Doğanın en büyük mucizelerinden biri: Bal arıları

Arıların insan için önemini anlatmak için Albert Einstein'ın Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır sözüyle başlamak gerek. Arılar doğanın en büyük mucizelerinden biridir. Yaklaşık 130 bin farklı bitki türünün çoğalmasını sağlarlar. Bunun yanı sıra insanoğlunun da birçok yaşamsal ihtiyacını karşılarlar. Arıların toplu iğne kadar mideleriyle yaptıkları mucizeler saymakla bitmez. İşçi arıların kendine has düzeni, petek ve bal üretimleri, kanat çırpmalarının etkileri... İşte arı mucizesinin 13 maddede özeti;Bir arının bir defada kovana taşıdığı bal damlası, çok fazla değildir. Bal midesi, bir toplu iğne başı büyüklüğünde olduğuna göre, bir yüksük dolusu bal toplamak için arının, midesini 60 defa doldurup boşaltması gerekir. Bir arının, midesini bir defa balla doldurması için yoncanın, 1000 veya 1500 münferit çiçeğine konması lazımdır. Buna rağmen, bazı arı toplulukları, bir günde bir kilodan fazla bal toplayabilirler. Araştırmacılara göre; balarıları, karınlarında, çok küçük manyetik kristaller (FeO-Fe2O3) taşıyorlar. Bu milyonlarca kristal ise devamlı bir manyetik etki için yeterli oluyor. New York Devlet Üniversitesi biyologları, arılar üzerinde yaptıkları incelemelerde, yüzlerce arının kovanın girişinde, iç ve dış kısmında durarak hava dolaşımını sağladıklarını, gördüler. Arılar, kanatlarını çırpınca, kirli havanın dışarıya çıktığını, kanat çırpmayı bırakınca da temiz havanın içeri girdiğini gözlemledi. Avusturalyalı böcek bilimci, entomolog Erol Hasan'a göre; çiçeklerin fermante olmuş balözlerini içen bal arıları, ölebilir, uçarken daha çok kazaya uğrayabilir ve kovandaki yeşilaycı arılar tarafından kapı dışarı edilirler. ABD'li bir biyolog olan James Gould, arıların çiçek resimlerini çekip, oldukları gibi hafızalarına kaydettiklerini ve herbirinin biçimini, omurgalılar gibi eksiksiz hatırladıklarını kaydetti. Bir işçi arı, gidip de ön ayaklarıyla, bir diğer işçi arıyı sarsmaya başlarsa; bunun anlamı şudur: Hey, uyan da işbaşı yap arkadaş! Uyanan arı da, vücudunu 1-2 saniye, 16 Hertz frekansla titreterek diğer arkadaşını uyandırır. Prof .Dr. Davut Başaran, şöyle diyor: En gelişmiş bilgisayar, saniyede 16 milyar işlem yaparken, bir arı beyni saniyede 10 trilyon işlem yapabiliyor. Pentagon adına Teksasdaki Amerikan Hava Kuvvetleri laboratuvarında çalışan bilim adamları, arıların, % 99dan daha fazla bir başarıyla, kimyrasal patlayıcıları bulduğunu ve köpeklerden daha fazla koku alma duyuları bulunduğunu ortaya çıkardı. Arılar, ishal olmadıkları sürece, kovan içinde dışkı bırakmazlar. Kışın arılar, dışkılarını depolarlar. Baharda, kovan dışına çıkınca boşaltırlar. Balmumunu, çeneleri ile yoğuran arılar, bu hamurdan, birbirine bitişik altıgen gözlerden oluşan; sırt sırta vermiş iki yüzeyli, dikey petekler yaparlar. Sonuçta, olağanüstü sağlamlıkta bir yapı çıkar. Gözlerin duvarlarının kalınlığı, bir milimetrenin onda birinden az olsa da petek, kendi ağırlığının yüzlerce katı ağırlıkta; larva, pupa, çiçektozu ve bal yükünü taşıyabilir. Profesör Gene Robinson, bu konuda şöyle söylüyor: Günde 2000 yumurta bırakan kraliçe arılar, aynı genoma sahip ve üreme işlevini yerine getiremeyen arılardan 10 kat daha uzun yaşar. Bir organizmanın, hem doğurgan olması hem de uzun yaşaması, karmaşık bir durumdur. Ve bizler, öyle anlıyoruz ki bu durum, 'büyük bir düzenin parçası'dır. Bal arıları, yerleşmek için yeni kovan seçiminde, kendi aralarında oylama yapıyor. Bu durumu balarılarının sosyal yaşamlarını, yıllardır inceleyen Cornell University profesörü Thomas Seeley: Kurumlaşmış şirketlerin yönetimlerinden, çok daha karmaşık bir müzakereye dayanıyor şeklindeki sözleriyle tanımlıyor. Meyve ağaçlarının çiçek açtıkları bir zamanda, bir armut ağacından, eşit miktarda çiçek ihtiva eden iki dal seçilir. Dalların bir tanesi, arıların konmasını engellemek için ince bir tül ile örtülür, diğeri serbest bırakılır. Arıların, çiçeklerine serbestçe konabildiği armut dalında, 33 armut yetiştiği halde, tül ile örtülü dalda, bir tek armut bile yetişmediği görülmüştür.