişkilerde? Boşanmalar ve aldatmanın arttığı bir dünyada sağlıklı aşk ilişkisi nasıl olmalı? Yanıtı Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi, Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit verdi:
“Aşk duygusal olduğu kadar biyolojik de bir süreç. Beyindeki serotonin, dopamin ve noradrenalin gibi kimyasalları etkiler. Aşık olunca dopamin seviyesi artar, serotonin seviyesinde de dalgalanmalar olur ve coşku, heyecan ve enerji artışı gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu coşku bir süre sonra ise yerini oksitosin (sadakat) ile vazopresin (bağ kurma, tek eşlilik) hormonuna bırakır. Bu hormonların salgılanmasıyla da aşk yerini sevgi, bağlılık, güven ve huzura bırakır. Uzun vadeli, sağlıklı bir ilişkinin temel taşları da burada oluşur. Gerçek aşk, kişinin kendisini geliştirmesine, duygusal olarak olgunlaşmasına da yardımcı olur. Dolayısıyla sağlıklı ilişkide güven, sevgi, bağlılık ve en önemlisi bireysel özgürlükler muhakkak dengeli şekilde yer almalıdır. Aksi ‘takıntılı’ ilişkidir.
Mesela, Partnerden ayrı kalmaya tahammül edememe, sürekli görme ve haber alma ihtiyacı...
Partnerin bireysel alanını kısıtlayacak şekilde yoğun bir kontrol ihtiyacı...
Karşı tarafın bireyselliğini görmezden gelme ve ilişkiyi mutlak birliktelik üzerine kurma...
Kıskançlık ve sahiplenme duygusunun ileri boyutlara taşınması...
Partnerin hayatının her alanına dahil olma çabası ve “Onsuz yaşayamam” düşüncesinin hakimiyeti...
Hepsi ‘takıntılı’ ilişkidir. Aşk, zorlayıcı ve sınırları ihlal eden bir takıntıya dönüştüğünde, sevgi yerini psikolojik bir bağımlılığa bırakmış demektir ve muhakkak psikolojik destek gerektirir.”