“Yoğun bakımda kaybettiğimiz hastalar bile oluyor”
Klimanın yaydığı mikroplar neticesinde kişiyi yoğun bakımda yatıracak kadar ağır hastalık gruplarının ortaya çıktığını ifade eden Gül, “Klima kullanımı üst solunum yolu ve akciğer enfeksiyonlarına neden olabilir. Klima içerisinde biriken mikroplar, klimanın çalışmasıyla birlikte solunum yoluyla alınınca lejyoner hastalığı dediğimiz zor iyileşen ve özellikle soğukta üreyen virüslerin oluşturduğu birçok enfeksiyona neden olur. Öksürük ve ateşleye başlayıp daha sonra göğüs ağrısı, akciğer enfeksiyonuyla, zatürreye çeviren hastalık gruplarıdır. Bunlar yoğun bakımda yatıracak kadar ağır hastalık gruplarıdır, çok hafife alınmamalıdır. Bu hastalık grupları antibiyotik ile bile çok zor iyileşen hastalıklar. Hatta bazen yoğun bakımda kaybettiğimiz hastalar bile oluyor. Bunların yanında klima direkt yüze vurduğu için yüz felci riski çok fazla. Bu nedenle klima karşısında çok uzun süre kalınmaması ve klimalı ortamların sık sık havalandırılması lazım. Çünkü virüs yoğunluğunu azaltmanın en iyi yolu belli bir süre pencereyi açıp içeriye virüssüz havanın girmesini sağlamaktır” ifadelerine yer verdi.
“Ağrıları ve hastalıkları karıştırmamak lazım”
Klima, kas ve göğüs ağrısı yaptığı için vatandaşların bu ağrıları kalp hastalıklarıyla karıştırabildiklerini belirten Gül, “Kişi direkt klimanın karşısında göğüs kaslarının üşümesine bağlı kas spazmları da yaşayabilir. Vatandaşlar bunu kalp krizi zannedip sık sık acile geliyor. Özellikle sırt ağrıları ve öksürükle giden hastalık grupları genellikle klima hastalığının sebebidir. Soluk alıp verdikçe kalp spazmına bağlı ağrılar meydana gelir. Bu ağrılar genellikle akciğer ve akciğer zarı kaynaklı ağrılardır. Bizim ağrılarımız genellikle merdiven ve yokuş çıkarken fersizleşme soluk alıp verememe göğse bir ağırlık çökme hissi ile kendini belli eder. Fakat halk arasında her göğüs ve sol kol ağrısı kalp ağrısı hastalığı zannediliyor. Ağrıları ve hastalıkları karıştırmamak lazım.