Depremin oluşturduğu psikolojik sorunların sadece bölgede olayı bizzat yaşayanları etkilemediğini, kitle iletişim araçları sayesinde toplumun tamamına yayıldığını kaydeden Psikolog Karaçiçek, “Bunun sonucunda bireylerde uyuşukluk, dalgınlık, duygusal tepkisizlik, donukluk, hiçbir şey hissetmeme, sadece bir noktaya bakıp dalma, gerçeklikten uzaklaşma, yer ve zaman algısının bozulması, çevrede olup bitenlerin farkına varma halinde azalma, çevreyi ve kendisini olduğundan farklı, yabancı, değişik algılama, depremden öncesinde, deprem esnasında veya sonrasındaki olayları hatırlayamama gibi durumlar yaşanabiliyor. Bunun yanı sıra çarpıntı ve nefes darlığı gibi bazı bedensel yakınmalar da gelişebiliyor” diye konuştu.
Sorun kalıcı hale gelmeden çözülmeli
Geçen yıl yaşanan yıkıcı deprem gibi büyük ve travmatik olaylar sonrasında en fazla rastlanan rahatsızlıkların depresyon, akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu olduğunu söyleyen Psikolog Karaçiçek, kabuslar, yabancılaşma, depremi hatırlatan mekan ve yerlerden kaçınma gibi sorunlarla kendini gösteren bu rahatsızlıkların tedavi edilmemesi durumunda sorunun kalıcı hale gelebilirken bundan bireyin sosyal ve iş çevresinin de olumsuz etkileneceğini belirtiyor.