Marduk bize gelmedi, biz Marduk'a gidiyoruz!
Mayaların yaptığı takvime göre Marduk dünyanın sonunu getirecekti. Bir başka deyişle insanlık için kıyamet yaşanacak, tarih bitecekti. Neyse ki böyle bir felaket yaşanmadı. Ancak insanların bugünkü yaşam biçimi Marduk gezegenimize gelmese de gezegenimizi Marduk’a doğru koşar adım yaklaştırıyor.
Gezegenimizi paylaştığımız birçok canlı ve onların yaşam alanları büyük bir hızla yok oluyor. Nedeni ise ne yazık ki her geçen gün modernleşen, modernleştikçe ihtiyaçları artan ve ihtiyacı arttıkça doğayı yalnızca hammadde olarak gören insan ve onun doymak bilmeyen yaşam biçimi. Bu yaşam biçimi nedeniyle bugün her 13 dakikada bir tür sonsuza kadar yok oluyor. Bir başka değişle gezegenimizde her 13 dakikada bir, 1 canlı için bir yerlerde kıyamet yaşanıyor. Daha çarpıcı olanı ise bu yok oluş hızının dinozorların yok olduğu zamanın 1000 katı olması. Bu hızlı yok oluşun gezegenimizdeki canlı yaşamını her geçen gün uçuruma biraz daha yaklaştırdığı ise bilinen bir gerçek.
Türkiye’de durum…
Türkiye 3 kıtanın arasında yer alan konumu, coğrafi özellikleri ve jeolojik geçmişi nedeniyle biyoçeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alıyor. Öyle ki tüm Avrupa kıtasında 12 bin çeşit bitki türü bulunuyorken Türkiye’de bu rakam henüz tam olarak envanteri çıkarılmamasına karşın şu anda 9 bin civarında. Üstelik bunların üçte biri endemik. Yani sadece Türkiye’ye özgü ve eşsiz. Ancak ne var ki bu zenginliğin önemli bölümü bugün geri dönüşsüz olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Doğa Derneği Genel Müdürü Engin Yılmaz konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Doğa Derneği’nin Önemli Doğa Alanları (ÖDA) çalışmasına göre Türkiye’de 305 ÖDA bulunuyor. Bu alanlar yüz ölçüm olarak Türkiye’nin yüzde 26’sını kaplıyor ve biyolojik çeşitliliğin yaklaşık yüzde 90’ı bu alanlarda bulunuyor. Bu alanları ve buralarda yaşayan canlı türlerini ise en fazla su politikaları tehdit ediyor. Bugün Türkiye’de yaşayan her iki endemik bitki türünden biri, her endemik 3 iç su balığı türünden 2’si, endemik kurbağa türlerinin neredeyse tamamı, üreyen her 3 kuş türünden biri küresel veya ulusal ölçekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.”
Türkiye'de canlı çeşitliliğinin yüzde 90'nına yakınını barındıran Önemli Doğa Alanları (ÖDA) için en büyük tehdidi sulama kurutma çalışmaları ile birlikte HES ve barajlarların oluşturduğunun altını çizen Yılmaz, “Hemen hemen tüm ÖDA'lar, HES ve barajlar başta olmak üzere, su politikalarının tehdidi altında bulunuyor. Bunun yanı sıra ayrıca yanlış kentleşme politikarı nedeniyle 72 ÖDA plansız turizm 57 ÖDA'da plansız konutlaşma tehdidi altında” dedi.