Sektör yetkililerinden Ahmet Bal ise “Tüm bu potansiyel rahatsızlar özelinde koruyucu ruh sağlığı çalışmalarının önemini artıyor. Dünyaya ayak uydurabilmek; teknolojik, sosyolojik ve kültürel gelişmeleri takip edebilme kabiliyeti ile doğru orantılıdır. Bu yüzden yapay zeka temelli bir teknolojiye gereken ilgiyi ve desteği vermeliyiz. Bizim çekinmemiz ve dikkatli olmamız gereken asıl nokta, yapay zekanın insanlaşması değil; insanların robotlaşmasıdır. Yapay zeka teknolojisi, gerçek insan ilişkilerine bir alternatif olarak değil; tamamlayıcı bir araç olarak kullanılmalıdır” dedi. Konuş, dijital çağla birlikte kontrolün kaybedildiği durumlarda ortaya çıkabilecek muhtemel psikolojik sorunları aşağıda gibi tanımladı:
“SİBERFOBİ SENDROMU
Hızlı teknolojik gelişmenin insanlarda yarattığı yüksek korkuya “Siberfobi Sendromu” deniyor. Semptomları arasında sürekli endişe, huzursuzluk, uyku sorunları, sinirlilik, diğer anksiyete ve bu anksiyetelere bağlı huzursuz bağırsak sendromu, fibromiyalji gibi somatik (bedensel) sorunlar görülebiliyor. Yeni ve aşırı bilgi yüklemesi nedeniyle, vücudun sempatik sinir sistemi aşırı ve yoğun şekilde aktive oluyor. Birey, bilgiyi organize edememe, dikkat eksikliği, kararsızlık, öğrenme ve anlamada yavaşlama ve diğer zihinsel zorlukları beraberinde yaşayarak karşılıklı birbirini negatif yönde besleyen bir “fobik sendrom” içinde kalıyor.
YAPAY ZEKA BAĞIMLILIĞI
Teknoloji bağımlılığı temeline inşa edilen bu bağımlılık, hızlı ilerleme tehlikesi barındırıyor. Özellikle gençleri etkileyebilen bu potansiyel rahatsızlığın semptomları arasında; yapay zeka teknolojisinden uzak kalındığında oluşan huzursuzluk hali, öfke, sinir, mutluluk gibi ani duygu durumu değişimleri; iş, okul veya ev hayatındaki temel sorumlulukları yerine getirememek ve diğer yaşamsal aktiviteleri ihmal etmek, zayıflayan aile ve arkadaş ilişkileri yer alıyor. Bu durum, kişisel özerklik ve karar verme becerilerinin zayıflamasına yol açan bir işlev kaybını da beraberinde getirebiliyor.