Gezicilere atfedilen 10 fantastik komplo

Gezi olayları başladığından beri eylemlere katılanlar 25 farklı ülkenin ajanı olmakla, etkin bir şekilde darbe yapmakla, teröristlikle ve çapulculukla itham edildi.Bu dönemde gezicilere atfedilen en ilginç 10 komployu derledik, uzay gemisi yapmamızı engellemekten, Marmaray sabotajına, atom bombası imalatından, çadırlarda seks yapmaya işte Gezicilerin korkunç suç karnesi! (Kaynak:onedio)Yeni Şafak Gazetesi'nin 10 Haziran 2013 tarihli haberine göre Gezi eylemleri Mehmet Ali Alabora'nın yönettiği ve oynadığı 'Mi Minör oyununda prova edildi. Gazeteye göre Mehmet Ali Alabora 'Mi Minör' oyununda halkın nasıl isyan etmesiyle ilgili yol gösteriyor, isyan ederken de sosyal medyada nasıl örgütlenilmesi gerektiğini anlatıyordu.Sonuçta bu iddiaya yönelik hiçbir delil ortaya konulamadı, Mehmet Ali Alabora da gazeteye hedef gösterildiği gerekçesiyle sembolik 1 liralık tazminat davası açtı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Gezi olaylarının başladığı tarihten itibaren ortaya konulan iddiaya göre Geziciler Bezm-i Alem Valide Sultan Camisine ayakkabılarıyla girdiler ve içki içtiler. Başbakanın bu durumun görüntülerinin de ortaya çıkacağını ve en yakın zamanda açıklayacağını müjdelemesinden 1 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bu görüntüler de ortaya çıkmadı. Buna karşın Cami Müezzini Fuat Yıldırım camide içki içilmediğini bir çok kez söyledi ve bu yönde bir ifade de verdi. Sonuç olarak ben yalan söyleyemem diyen müezzin de imam da sürüldü. Yeni Akit Gazetesiyle bağlantılı Habervaktim internet sitesinde yer alan Kendi gözlerimle gördüm başlıklı haberde ismi açıklanmayan bir gazetecinin ifadesine dayanarak gezicilerin Gezi Parkı'nda fuhuş yaptıkları iddia edildi. Gazeteciye göre Gezi Parkı eylemcileri Taksim'de zina yapıyor bunu da gece saat 2'den sonra gerçekleştiriyordu. İddiayı ispatlamaya dönük hiçbir delil ortaya konulamadı. Biber gazı dumanları arasında çadırlarda para karşılığı seks yapanların kim olduğu da hala bilinmiyor. 5 Haziran 2014 tarihinde Başbakan Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Dünya Çevre Günü dolayısıyla düzenlenen, Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi toplu açılış törenine katılıp aynen şu cümleleri sarf etti: Bunlar (Geziciler) ağaç katliamı yapıyor diye başlattıkları olaylarda, sadece o eylemler esnasında oradaki yaptıkları çevre katliamını kimsenin unutması mümkün değil. Taksimde, Dolmabahçede yaptıkları ağaç katliamı hepsi ortada, dozerlerle, loderlerle bütün çevre düzenlemesini tahrip ettikleri ortadadır Gezi olayları sırasında dozerle ağaç katliamı yapan Gezicilere yönelik hiçbir delil ortaya konulamasa da, dozerlerin önünde duran gezi eylemcilerinin fotoğrafları hala hafızalarda. 6 Haziran 2013 tarihli Yeni Akit gazetesi haberine göre Emniyet güçleri 8 adet piknik tüpüyle Taksim'de katliam yapmaya hazırlanan diplomatik pasaport sahibi İngiliz, Fransız, ABD ve Yunan ajanı 4 provokatörü kıskıvrak yakaladı.Bu iddiayı da ispatlayacak hiçbir delil ortaya konulmadı. Yakalandığı iddia edilen ajanların kim oldukları, haklarında hangi davanın sürdüğü, sınır dışı edilip edilmedikleri hala belirsizliğini koruyor. 19 Kasım 2013 tarihinde partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan bu sefer bir başka ilginç iddiada bulundu. Erdoğan konuşmasında şunu söyledi: Ödül töreninde Ahmet Kayaya saldırdılar. Kimler saldırdı? Gezi Parkında bize saldıranlar kimse onlar saldırdı Türkiye'nin 80 ilinde Gezi Parkı eylemlerine katılan yaklaşık 3,5 milyon vatandaşın nasıl olup da Ahmet Kaya'ya saldırdığı, o malum ödül töreninde Ahmet Kaya'ya saldıran sanatçıların nasıl olup da tek başlarına tüm gezi eylemlerini temsil edebildikleri hala gizemini koruyor. Rotahaberde yayınlanan bir yazıda aynen şu cümlelere yer verildi: Baktılar aylardır sıcak tutmaya çalıştıkları Gezi eylemlerine bir avuç İP'ini koparandan başka katılan olmuyor, halkı tekrar kazanmak gerekiyordu. Yavaş yavaş kazanıyorlar da. İnsanları trafikle canlarından bezdirip, tepelerine kadar çıkmış öfkeyi yine sokaklarda, belki de kilitlenmiş caddelerde AK Parti'nin üzerine boşalttıracaklar. İddia sosyal medyada hızla yaygınlaştı ancak yine bu iddiayı destekleyecek herhangi bir delil ortaya konulamadı. Kasım 2013 tarihli Türkiye Gazetesi haberinde aynen şu ifadelere yer verildi: Ağaç bahanesiyle Türkiye'yi yakıp-yıkan provokatörler şimdi de imdat frenlerini hedef aldı. Trenleri durdurup, on binlerin canını tehlikeye atıyorlar. Habere göre Marmaray'ın yaşadığı aksiliklerin sebebi Gezicilerden başkası değildi. Geziciler el frenlerini çekmek suretiyle trenleri durduruyor, böylelikle vatandaşların söylenmesine neden, AKP'ye yönelik eleştiriler gelmesine sebep oluyor, insanlarımızın canlarını tehlikeye atıyordu.Tekrarlamak boşuna, bu iddiayı da ispatlayacak hiçbir delil ortaya konulamadı. 13 Haziran 2013 tarihinde yayınlanan haberde dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Gezi Olaylarını değerlendirirken şu harikulade tespitte bulundu:Spekülatörü, lobisi, bankacısı koalisyon kurmuş. 28 Şubat, 27 Nisan olmasaydı bugün Türkiye uzay gemisi yapardı.Çağlayan'a göre Gezi Parkı'nın arkasında Türkiye'nin şahlanışından rahatsız olanlar vardı ve bu kesimler eğer böyle müdahalelerde bulunmasalardı Türkiye uzay gemisi yaparak evrene açılacaktı.Uzay gemisi projesinin ne durumda olduğu, hangi aşamada kim tarafından yönetildiği hala gizemini korurken, Gezicilerin hangi eylemleri ile bu devasa projeyi engellediği de bir türlü anlaşılamadı. Hiçbir konuda kimseden geri kalmayan ve her zaman en akıl almaz şeyi yapabilecek olan Ankara'nın Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek 17 Haziran 2013 tarihinde Gezi Parkı'ndaki çadırlardan vahşet planları çıktığını iddia ederek Gezicilerin atom bombası yapmaya çalıştıklarını ifade etti. Her ne kadar paylaştığı görselin Zaytung'dan alındığı daha sonra ortaya çıksa da Melih Gökçek bu iddiasından asla açık olarak vazgeçmedi, onun yerine Gezi Olaylarının arkasında OtPor olduğunu söylemeye başlayarak, usta bir siyasi manevra yaptı. Yeni Şafak Gazetesi'nin internet sitesinde bugün yayınlanan bir haberde akıllara durgunluk veren bir iddia yer aldı. 'Geziciler'in korkunç İstanbul planı' başlıklı haberde 'Geziciler'in hükümeti zor durumda bırakmak için muslukları açık bırakmak suretiyle bir ay içerisinde İstanbulun suyunu bitireceği öne sürüldü. Bu fantastik plan hakkında da herhangi bir delil ortaya çıkıp çıkmayacağını merakla bekliyoruz.