Bana ne yediğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim
Ünlü Fransız yemek ustası Brillat-Savarin, "Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" diye boşuna dememiş. Yiyip içtiklerimizin yani beslenme şeklimizin ruh sağlığımız üzerindeki etkisi, eski tarihlerden bu yana bilinen bir gerçek. Peki sadece tercih ettiğimiz yiyeceklerin değil, yemek yeme tarzımızın da kişilik özelliklerimizi ele verdiğini biliyor muydunuz? Ya hızlı yemek yiyenlerin erken boşalma sorunu olduğunu? Beef & Fish dergisi için Dr. Cem Keçe kaleme aldı..
Haberin Devamı
Psikoloji yemeyi doğrudan etkiler
/

Çoğumuz yemek yemenin beslenme amaçlı olduğunu düşünürüz. Elbette bu doğrudur ama beslenme, yemek yeme denkleminin bilinen kısmıdır. Bilinmeyen kısmında ise buzdağının görünmeyen yüzü, yani psikolojik boyutu vardır. Duygular, düşünceler, olaylar, kişilik özellikleri, ruhsal sorunlar ve daha pek çok faktör yemek yeme mekanizmasını doğrudan etkiler. Çünkü zihin ile beden birbirlerini doğrudan etkiledikleri sürekli bir ilişki içindedir. Yeme davranışımızı etkileyen psikolojik faktörler sürekli iş başındadır. Çoğu kişi çocuklukta yaşanan travmalar, bağımlılık ilişkileri, depresyon, kaygı, öfke, yalnızlık, sevgisizlik, özgüven eksikliği gibi olumsuz duygularıyla başa çıkabilmek için yeme davranışını kullanır.
Stres hormona, hormon yağa
/

Yemek yemek kısa vadede duyguları yatıştırmaya, stresi ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir ama bu kısırdöngü içinde sürekli yemek genellikle pişmanlık ve suçlulukla sonuçlanır ve kilo artışıyla birlikte olumsuz beden imgesinin oluşmasına neden olabilir. Stres, korku, kaygı, öfke gibi tüm olumsuz düşünceler vücutta fizyolojik stres yanıtı oluşmasına yol açar. Bunun sonucunda kortizol ve insülin hormonları daha fazla salgılanır. Bu hormonların fazlası vücudun kalori yakma kapasitesini düşürerek yağ depolanmasına ve kan şekeri dengesini bozarak yeme bozukluklarına neden olur.
Haberin Devamı
Ruh hali kötüyse kilo vermek zor
/

Dünyanın en iyi diyetini de uygulasanız, kaygılı ve stresli bir ruh haliyle kilo vermeniz oldukça zor olacaktır. Bir de buna uygulanması zor diyetler, tatsız tuzsuz yiyecekler ve yoğun egzersiz programları eklenirse kaygı düzeyiniz artacak ve iş daha içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. İnsanın metabolik enerjisi vücudu hayatta tutmaya programlanmıştır. Dolayısıyla dünyanın en güzel, en sağlıklı yiyeceklerini yediğinizde bile eğer ruh haliniz iyi değilse, zihniniz kalori harcanmasını durdurarak vücudunuzu korumaya alacaktır.
Yas varsa yeme isteği yok
/

İnsanın doğasında temel bir paradoks vardır: Bir parçamız içimizde huzur isterken, diğer parçamız buna karşı savaşır, yemek konusunda da durum böyledir. Bir yandan sağlıklı ve düzenli beslenmek isterken, diğer yandan tüm kuralları yıkmak, neyi ne kadar yiyebilirsek yemek isteriz. Bunu da genellikle içimizdeki duygusal açlığı, yani sevgi, ilgi ve beğenilmeye duyduğumuz ihtiyacı bastırıp iç huzura kavuşmak için yaparız. Ancak depresyon, yas gibi yoğun üzüntünün hâkim olduğu durumlarda yeme isteği de kaybolur.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Koku ve duygu aynı merkezde
/

Yemek kültürü, büyük ölçüde sosyal yapıyla şekillenen bir olgu olmakla birlikte yemek yeme davranışı, iç ve dış uyaranlarla gerçekleştirilen kişisel bir eylemdir. Dış uyaranlar yemeğin, tadı, kokusu, görünüşü gibi doğrudan yiyecekle ilgili fiziksel özelliklerdir. İç uyaranlar ise düşündüklerimiz ve hissettiklerimizden kaynaklanan psikolojik süreçler ve kişilik özelliklerimizdir. Yemek tercihleri kişilik özellikleriyle ilgili önemli ipuçları verir. Koku ve tat duyuları, beynimizde limbik sistemde işlenir. Limbik sistem aynı zamanda duygu ve davranışlarımızda da etkili bir mekanizmadır; özellikle içgüdüsel veya otomatik davranışlarımızla ilişkilidir.
Kaygılı kişilikler tatlıcı
/

Aynı yerde işlenmelerinden dolayı tatlar ve kokularla duygu ve davranışlarımız arasında bir bağlantı vardır. Bu konuda dünyanın önde gelen üniversitelerinde yapılmış çok sayıdaki araştırmanın sonuçları, belli kişilik özelliklerine sahip kişilerin belli yiyecekleri tercih ettiklerini ortaya koyuyor. Bu sonuçlar; narsisist kişilerin acı yiyecekleri tercih ettiğini, borderline kişilerin duygusal kriz anlarında tıkınırcasına yemek yemeye ve tatlıya düşkün olduğunu, heyecan arayanların baharatlı yiyecekleri sevdiğini, maceracı kişiliklerin yeni tatlar denemekten hoşlandığını, duygusal kişilerin daha çok meyve ve sebze tükettiğini, kaygılı ve içe kapanık kişilerin tatlı yeme eğiliminde olduğunu, dışa dönük kişilerin ise et ve alkolden hoşlandığını gösteriyor.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Rekabeti sevenler hızlı yer
/

“Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” sözünü “Bana nasıl yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” şeklinde uyarlamak da mümkün. Tercih ettiğimiz yiyecekler gibi yemek yeme tarzımızın da kişilik özelliklerimizle ilişkisi söz konusu. Yine bu konuda yapılan çok sayıdaki araştırmanın vardığı ortak sonuçlara göre, yemek yeme biçimimiz, kişilik özelliklerimize dair önemli ipuçları veriyor. Örneğin; tezcanlı, dışa dönük ve rekabeti seven kişiler genellikle 'hızlı' yemek yerken, sakin ve soğukkanlı kişiler 'yavaş' yiyor, mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip olanlar ise sofra düzenine ve yemeğin sunumuna fazlasıyla özen gösteriyor, 'yavaş ve kontrollü' yiyor.
Yavaş sürün, yavaş yiyin!
/

Konuşmak, araba kullanmak, yemek yeme tarzı gibi günlük davranışlar cinsel yaşamla, özellikle erkeklerde erken boşalmayla çok yakından ilgilidir. Erken boşalan erkekler hızlı yemek yer, hızlı araba kullanır, hızlı konuşur, her konuda aceleci ve sabırsız davranırlar. Çabuk sinirlenirler, stresli ve gergindirler, kontrolsüz davranışları, kaygılı ruh halleri, daima telaşlı olmak gibi özellikleri vardır. Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar. A tipi kişilik yapısına sahiptirler, yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan kişilerdir. Eğer erkek bu özelliklerini kontrol edemezse yatakta boşalmasını da kontrol etmekte zorlanır. Bu nedenle sosyal bir mesaj vererek yazıma son veriyorum: “Yavaş yiyin, yavaş sürün, yavaş konuşun ki kimseler yatakta erkenci olduğunuzu anlamasın…”