hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Gelecek 10 yılda neler olacak

    Gelecek 10 yılda neler olacak
    expand

    2020 yılında dünya nasıl bir yer olacak? Bir buçuk yıl önce İngiltere’de, fütürist Tim Jones tarafından kurulan Future Agenda-Gelecek Gündemde Platformu bu sorunun cevabını arıyor. Yine bu sorulara yanıt arayan program, "Gelecek Gündemde" ise CNN Türk'te yayınlanıyor.

    Sponsorluğunu Vodafone Grubu’nun yaptığı platform, dünyadaki kanaat önderlerini bir araya getirip gelecek 10 yılda karşımıza çıkacak büyük sorunları ele alarak çözümler arıyor. Platformun Türkiye ayağını ise televizyon dehası olarak bilinen Nuri Çolakoğlu yürütüyor. Çolakoğlu’nun, Türk kanaat önderleriyle röportajlarla yaptığı programı Gelecek Gündemde, CNN Türk’te başlıyor. Tim Jones ve Nuri Çolakoğlu, dünyanın ve Türkiye’nin gelecek 10 yılı anlattı.

    "Türkiye tıbbi merkeze dönüşüyor"
    TIM JONES

    10 yıl sonra dünya sizce nasıl bir yer olacak? Hangi dengeler değişecek?

    2020’ye kadar dünyada sağlık, refah, güvenlik, mutluluk, mobilite ve yerellik gibi alanlarda büyük değişimler yaşanacağına inanıyoruz. Buna göre, önümüzdeki on yılda nüfus artışındaki dengesizlik devam edecek, temel kaynaklarla ilgili kısıtlar artacak, ekonomik güç giderek Asya’ya kayacak ve küresel bağlantılılık artacak. Kamu sağlık hizmetlerinin sınırlı olduğu bölgelerde, büyük salgınların başlayarak yayılması ihtimali var. Bunun yanında, kalp ameliyatı gibi büyük tedaviler için Hindistan, Tayland, Türkiye gibi ülkeler tıbbi merkez olarak önem kazanacak. Toplumsal olarak gittikçe daha sanal bir dünyada yaşayacağımızdan canlı aktivite ve deneyimlerin önemi artacak.

    Hangi tartışmalar önemini yitirip yok olacak, hangi tartışmalar alevlenecek?

    Tüm dünyada, giderek daha fazla insan aktif olarak tartışmaların içinde yer alıyor. Biz de projemizin ilk adımı olarak internet sitemizde elli aday konu belirleyerek çalışmaya başlamıştık. Daha sonra bunları on altıya indirdik. Böylece önümüzdeki on yılda önemli değişimlere açık görünen farklı alanları belirledik ve çevrelerinde büyük olasılıkla görüş ayrılıkları oluşacak konulara odaklanarak bunları tartışmalar için olgunlaştırmaya çalıştık. Farklı alanlardan birçok uzmanın da yardımıyla, önümüzdeki on yıla ilişkin tartışmalar dört başlık altında toplandı: Küresel sorunlar, seçenekler ve olasılıklar, ileriye giden yol, etkiler ve sonuçlar.

    Önümüzdeki 10 yıl içinde siz Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

    Avrupa ve Asya’nın kucaklaştığı bir ülke olarak Türkiye’yi yeni fırsatların değerlendirilmesi için mükemmel bir yer olarak görüyorum. Değişim süreci içindeki global arenada, Türkiye’nin önemli bir rol oynayacağına inanıyorum.

    Sizce insanlar geleceği tartışmaktan ve geleceği düşünmekten korkuyorlar mı? Yoksa bunu yapmak için yeteri kadar cesurlar mı?

    İnsanlar geleceği tartışmaktan korkuyor olsalardı bizim projemizin gerçekleşmesi çok zor olurdu. Geleceği düşünmek insanların ilgisini çekiyor diyebilirim. 25 ülkede düzenlediğimiz çalıştaylarda, 2 bin kişi bir araya geldi, online tartışmalara 147 ülkeden, 50 binden fazla insan dahil oldu. Ekim ayı başında programı başlatırken tartışmaya katılmaları için dünyanın her yerinden insanlara çağrılar gönderdik. İlk birkaç haftada, 128 ülkeden binlerce kişi sitemizi ziyaret etti. Konular açısından bakıldığında, en çok ilgi duyulanlar gıda, sağlık, yerellik, kentler, mobilite ve enerjiydi.

    "Dünyadaki para yatırım yapmak için bekliyor"
    NURİ ÇOLAKOĞLU

    Platform, önümüzdeki 10 yılı kestirmeye çalışıyor çünkü, daha ilerisini tahmin etmek bilim kurguya dönüşür. Dünyadaki tüm kanaat önderlerinin bu tartışmalara katkıda bulunması isteniyor. 2010 Ağustos ayında, Vodafone Türkiye, bunun Türkiye koordinatörlüğünü üstlenmemi istedi. Ben de, Türkiye’de bu konuda kafa yoran, söyleyecek lafı olan 16 iş insanıyla konuştum. Meselâ, Erkut Yüceoğlu’yla enerjinin, Akın Öngör’le doğanın, Suzan Sabancı’yla paranın, Vuslat Doğan Sabancı'yla medyanın geleceğine dair öngörülerini konuştuk. Kanaat önderleriyle yaptığım bu röportajlar pazar günleri saat 12.00’de CNN Türk’te yayınlanacak. Sonbaharda üniversitelerde Gelecek Gündemde kulüpleri kurarak, kanaat önderleriyle bu kez buralarda röportajları yapmayı planlıyoruz. Türk insanı hep, “günü kurtaralım, yarına Allah kerim” diye bakmış. Şimdi ekonomik istikrar büyük ölçüde yerleşti ve artık Türkiye’nin de geleceği tasarlama zamanı geldi.

    Türkiye’deki insanların kafa yapısını değiştirmek lazım. Adam bir semtte bakkal açıyor. Diğeri gelip, onun yanına yine bakkal açıyor. Üçüncü de gelip bakkal açıyor. Sonra da üçü birden batıyor. Halbuki, onun yanına biri manav, biri kasap açsa, hepsi yaşayacaklar. Eski göçebe toplumu olduğumuz için yenilikleri denemekte zorluğumuz var. Patrona gidiyorsun, yeni bir fikir ortaya atıyorsun. “Başka yapan var mı?” diyor. Dünyada para çok. Bu paralar geleceği olan fikirlere yatırım yapmak için bekliyorlar. Bizim üniversitelerde, şehir merkezlerinde, inovasyon merkezleri kurup çocukları buralara özendirmemiz lazım. Bunu kayıp zaman olarak görmemek lazım. Çocuklar porno site seyredecek korkusuyla, bilgisayarlarının ellerinden alınmaması lazım. Türkiye’de Avrupa’da olmayan müthiş insan gücünü görmemiz ve yönlendirmemiz lazım.
    Artık çok değişik hayat tarzlarına doğru gidiyoruz. Bundan 10 yıl önce, “Paramla makarna mı yiyeceğim?” derken, şimdi yer gök İtalyan restoranı kaynıyor. “Çiğ balığı ağzıma koymam” diyenler soluğu suşi restoranında alıyor. Kalıplar çok hızlı değişiyor. Ama tabii bu değişim, en hızlı piramidin üst bölümünde görülüyor. Ama diğer bölümlerine de gelmesini kimse engelleyemeyecek.

    TAKAS ARTIYOR SIRADANLIK YAYGINLAŞIYOR

    * 2015 yılında saatte 32 kişi Şanghay’a, 39 kişi Kinshasa ve Cakarta’ya, 42 kişi Mumbai ve Karaçi’ye, 50 kişi Dhaka’ya ve 58 kişi de Lagos’a göçediyor olacak.
    * Bugünden 2030’a kadar tarih boyunca tükettiğimizden daha çok bakır, alüminyum ve çelik tüketeceğiz.
    * Çin aklınıza gelecek hemen her şeyde dünyanın en büyük pazarı haline gelmeye oldukça yaklaştı.
    * Tüm dünyada 2014 yılı sonunda 6,5 milyar cep telefonu abonesi olacak.
    * Estetik cerrahi sektörünün değeri 2020 yılda 200 milyar doları aşacak.
    * Küresel bir salgının birçok açıdan nükleer terörizm ve küresel ısınmanın birlikte taşıdığından daha büyük bir tehdit içerdiği görülecek.
    * Takas yeniden canlanacak. Uganda ve Gana gibi ülkelerde, birçokları için kontörler insanların mal ve emek alım satımında kullandığı alternatif para birimine dönüştü bile.
    * Daha varlıklı ve sağlıklı olan yaşlı nesil gittikçe daha aktif yaşamlar istiyor ve yaşıyor. Öyle ki, yeni sporları deniyor, üçüncü nesil kariyerlere atılıyor ve politik açıdan daha katılımcı bir tutum sergiliyor.
    * Toplumun gittikçe daha çok parçalanması ve bazı bölgelerde din ile devlet arasındaki bağlantının daha da gevşemesi, aramızdan daha çok insanın kim olduğunu bulmasına yardım etmesi için Tanrı’ya dönmesine yol açıyor.
    * Aşırılığa karşı duyulan tepkinin sonucunda yaşamın basit unsurlarından alınan tatmin, günlük hayattan en iyi şekilde yararlanmaya ve sıradana değer vermeye odaklanıyor. Çoğu kişi sıradana daha çok değer verme çabasına girecek ve bunu yaparken sonuçta sıradanlığı azaltacak.
    * Zaman yoksulluğu para yoksulluğu kadar ciddi bir soruna dönüşecek.

    "İngiltere’den sonra programı içselleştiren ilk ülkeyiz"
    VODAFONE TÜRKİYE İCRA KURULU BAŞKANI SERPİL TİMURAY

    Vodafone’un bu programı desteklemesinin iki önemli dayanağı bulunuyor: Birincisi, Vodafone, yeni sorunları da beraberinde getirecek değişimi, tüm kurumların irdelemesi ve anlaması gerektiğine, bu sorunlara çözümün ancak katılımcı bir modelle, ortak akılla üretilebileceğine inanıyor. İkincisi, Vodafone dünyanın mobil iletişim şirketlerinden biri olarak elindeki imkanları topluma hizmet amacıyla mobilize ediyor. Bu açıdan bakıldığında, 21. yüzyılı şekillendirecek kilit ülkelerden biri olacağına inandığımız Türkiye’nin, The Future Agenda Platform’unda da ayrıcalıklı ve öncü bir rol oynaması son derece doğal. Bu tespitle Vodafone Türkiye olarak programı güçlü bir şekilde desteklemeye karar verdik. Büyük bir gururla ifade edebiliriz ki, Türkiye, Vodafone Grubu’nun faaliyet gösterdiği ülkeler arasında İngiltere merkezli bu programı yerelleştiren, hatta içselleştiren ilk ülke.

    Röportaj: Şermin Terzi / Hürriyet

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow