hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Ya onlar da tahliye edilseydi!..

    Ya onlar da tahliye edilseydi..
    expand

    Bazen karar vermeden önce ikiden de fazla düşünmek gerekiyor... Kararın nelere yol açabileceğini, ucunun nerelere varacağını kestiremezsek bu acı verici sonuçlara yol açabilir. Son günlerde bir yasa değişikliğiyle yaşanan tahliyelerle özellikle cinayetle yargılanan çok sayıda kişi davaları devam etse de serbest kaldı. Toplumda bundan dolayı duyulan rahatsızlık boşuna değil. Fikir vermek amacıyla dünyada adını duyurmuş kurgu ve gerçek katilleri bir araya getirdik ve şu soruyu sorduk: "Ya bu gerçek ve kurgu karakterler davaları devam ettiği için şu an tahliye edilmiş olsaydı ne yapardınız?"



    Hannibal Lecter - Kuzuların Sessizliği


    En Iyi Kadin Oyuncu, En Iyi Erkek Oyuncu ve En Iyi Film dahil beş ana dalda Oscar kazanan 1991 tarihli psikolojik gerilimde eli biçakli seri katil Dr. Hannibal Lecter. Hannibal Lecter siradan bir katil değil. Kurbanlarını yiyen türden bir cani.  Filmdeki 16 dakikalik performansiyla Oscar kazanan Anthony Hopkins, bu kısa sürede sinemanin en etkileyici seri katili profillerinden birini yaratmayı başardı. Hannibal Lecter'ın ortalıkta serbestçe dolaştığını düşünmek bile istemeyiz herhalde...

    Patrick Bateman - Amerikan Sapığı

    Bret Easton Ellis’in 1991 yılında yayımlanan kitabı, 2000’de beyaz perdeye uyarlandiığında kitaptaki ağır cinsel içerikli ve vahşi cinayet sahneleri çıkarılmak zorunda kalındı. Ancak gündüz işadamı, gece seri katil Patrick Bateman’i canlandıran Christian Bale, kitaptaki karakterin ruhunu yakalamakta çok başarılı bulundu. İyi eğitim almış, yüksek maaşlı bir iş sahibi olan Bateman, hayatını bulunduğu sosyal çevrenin kurallarına göre yaşayan bir adam olmanın yanı sıra geceleri fahişeleri öldürüp, parçalara ayırma alışkanlığı olan bir adamdı. Bateman, fahişelerle başladığı cinayetlerine, iş arkadaşlarını ve bir çocuğu da dahil etti. Ya Patrick Bateman şimdi serbest olsaydı...

    Karındeşen Jack

    En eski ve çok bilinen seri katillerin başında “Karındeşen Jack" geliyor. 1880’lerde Londra’da en az 5 fahişeyi bıçakla öldüren ve hiç polise yakalanmayan “Karındeşen Jack” lakaplı seri katilin ortalıkta serbestçe dolaştığını bir düşünsenize...

    Sniper'lar - John A. Muhammad ve John Lee Malvo

    Kurbanlarini, 1990 model lacivert Chevrolet Caprice marka otomobilin bagajından ateş ederek vurmuşlardır. Arka koltuğu yatırıp, bagaja uzanarak, plakanın arkasında açtıkları küçük pencereden ateş etmiş bu şekilde hiç kimsenin görmemesini sağlamışlardır. Düzenlenmesi planlanan yeni silah kanununu da akla getirerek bu bu katillerin serbest bırakıldığını bir düşünsenize...

    Zodiac Killer

    İlk cinayetini California'da işledikten sonra polise mektup göndererek "Bu son olmayacak" diye yazmış, daha sonra bunu alışkanlık haline getirerek her cinayet sonrası polislere şifreli mesajlar gönderip Zodiac işareti ile imzaladığından kayıtlarda adı The Zodiac Killer olarak kalmıştır. Bu katil, San Francisco’da 1968 Aralık ile 1969 Ekim arasında 5 insanı öldürdü ve 2 insanı yaraladı.  Ya Türkiye'de olsaydı...

    Rustov Kasabı-Vahşi Kızıl

    Andrei Romanovich Chikatilo... "Ben doğanın bir hatasıyım, deli bir hayvanım” "Yaptıklarımı cinsel bir tatmin için değil, daha çok huzur bulabilmek için yaptım" diyordu yakalandığında... Genç erkekleri ve savunmasız genç kızları hedef olarak seçmişti. Çoğu zaman onları evlerine bırakmak, karınlarını doyurmak ve yardım etmek bahanesiyle otobüs duraklarından yollardan alıp, ıssız yerlere ormanlara götürürdü. Burada onlara hayal gücümüzü zorlayan kötülükler yapıyordu. Dillerini kesiyor, meme uçlarını ısırarak koparıyor, cinsel organlarını yiyor, gözlerini çıkarıyordu. Bu saydıklarımız sadece onun yaptıklarından birkaçıdır. 1984’te dört haftalık bir dönemde 6 genç insanı doğramıştır. Kendisinin Anadolu'da serbestçe dolaştığını tahayyül bile etmek istemiyoruz.

    En büyük seri katil Behram

    Öldürme rekoru ise bir Hintli'nin elinde. Adı Behram. Soyadı bilinmiyor. 1790-1840 arasında Uttar Pradeş bölgesinde Hindistan'da bir mezhep olan Thuggee inanışına göre yapılan törenlerde tam 931 kişiyi beyaz ve sarı renkli bir kumaş parçasıyla boğarak öldürmüştür. Behram 931 rakamıyla dünyada erişilmesi güç bir seri cinayet rekorunu elinde tutmaktadır.

    Charles Manson

    Manson, cani manyaklar arasında en ilgincidir. Ona daimi kötü ününü kazandıran cinayetler. 1960’larin en şok edici olan 1969 Tate-LaBianca cinayetleri aslında başkaları tarafından işlenmişti. Manson asla bir silah ateşlememiş veya bıçak kullanmamıştır. Fakat onun karanlık cazibesinin kaynağı tam olarak budur. Köle gibi kendisini takip eden ve onun en kanlı emirlerini yerine getirmeye hazır olan müritleri üzerindeki etkisiyle çok sayıda insanı öldürtmüştür. Esasında Manson bazı büyülü sözler söyleyen zeki bir dolandıirıcıdan daha fazlası olmamasına rağmen, kendisini şeytani bir Mesih, habis bir mürşit yapmıştı. Bu mantık size de biraz bir dönem Türkiye'de vahşi yöntemlerle cinayetler işleyen bir örgütü hatırlatmadı mı? Düşünün hele ya o örgütün cani lideri serbest kalsaydı...

    Kanlı kontes: Elizabeth Bathory

    1560-1614 yillari arasinda yaşamış olan Macar kontesi. Bazıları O'nun şeytandan daha kötü olduğunu söyleseler de, işlediği suçlar "kötü" kavramının çok ötesindeydi. Bram Stroker, vampirler hakkındaki romanının araştırmasını yaptığı sıralarda Sabine Baring -Gould'un "The Book Of Werewolves " adlı kitabına rastladı. Bu çalışmada "Blood Countess" denilen merhametsiz bir kadının yaptıkları anlatılıyordu. Görünüşe bakılırsa bu hikaye Stroker'in Kont Drakula'yi yaratmasında esin kaynağı olmuştur. Gerçekte Elizabeth'in kuzeni Stephan Bathory bir gün Transilvanya'da bir prens olacaktı.

    Elizabeth kan banyosu yaparak genç kalacağını düşünüyordu. Birçok kadını öldüren Bathory, yaptığı insanlık dışı eylemlerinde kendinden mevki olarak aşağıdaki kişilerden yardım gördü. Kurbanlarını önce döven ve sakat bırakan Elizabeth'in kurbanlarının bazılarını kışın üzerine buzlu su dökerek dondurduğu da söylenir.

    Jigsaw

    Efsanevi kurgu katil Jigsaw'ı bilmeyen yok. Acımasız oyunlarıyla insanların hayatını kabusa çeviren Testere'nin serbest kalıp çalışmalarına İstanbul'da devam etmeye karar verdiğini bir düşünsenize...

    John Doe - Se7en

    Sinema dünyasının en önemli seri katillerinden biri kuşkusuz cinayetlerini bir aziz edasıyla işleyen, kimliği belirsiz olduğu için John Doe adıyla anılan katildir. Filmin ilk yarısında hiç görünmese de İncil’e göre yedi ölümcül günahı işleyenlere karşı açtığı acımasız savaşla Dedektif Mills (Morgan Freeman) ve Somerset (Brad Pitt) ile birlikte izleyicilerin de kanını dondurmayı başarmıştı. Cinayetlerini sadistçe kurgular ve birbirinden acımasız işkencelerle süsleyen katili canlandıran isim Altin Portakal Film Festivali için Antalya'ya da gelen Kevin Spacey'di. Ya kendisi serbest bırakılıp aramıza katılsaydı!

    Norman Bates - Sapık

    40 bin dolar çalıntı parayla bir otele sığınan kaçak bir kadın, annesiyle yaşayan garip motel müdürü ve yıllarca konuşulan unutulmaz duş sahnesi. Sinemanın en dahi isimlerinden Alfred Hitchcock’un 1960 yılında imza attığı yapım üzerinden yarım asra yakın zaman geçse de izleyende ilk günkü etkiyi bırakmayı başarıyor. Kişilik bölünmesi yaşayan motel sahibi Norman Bates, ünlü seri katil Ed Gein gibi yillar önce kaybettiıi annesinin hayaliyle yaşıyor. Annesinin kiyafetlerini giyip onun kişiliğine bürünerek cinayet işliyor. Aramızda olmadığı için çok şanslıyız.

    Jean-Baptiste - Koku

    Sinemaya uyarlanması en çok beklenen yapımlardan biri olan Patrick Süskind’in Koku adlı romanı, tarihin en önemli kurgusal seri katillerinden birinin hikayesi. Daha doğduğu anda, annesi tarafından ölüme terk edilen Jean-Baptiste Grenouille, her şeyin kokusunu alıp her kokuyu birbirinden ayırt edebilme yeteneğine sahipti. Bu sayede en güzel kadınların derilerini yüzüp, en güzel kokuları yarattı ancak bu uğurda ölüm saçtı.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow