‘Araştırma diyor ki’ ile başlayan haberlerde sıkça duyduğumuz bir yatıştırma cümlesi var: “Dağınıklık gelişmiş zeka ve yaratıcılık belirtisidir.” Ancak bu haberlerde o araştırmanın ne olduğu, nerede yayımlandığı, detayları nedense bir türlü açıklanmaz. İster dış kaynaklı haberi çevirenin üşengeçliği deyin, ister asparagas. Ama sadece ‘deyip’ geçmeyin. İnternet dev bir bilgi çöplüğü olabilir, fakat aynı zamanda araştırmaktan keyif alanlar için büyük bir cevher. Örneğin, dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanı olan ve dağınıklığıyla ünlü Albert Einstein şöyle demiş: “Dağınık masa, dağınık kafaya işaretse, boş masa neyin işaretidir?” Minnesota Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Kathleen Vohs ise, Ağustos 2013’te Psychological Science dergisinde yayımlanan Tidy Desk or Messy Desk? Each Has Its Benefits isimli makalesinde şöyle söylüyor: “Düzenli insanlar, genel olarak suça bulaşmayan, kurallara uyan kişiler oluyor ve toplumun beklentileri çerçevesinde başkalarına karşı daha cömert oluyorlar. Bununla birlikte dağınık ortamlarda yaşayan kişilerden de çok ilginç sonuçlar alıyoruz. Dağınık bir mekan, kişileri geleneklerden kaynaklı sınırlardan arındırıyor ve mevcut bir obje veya kavrama farklı bakış açıları geliştirmelerine yardımcı oluyor. Düzenli bir mekan ise yaratıcı düşünce yerine geleneksel bakış açısını ve risk almayan kişilik yapısını tanımlıyor.” Aynı araştırma düzenli insanların yeni ürünleri denemeye çekinceyle yaklaştıklarını, dağınık insanların ise yeni ürünleri korkusuzca deneyip fikir beyan etmekten çekinmediklerini ortaya koymuş. Şimdi bir bakalım. Dağınıklık; yaratıcılık, farklı bakış açıları, yeniliklere açık olmakla eş değer. Elbette bu özelliklerin getirdiği bir düzen karşıtlığı durumu var. Bir nevi Rock’n Roll. Buna karşın düzenlilik; geleneksel bakış açısı, alışkanlıklarına bağımlılıkla tanımlanan, kurallara bağlı, sorumluluk sahibi vatandaş olmak demek. Her ikisinin de kendine ait iyi ve daha az iyi tarafları var. Bir taraf ilerlemeyi, diğeri ise ilerlemeye çalışırken çok da uçmamayı garantiliyor. Her şeyde olduğu gibi burada da denge hakim. Fakat bu yazıdaki önerileri uygulamak, dahası üzerine yeni bir şeyler katarak bunları zenginleştirmek; geleneksel, kısıtlı bakış açılarıyla mümkün olmayabilir. Bilimsel araştırmaların da kanıtladığı üzere dünyayı değiştiren kafalar pek de düzenli mekanlardan çıkmıyor. Dolayısıyla dağınıklığımıza laf söyleyenlere gülüp geçmenin zamanıdır. Her şeye başka bir şey olarak bakan, göz hizasıyla yetinmeyip bir de tepeden bakmak için sandalyenin tepesine çıkmaktan çekinmeyen, utanmayan, sıkılmayan, denemekten yorulmayan, çok okuyan, çok bakan ama güzel bakan insanlardan olalım. Ve bu bilince lütfen yeterince gençken varalım ki, yaş aldığımızda sadece yaşlı olmakla değil, çevremizde bir şeyleri değiştirmiş olmakla övünebilelim.