Cankurtaran: Yok mu bir kurtaran?
Cankurtaran’ın on yıl önceki halini hatırlıyor musunuz? Burada yaşayan insanlar arasında bir bağ vardı. Düğünlerde, cenazelerde insanlar birbirlerinin yardımına koşarlardı. Şimdi ise ardı ardına açılan oteller nedeniyle insanlar buradaki evlerini yüksek meblağlara sattılar. Evlerinden vazgeçebildikleri gibi komşularından da vazgeçtiler.
Sultanahmet’ten sahile doğru indiğinizde gözünüze gösterişli oteller, eski ahşap evler çarpacaktır. Erol Taş’lı, Adile Naşit’li, Kemal Sunal’lı filmlere ev sahipliği yapan Cankurtaran’da artık birkaç hane kalmış. Semt sessizlik içinde. Sokaklar bomboş…
Ahşap evlerde yaşanlar çok az. Hâlâ burada yaşayanlar, sitem ediyorlar eski Cankurtaran’ın kalmadığından. Evlerin otel yapılacak diye satılması canlarını sıkıyor.. Binaların üzerindeki elektrik ve su sarfiyatı yapılmıyor yazıları hemen dikkati çekiyor. Çocuk cıvıltıları duymayı umarak girdiğiniz bütün sokaklar sessiz.
Eski evlerin yerini büyük, gösterişli oteller almış. Bar ve kafeler çok sayıda. Zamana ayak uydurmaya çalışan bir hali var tarihi semtin. Hatta Erol Taş Kıraathanesi adıyla açılan kahvehanenin adı da değişmiş. “Erol Taş Nargile Cafe” olmuş. “Eskiden buraya ünlüler gelirdi. Cüneyt Arkın gelirdi mesela. Burası da mahalle kahvesiydi. Şimdi ise aileye açık bir yer” diyor çalışanlarından biri.
Yaz akşamlarının vazgeçilmezi olan yazlık sinema otellerle birlikte yerini otoparka bırakalı yıllar olmuş. Ali Ordu buranın eskilerinden. “Otellerin olduğu yerler 1990’dan bu yana değişti. Okulun olduğu yer bile bundan birkaç sene öncesine kadar bostandı . Evlerde insanlar kalmadı artık, buradan Ayasofya’ya kadar her yer otel artık.Sadece pastanemiz, manavımız, bakkalımız, berberimiz var. Pazarımız bile Küçük Ayasofya’ ya gitti.” diyor.
İnsanlar modernleşmeye karşı olmadıklarını ancak maneviyatlarının yok olmasına tepkililer. Berberi, bakkalı, taksicisi birçoğu işsizlikten şikayetçi. Bir tek geçimini sağlamak konusunda mahallenin manavı memnun. El arabasıyla başladığı bu işi şimdi dükkânında sürdürüyor. Otellerin artmasıyla birlikte işlerinden memnun. Ancak yine de eski günleri, komşulukları aradığını söylüyor. “Komşuluklar yine kötü değil ama eskisi gibi de değil” diyor.
Semt sakinlerinden Derya Acar yıllar önce öğrencisi olduğu Cevri Kalfa İlköğretim Okulu öğretmenlerinden. ”Yıllar önce burası mahalle yaşamının olduğu bir yerdi. Eski Türk filmlerinin ahşap evli mahallelerde geçen birçok sahnesi burada çekilmiştir. Hatta çocukluğumun geçtiği evde de filmler çevrilmişti, ancak birkaç yıl önce o evi satmak zorunda kaldık. Önceleri iki ilkokul varken öğrenci azlığı nedeniyle Cankurtaran İlköğretim Okulu yerini öğretmenevine bıraktı. Barlar sokağa taşınınca pazarımız da kaldırıldı. Yani yavaş yavaş insanların yaşam alanı yok ediliyor. Ancak Roman mahallesinin yapısı bozulmadı.” diyerek yaşananları özetliyor.
Ünlü sinema oyuncu Erol Taş’ın yeğeni Nevin Taş, Cankurtaran Mahalle Muhtarı. Semtin yaşadığı değişimi en yakın tanıklarından olan muhtar on beş yıl öncesinde on binin üzerinde seçmeni olduğunu, ancak şimdi bu sayının bin üç yüze düştüğünü belirtip sözlerini şöyle sürdürüyor: “Amcamın zamanında trenden çok sayıda insan inerken şimdi bu birkaç kişiye düştü. Zaten yakında tren istasyonumuz da kaldırılacak. Avrupa Kültür Başkenti Projesiymiş. Yollar da trafiğe kapanacakmış.” Yani insanlara yaşam alanı bırakılmıyor dediğimizde ise, “Bu çoktan yapıldı. Ne bir eczanemiz ne de bir sağlık ocağımız var,” diyor.
Peki ya turizm?
Tarihi otelin lobisine girdiğinizde irili ufaklı su kaplumbağalarıyla dolu süs havuzu insanı kendine çekiyor. Şark köşesiyle, vitrinlerde sergilenen Osmanlı figürleriyle bir otel lobisinden çok eski bir Türk evini andırıyor. Havuzun hemen ilerisinde ise eski siyah beyaz fotoğraflar. Barbaros Hayrettin Paşa’nın leventleri için yaptırdığı ahşap evin restore edilmesiyle ortaya çıkmış Armada Otel. Açıldığı ilk günden beri bölgedeki değişimin bir başlangıç noktası olarak görülmüş. Bölgeye otellerin gelmesiyle yaşam alanlarının daraltıldığı ve başka bölgelere taşınmak zorunda kaldıkları iddialarını sorduğumuzda otelin yetkilisi Nedim Mazlıyah fotoğrafları göstererek işte Armada’nın eski hali diyor ve şöyle devam ediyor:
“Armada onlara ne yapmış ki? Bizimle semtin yaşam standardı yükseldi. Çünkü istihdam sağladık. Bir kere buranın halkı çok fakirdi. Zaten burada çekilen Eski Türk filmleri de fakir mahallelerinde geçiyordu. Bu durumdan memnun olduklarını düşünüyorum. Çünkü evlerini değerinin çok üzerine satarak daha lüks ve rahat bir hayata kavuştular. Aksine, Armada semt kültürünü yaşatmak için sürekli çaba sarf ediyor. Örneğin her yıl bahar ayında üniversitelerin işbirliğiyle düzenlenen Ahırkapı Şenlikleri’ni destekliyoruz. Bu kutlamada mahalle sakinleri de stant açarak kazanç sağlıyor ve yabancı turistlerle birlikte eğleniyorlar. Böyle bir etkinliğin Türkiye’de benzeri yok” diyerek amaçlarının Türk insanını bilinçlendirip turist çekmek olduğunu vurguluyor.
Tarihi semt, eski mahalle kültürü, turizm ve Avrupa Kültür Başkenti projeleri arasında bocalıyor. Yaşanan değişimin neler getireceği ise belirsiz. En azından şu an için.