Birlikte kahveden iki sokak ilerde olan, “Şadırvan Çıkmazı”ndaki Erol Taş'ın evine doğru yürüyorduk. İşte o zaman Erol Taş birdenbire durdu. Üstü başı kir-pas içinde, durmadan ağlayan bir çocuğa gözü ilişmişti. “Neden ağlıyorsun yavrum?” derken çocuğun kirli yanaklarını iri elleri ile okşuyordu.Erol Taş çocukları eskiden de severdi. Fakat o kara gününden sonra, bütün çocuklar onun kendi öz çocuğu olmuştu sanki...Evin kapısından içeri girdiğimizde, çocuk sesleri kulaklarımızı doldurdu... Erol, “Çocuklar daha hiç bir şey bilmiyorlar. Annelerini hastanede sanıyorlar.” dedi. Erol Taş'ın üç çocuğu var: Güler, Gönül ve Metin. Güler ile Gönül 6 yaşında ikiz kardeş. Bu yıl okula başladılar. Metin ise 3 yaşının içinde. Çocuklar babalarını görünce sevindiler. Fakat, bizleri tanıyamamışlardı. Erol Taş “Bir dakika, benim çamaşır suyu kaynamış olmalı.” diyerek yanımızdan ayrıldı.