Tarihi Heredot değil Ayşe Teyze yazacak
“Buralar eskiden hep ağaçlıktı; hatta şu köşede çok ünlü bir muhallebici vardı. Gençler buluşur, oraya giderlerdi...”
Buna benzer cümleleri hepimiz duymuşuzdur. Kitaplarda yazmayan ancak yaşayanların anlattıklarından öğrenebildiğimiz bu bilgiler artık kaybolmayacak. Kayda geçirilerek gelecek nesiller için korunacak. Bu amaçla yola çıkan Genç Hayat Vakfı yeni bir projeye imza attı; “Sokağımdan Tarih Yazıyorum”.
2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın katkılarıyla hayata geçirilen proje, 10 ilçede 30 okulda öğrenim gören 11–18 yaş arasındaki bin lise öğrencisini kapsıyor. Sözlü tarih ve araştırma projesi olarak tanımlanan çalışmayla, gençlerin kendi kimliklerini ve farklılıklarını İstanbul’da yaşayanların hikâyeleri üzerinden anlamaları ve kentin Avrupa kültür ve tarihiyle bağlantılarını keşfetmeleri amaçlanıyor.
Beyoğlu, Fatih, Eyüp, Kağıthane, Şişli, Maltepe, Üsküdar, Zeytinburnu, Beykoz ve Sarıyer ilçelerini kapsayan projede, öğrencilerin bölge sakinleriyle gerçekleştirdiği söyleşiler “Sokağımdan Tarih Yazıyorum” adlı gazeteyle İstanbullular ile paylaşılacak.
Genç Hayat Vakfı Müdürü Uğur Gülderer, projeyle ilgili şunları dile getirdi: “Sokağımdan Tarih Yazıyorum Projesi’ne katılan gençlerin kendi kimliklerini, aidiyetlerini ve farklılıklarını, İstanbul’un geçirdiği dönüşümler, gündelik hayat, yaşayanların hikâyeleri, anıtlar, çevre, mahalleler ve semtler üzerinden anlamaları, İstanbul’un dünya ve Avrupa kültürü ve tarihiyle bağlantılarını beraberce araştırmalarını hedefliyoruz.”
Kuşaklararası iletişimde bir adım
Çalışmanın sonunda semt sakinleriyle yapılan söyleşiler ve gençlerin bu süreçte yaşadıklarıyla kent tarihine ilişkin duygu ve düşünceleri beş bin adet basılacak proje kitabıyla yazılı hale getirilecek. Bu yolla semtlerin ve yaşam biçimlerinin geçmişten günümüze yaşadığı değişim, birebir yaşayanların gözünden aktarılacak. Çıkarılacak gazete ve kitapla da bu bilgilerin kayda geçirilmesi, tarihe ''yaşayanların gözünden'' bir kanıt bırakılması amaçlanıyor.
“Her yaşamöyküsü, yapısı gereği özneldir. Her yaşam geçmişe farklı bir bakış açısıdır ve bu da sözlü tarih çalışmasını klasik tarih anlayışından ayırır.” Bu anlayışla yola çıkan projenin gönüllü eğitmeni Sosyolog Gülay Kayacan, Sokağımdan Tarih Yazıyorum Projesi ile kuşaklararasında iletişim kurmanın önemli bir aracı olan sözlü tarih çalışmasını üniversiteli ve liseli gençlerle tecrübe etme olanağı sağlandığını belirtti.
Kayacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Altmış yaş üstü semt sakinleriyle üniversiteli ve liseli gençlerin karşılaşması, yaşam hikâyeleri üzerinden bir semtin algılanmaya çalışılması tarih, mekân ve bellek arasında doğrudan ilişki kurmayı kolaylaştırır. Eski bir yapıyı veya artık yerinde olmayan bir fabrika binasını insan anlatıları üzerinden anlamak, geçmişe ait bilgiyi o öyküyle yeniden kurmak gençlerin mekân algısını değiştirebilir. Mekânların zamanla orada yaşayanlar tarafından değiştirilebilen alanlar olduğunu anlamalarını sağlayabilir. Bu da yaşadıkları kente kimliğini veren köprüleri, ibadet yerlerini, okulları sinemaları başka türlü görmeleri konusunda yardımcı olacaktır. O mekânları biçimlendiren toplumsal ilişkilerin etkisini okumaya başlayacaklar ve kendilerini yaşadıkları kentin birer aktörü olarak görebileceklerdir.''
Türkiye'de Tarih Vakfı, Mimarlar Odası, Bilim ve Sanat Vakfı ve çeşitli üniversitelerle sivil toplum kuruluşları sözlü tarih projeleri gerçekleştiriyor. Dünyada da aile, çocukluk, kadın tarih, etnik ve kültürel grupların tarihi gibi pek çok alanda sözlü tarih uygulamalarını görmek mümkün…
Sokağımdan Tarih Yazıyorum ve benzeri çalışmalarla sıradan insanların, orta sınıfın, etnik azınlıkların yani sokaktaki adamın sesi duyurulmaya çalışılıyor.