"Kişi farklı sebeplerden dolayı doğduğu cinsiyeti reddedip, bundan uzaklaşma isteği duyabilir. Bu en basiti kılık kıyafet ve davranış ile yaşanır veya en uç noktada cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptırmak ile sonuçlanır. Mesela kızların daha "erkesi" kıyafetler seçmesi, varsa erkek kardeşlerine özenmeleri veya erkek çocukların daha feminen bir tarz benimsemesi. Bunun uç noktasında bedenlerini ilk başlarında beğenmemeleri veya sürekli eleştirmeleri ve en sonunda kendi bedenlerinde "rahat" etmediklerini, "yanlış" bedende doğduklarını düşünmeleri/ söylemeleri. Bu saydıklarım bilhassa 4 yaşından sonra başlıyorsa dikkat edilmeli. Aileler çocuklarına öfke veya tehditle değil, derin boyutta acı çeken o evlatlarına empati ile yaklaşarak, bu tepkisel davranışın başka hangi yollarla çözülebileceğini araştırması ve iletişimi hiç kesmemelerini tavsiye ederim. Tatbiki bir çocuk psikoloğu veya psikiyatrist eşliğini yapılırsa çok daha verimli olur. Ebeveynler çocuğun vermek istediği mesajı anlamak için hazır olmaları şart. Önyargı, korku ve utanç tüm çözüm yollarını tıkar. Her zaman dediğim gibi, çocuklar semptom taşıyıcıdırlar, sorun onlarda değil bizlerde."
SEZGİSEL EBEVEYNLİĞE GERİ DÖNÜŞ
"Günümüz ebeveynlerin çoğu çocuklarının rehberi değil, arkadaşları olmak istiyorlar. Bu hem çocuğa hem aileye, dolayısıyla da topluma büyük zararlar veriyor. Değişim ancak, yetişkinlerin kendi davranışlarına eleştirel bir şekilde yaklaşmayı öğrenmeleriyle mümkün olur. Kitabımda yazdığım gibi, sezgisel ebeveynliğe geri dönüş... Biz bir çocuk dünyaya getirme şansına sahip olduysak, ona ebeveynlik yapma becerilerine de sahibiz. "Ben yapamadım, sen yap" gibi refleksin ve fazla duygusal ile çok kati bir ebeveynlik arasında gidip geliyoruz. Oysa dengeyi oturtmak çok önemli. Kendini bilmek, kendi değerlerimizi ve doğrularımızı yaşamak çocuğumuza verebileceğimiz en güzel hediye. Disiplin, "diciple" kelimeden türedi ve İngilizce "mürit - öğrenci" kelimesine tekabül eder. Yani disiplin, bize izleyecek çocuklar yaratır. Bizden korkup bizim dediğimizi bu yüzden yapan değil, veya sözlerimizi umursamayan da değil. Kişi sevdiğini zaten takip eder, taklit eder. Bu sevgi-saygı dengesini kuran ebeveyn zaten izlenir. Ama kendimizi kandırmayalım. Biz kendimiz olmazsak, taklit kuralları benimsemişsek, bunları çocuklarımıza aşılayamayız."
KOPYALA YAPIŞTIR KÜLTÜRÜNE DİKKAT
"Onlara kopyala yapıştır bir kültür sunarsak bunu bu zeki nesil kabul etmez. Yine iş biz ebeveynlerde bitiyor; biz kendi kültürümüzü gerçekten biliyor ve saygı gösteriyor muyuz? Yoksa biz de özentili bir şekilde başka yerlerin kültürlerine mi kaydık? Sağlam olan, alt yapısı olan kişileri ne popüler kültür ne de başka bir şey olumsuz etkilemez, tam tersine, o insanın hayatına zenginlik katar. Ama altyapı iyi değilse, yani psikolojik olgunluk sağlanmadıysa, en ufak trend, heves veya zevk o kişiyi uzun bir müddet kendi hayatını inşa etmesinde ve istikrarlı bir gelecek kurmasında engeller. Ebeveyn olarak yaşadığımız ve söylediğimiz değerlere kendimiz inanıyorsak, çocuklarımız da bizim yol rehberliğimiz kabul eder, ama inandırıcı değilsek bizim söylediklerimiz sadece gürültü olur.