Son dakika... Mahir Ünal: CHP, ÖSO'dan ne istiyor?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, MYK toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, CHP'nin Özgür Suriye Ordusu'na yönelik eleştirilerine sert cevap verdi. "CHP, Özgür Suriye Ordusu'ndan ne istiyor?" diyen Ünal, "Eğer psikopatoloji ile açıklayacak olursak CHP çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır. Çoklu kişilik bozukluğunun temel sebebi travmatik geçmiştir” dedi. Ünal, seçim barajıyla ilgili de önemli açıklamalar yaptı.
TEM'deki kaza anı böyle görüntülendi
Küçük kızını taciz eden sanık tutuklanmayınca anne fenalaştı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan MYK toplantısı sonrası düzenlediği basın toplantısında seçim barajı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
MYK toplantısında MHP ile AK Parti arasında kurulan Milli Mutabakat Komisyonunun çalışmalarına ilişkin bilgilendirilme yapıldığını belirten Ünal, Zeytin Dalı Harekatı’nın da başarıyla devam ettiğinin altını çizdi.
Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde yapılan çalışmalardan ve normalleşme sürecinden bahseden Ünal, Afrin bölgesinin de teröristlerden temizlenmesinden sonra aynı çalışmaların Afrin bölgesinde de yapılacağının altını çizdi.
CHP'le sert eleştiri
CHP’nin tutumunu eleştiren Mahir Ünal, şöyle konuştu:
CHP milli konularda 2-3 gün milli duruş sergiliyor. En fazla 3 gün sonra bu milli duruşunu bozarak mutlaka bu birlikteliği, milletin hassasiyetlerinin, önceliklerinin gerektirdiği noktadan ayrılarak başka bir noktaya geçiyor. TSK ve bu harekata dönük bir şey söyleyemeyen CHP, ÖSO’ya dönük çirkin ifadeler kullanmaktadır. Şunu sormak istiyorum, Fırat Kalkanı Harekatı’nda bizimle birlikte DEAŞ’a karşı bizimle birlikte savaşan, bugün Zeytin Dalı Harekatı’nda PYD-YPG terör örgütüne karşı savaşan ÖSO’dan ne istiyorsunuz. Israrla yapmak istediğiniz nifak, ayrıştırma ve itibarsızlaştırma harekatının asıl amacı nedir? Bir gün olsun PYD-YPG’ye dönük, PKK’ya dönük bir kez olsun olumsuz ifadenizi duymadık. PYD-YPG’ye geçmişte ne dediğinizi biliyoruz. ‘PYD’li arkadaşlar’ dediğinizi, PYD’nin de meşru bir siyasi parti olduğunu, YPG’ye övgüler dizdiğinizi biliyoruz.
PYD-YPG bugün DEAŞ’tan boşalan bölgelerde hangi infazları baskıları yaptığını biliyoruz. Sadece Afrin bölgesinde PYD-YPG baskısı ile 370 binin üzerinde insan evlerini şehirlerini terk etmek zorunda kaldılar. Onlara boyun eğmediği için binlerce insan infaz edildiler. PKK’nın bir uzantısı olduğunu, 2002 yılında Suriye’de kurulan bu örgütün Öcalan’ın talimatı ile kurulduğunu biliyoruz. Geçenlerde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de bunu adeta itiraf etti. Ben soruyorum CHP; PKK-YPG-PYD’ye bir şey söylemezken, kahraman ordumuzla birlikte bölgenin terörden kurtarılması, orada bir terör koridoru oluşmasını engellemek için kendi ülkesini savunan, bizim de onlarla birlikte bölgeyi terörden temizlediğimiz ÖSO’dan ne istemektedir, neden nefret etmektedir. Bu sorunun cevabı önemli.
“Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır”
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarının kararını ve riskini siyasi iradenin aldığını belirten Ünal, şöyle devam etti:
Israrla CHP sözcüleri TSK’yı, devleti, Cumhurbaşkanımı ayrıştırıyor, Cumhurbaşkanıma dönük ağza alınmayacak küfürler ediyor, terör seviciliğine devam ediyor. Biz siyaseti konuşurken psikapotolojiyi konuşacaksak, o zaman CHP’nin durumunu çoklu kişilik bozukluğu ile açıklayabiliriz. CHP’nin Cumhuriyet Halk Fırkası ile hiçbir ilgisi kalmamıştır. CHP’nin Mustafa Kemal Atatürk ile hiçbir ilgisi kalmamıştır, hatta CHP’nin Recep Peker ve İsmet İnönü ile bir ilgisi kalmamıştır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır.
Bazen PKK’lı, bazen PYD’li, bazen DHKP-C’li, terör sevici tiplerin, radikal ve kendi devletine ‘seri katil’ diyen tiplerin ortaya çıktığı ve onların adeta odağı, mihrabı haline gelen bir yapıya dönüşmüştür. Bu yapıda olmayan Mustafa Kemal Atatürk’ün idealleri, iradesi ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye hayalidir. Eğer bugün Mustafa Kemal Atatürk hayatta olsaydı bunlar Mustafa Kemal Atatürk’le de mücadele ederlerdi. CHP’nin bugünkü yapısı ile Selahattin Demirtaş ve Mustafa Kemal Atatürk eğer genel başkanlık yarışına girseler Selahattin Demirtaş’ın kazanacağı bir CHP ile karşı karşıya olduğumuzu biz söylemiyoruz artık vicdan sahibi, aklı selim sahibi insanlar bunu söylüyorlar.
CHP’nin Recep Tayyip Erdoğan’a neden düşmanlık ettiğini, dünya kaotik belirsizliğe sürüklenirken Türkiye’yi bir istikrar adası olarak tutan, bölgedeki ateş çemberinin içinde Türkiye’yi bir güven adası halinde tutan Recep Tayyip Erdoğan’a neden düşman olduklarını, 15 Temmuz’dan, Fırat Kalkanı Harekatı’ndan, Zeytin Dalı Harekatı’ndan neden rahatsız olduklarını, milli ve yerli duruş neden sergilemediklerini biliyoruz. CHP Türkiye karşıtı odakların merkezi haline dönüşmüştür. Eğer psikopatoloji ile açıklayacak olursak CHP çoklu kişilik bozukluğu yaşamaktadır. Çoklu kişilik bozukluğunun temel sebebi travmatik geçmiştir.
Mahir Ünal'dan seçim barajı açıklaması
"Misli ile iade ediyoruz"
CHP’nin 8 seçim kaybettiğini belirten Ünal, “Genel Başkanımıza yaptıkları hakaretleri misli ile kendilerine iade ediyoruz. Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanıdır. Onlar hakaretlerine, küfürlerine devam etsinler, tarih onları da bizi de yazacak. Kemal Kılıçdaroğlu ‘Afrin’deki harekat ile ilgili eleştirel konuşan, karşı çıkanlara dönük devlet baskı uyguluyor’ diyor. Milli güvenlik meselesi söz konusu olduğunda, bir milletin sınır güvenliği, bir milletinin sınırlarının yanında birileri terör devleti kurmaya çalışıyorsa biz buna seyirci mi kalacağız? Biz bununla ilgili gereğini yapmaya kalkıştığımızda bazı terör sevicileri TSK’ya ‘katil’ diyorsa, TSK’ya dönük hakaret ifadeleri kullanıyorsa, bu siyasi kararı alan ve bununla mücadele eden bu iradeye dönük saldırgan, terör sevici ve teröristleri destekleyen bir dil kullanıyorsa Sayın Kılıçdaroğlu bizden bunları alkışlamamızı mı istiyor? Kemal Kılıçdaroğlu bizi yanıltmıyor, 15 Temmuz’da aynı şeyi yaptı, bugün de aynı şeyi yapıyor, yarın da Türkiye’nin çıkarları söz konusu olduğunda aynı tavrı sergileyeceğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Genel temayül yüzde 10 barajının korunması üzerinedir”
Milli Mutabakat Komisyonunun yarın dördüncü toplantısını yapacağını belirten Ünal, seçim barajı ile ilgili soruya, “Milli Mutabakat Komisyonunun görüşmeleri karşılıklı müzakerelerden oluşmaktadır. Bu müzakereleri biz belli seçenekler haline getirip sayın genel başkanlara sunacağız. Genel temayül yüzde 10 barajının korunması üzerinedir. Onun dışındaki hususları değerlendirmeye devam ediyoruz. Şuanda genel başkanların görüşmesi söz konusu değil. Çalışmaların tamamlanmasından sonra genel başkanlara sunulma noktasına geldiğinde sayın genel başkanlar bir araya gelip bu çalışmaları değerlendirecekler” cevabını verdi.
“Bu paket Milli Mutabakat Komisyonunun önünde”
Uyum yasaları kapsamında yerel seçimlere yönelik mini bir paket olup olmayacağı yönündeki soruya cevap veren Ünal, “Şuanda hem MHP’nin mutfağı hem de AK Parti’nin mutfağı bu konudaki çalışmaları tamamladı. Bu paket Milli Mutabakat Komisyonunun önünde. Komisyon bu paketi hazırlayan uzmanlarla birlikte çalışmaları tamamlayıp genel başkanlara sunulacak. Bu paket yerel yönetim seçimlerinin yapılan anayasa değişikliğine uyumunu kapsamaktadır” dedi.
“İttifak yapan partiler için herhangi bir şekilde baraj sorusunu söz konusu değil”
İttifak ile ilgili birçok seçenek olduğunu belirten Ünal, “Pusulanın bir ittifak durumunda nasıl şekil alacağı önemli bir çalışma. Burada şekilden çok maksat dikkate alınarak çalışma gerçekleştiriliyor. Bu çalışmanın maksadı; bir, ittifak yapan siyasi partilerin oyunun belli olması. İki, marka değerinin korunması. Üç, seçim sonuçlarına göre alacakları milletvekillerinin belirlenmesi. Dolayısıyla bu amaçları gerçekleştirecek bir pusula biçimi üzerinde çalışıyoruz. Henüz bir karar varılmış değil” diye konuştu.
İttifak yapan partilerden birisinin yüzde 10 barajının altında kalması durumunda ne olacağının sorulması üzerine Ünal, “İttifak yapan partiler için herhangi bir şekilde baraj sorusunu söz konusu değil. Orada ittifak değil, ittifakın oyudur esas olan. Daha önce Sayın Bahçeli değerlendirmelerinde 1991’deki ittifakı örnek vererek oradaki üç siyasi partinin oylarının belirlenmemesinin o dönemde rahatsızlık oluşturduğunu, kimin ne kadar oy alacağının belli olacağı bir çalışmanın daha doğru olacağını ifade etmişti. Biz de o yönde görüş beyan ettik. Bu çerçevede çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye cevap verdi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
MEB 50 uzman yardımcısı alımı başvuruları ne zaman, şartları neler? 2025 MEB PERSONEL ALIMI BAŞVURULARI!
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM KONULARI 23 ARALIK 2024 | BUGÜN Kabine Toplantısı saat kaçta? Memur ve emekli zammı, asgari ücret...
SON DEPREMLER LİSTESİ 23 ARALIK 2024: Az önce deprem mi oldu, nerede, kaç şiddetinde? AFAD son deprem listesi! Malatya, Muğla...
İlk Türk Hava Şehidinin Hüzünlü Hikayesi! Fethiye'nin İsmi Şam'dan Geldi! Atatürk O İlçenin İsmini Değiştirdi...
Vahe Kılıçarslan'a Ağır Suçlama: Kaza Mağduru Kadından 5 Milyon TL'lik Tazminat Davası