Prof. Dr. Uludüz’e yeniden dönüyorum: “Unutkanlık aslında bir ‘nimet.’ Bu konuda o kadar çok çalışma var ki! Yüksek zekalı kişiler, diğerlerine kıyasla, ‘değerli’ bilgileri koruyup, önemsizlerin gitmesine izin vererek, yeni bilgilere yer açıyor ve karar verme mekanizmasının daha iyi çalışmasını sağlıyor” diyor. Peki beyin bunu nasıl yapıyor?
Yanıtı şu: “Normal IQ’ya (90-109 arası) sahip kişilerin beyinlerinde sinir kabloları bir düzen içinde iken yüksek zekaya sahip kişilerde bu, karmaşık şekilde çalışır. Daha yüksek IQ’ya sahip kişilerin belirli beyin bölgeleri arasında daha güçlü bağlantılar mevcuttur ve aktiftir. Bu da o kişiye karmaşık işleri daha kolay yapabilme, yaratıcı olma ve keşfetme becerisi sağlar. Ayrıca yüksek zekâ seviyesi, genellikle daha büyük kapasitede bilgiyi akılda tutma ile karakterizedir. Ancak beyni de bilgisayar gibi düşünmeli. İşlemcisi ne olursa olsun beynimiz de tıpkı bilgisayar gibi, aşırı dış girdiler karşısında zorlanır ve gereksiz bulduğu bilgileri siler, bu da diğer bilgileri daha iyi hatırlamayı sağlar. Yani, beyin zekâ gereksinimlerine odaklanmak için bir nevi filtreleme yapar. Aslında hem normal beyin hem de zeki beyin yeni bilgilere yer açabilmek için bu filtrelemeyi yapmak, gereksiz bilgileri silmek zorundadır.
Fark şu; zeki insanlar neyi unutmaları gerektiğini bilinçli seçer. Ayrıca zeki beyinler dikkat gerektiren görevlerde normal beyne göre daha fazla odaklanır. Bu da beyni yorar, dikkati dağıtır, bazı bilgileri unutmamıza neden olur.”
HER ŞEYİ HATIRLAMAK MÜMKÜN DEĞİL
“Normal ya da zeki beyin fark etmeksizin yapılan tüm çalışmalar gösteriyor ki unutkanlık bilişsel bir eksiklik olmaktan ziyade, karar verme ve gerçek dünyada problem çözme yeteneklerini geliştiriyor. Gerçek şu ki her şeyi hatırlamak mümkün değildir! Hatırlayamadıklarınızdan dolayı kendinizi yaşlı ya da hasta veyahut zekâ geriliği içinde hissetmemelisiniz.”