Kılıçdaroğlu: Şunu bilmek istiyorum, gerçekten benimle misiniz?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İzmir'de gerçekleştirdiği milletvekili kampında konuştu. Hem bir uyarı mesajı hem de destek mahiyetinde bir soru soran Kılıçdaroğlu, "Benimle misiniz? Benimleyseniz, sırtımı size yaslamak istiyorum" dedi.
TBMM CHP Grubu'nun 27'nci dönem 5'inci Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılımıyla İzmir'in Seferihisar ilçesinde başladı. Toplantıda CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra genel başkan yardımcıları, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, ilçe belediye başkanları ve CHP'li vekiller yer aldı. Toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, "Bakınız, ben sürekli yürümeye ve ilerlemeye kararlıyım. Hiçbir şey beni inandığım yoldan geri çeviremez. Bu ülkeyi seven insanların, gerçek vatanseverlerin umutları ve duaları her yerde bizimle birlikte yürüyor, buna inanın. Bu mücadelede halk düşmanlarını beraber yeneceğiz. Halkımıza kurtuluşu beraber getireceğiz. Şunu artık bilmek zorundayım. Siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor. Bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini görüyorum. Artık beraber karar verelim; bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz? Benimleyseniz benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı bilmek istiyorum. Bakınız, Türkiye tarihinin en büyük borsa manipülasyonlarına şahit oluyoruz. Küçük yatırımcı soyuldu, soyuluyor. Piyasada yatırımcının buharlaşan parası dün itibarıyla 5,5 milyar dolardı. Daha önce uyardım. 'İzliyorum sizi' dedim. Küçük yatırımcıyı soyanları isim isim biliyorum. Sadece ben değil, bu işin namuslu uzmanları da biliyor. Bu çaldığınız küçük yatırımcının paralarıdır. Açıkça söylüyorum. Bu paraları burnunuzdan fitil fitil getireceğim. Son kez Sermaye Piyasası Kurulu'na inanıyorum" dedi.
"UMUDU BÜYÜTMEK ZORUNDAYIZ"
Umutsuzluğa yer olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bizim kitabımızda umutsuzluğa yer yoktur. Biz umudu büyütmek zorundayız. Derin bir yoksulluk var ama umutsuzluk yoktur. En zor koşullarda Türkiye'yi aydınlığa çıkaran bir partinin üyesi olmaktan onur duymamız gerekiyor. Salı günü Elazığ'daydık. Orada toplantımızı yaptık. Bir gün önce bütün billboard'larda halkı tahrik etmeye çalışan afişler asılmıştı. Kaldırılmasıyla ilgili milletvekili arkadaşlarımız yapılanın doğru olmadığını duyurmaya çalıştı. Haberi aldığımda 'Sakın dokunmayın, aynen kalsın' dedim. Gidip o afişlerden birisinin önünde bir fotoğraf verdim. Bu ülkenin insanına ben güveniyorum. Bu ülkenin insanı kışkırtmalara, tahriklere asla kapı aralamayacaktır. Elazığ'ın insanı bunu bize gösterdi. İzmir'den bütün Elazığlı hemşehrilerime CHP üyelerinin selamını gönderiyorum. Bunu yapanlar kim? Afişleri basan kişiler 'Cumhur İttifakı'nı oluşturan kişilerin talebiyle şirketimiz tarafından yapılmıştır' diyor. 'Cumhur İttifakı'nı da kimlerin oluşturduğunu artık biliyoruz. Bugün Türkiye'nin yönetilemediğini gayet iyi biliyoruz. Sadece ben değil sokaktaki yurttaşlar, esnaftan ev kadınına kadar artık bunların ülkeyi yönetemediği gerçeklerini bütün ayrıntılarıyla görüyorlar. TL'nin eridiğini hep beraber görüyoruz" diye konuştu.
"KURT GEÇİRDİĞİ KIŞI BİLİR AMA AYAZI UNUTMAZ"
Merkez Bankası'na verilen görevin yerine getirilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankası'na verilen görevin yerine getirilmediğinin farkındayız. Hayat pahalılığını biliyoruz. '128 milyar dolar nerede?' diye afişler asmıştık. 128 milyar dolar buharlaştı, yılbaşından bu yana 75 milyar dolar daha buharlaştı. Kimlere arka kapıdan satıldı? Merkez Bankası neden bu süreçte devre dışı bırakıldı? Bütün bunları yaptılar. Fiyatlar düşmedi, enflasyon inmedi, dış ticaret açığı kapanmadı. Kurt geçirdiği kışı bilir ama yaşadığı ayazı unutmaz. Bu millet aslında her şeyin farkında. Bizler de bunun farkındayız. Bilinmeyenlere ışık tutuyoruz. 'Biz faize karşıyız' diyorlar. Faize karşı olmadıklarını, tam tersine bu süreçte cumhuriyet tarihinde görülen bir olağanüstü olumsuz olaya imza attıklarının farkında olmamız lazım. Alt gelir gruplarından, üst gelir grubuna kaynak aktarıyorlar. Bu aktarılan kaynak sıradan bir kaynak değil. İlk 8 ayda kur korumalı mevduat dahil ödenen faiz miktarı 250 milyar liradır. Gerçeği herkese anlatmak zorundayız. Gerçeği herkese anlattığımızda toplumsal desteği çekebileceğimize inanıyorum" dedi.
"BİZE KATILIN"
Çiftçiye ödenen yardımlardan söz eden Kılıçdaroğlu, "250 milyar lirayı ödüyorlar ama çiftçiye yaptıkları yardım ilk 8 ayda 25 milyar liradır. Oysa çiftçiye verilmesi gereken para bu yıl sonuna kadar kanuna göre 143 milyar lira olması lazım. Evet hakkınızı teslim etmiyorlar. Milli gelirin yüzde 1'i oranında payı vermiyorlar. Halkın iktidarı olarak geldiğimizde bu payı size vereceğiz. Bir garabete imza attılar. Attıkları imzayı sürdürüyorlar. AK Parti'ye oy veren bütün kardeşlerime, MHP'ye oy veren bütün kardeşlerime İzmir'den sesleniyorum; gidin herhangi bir bankaya 'Kredi çekmek istiyorum' deyin. Bakın bakalım size yüzde 12 faizle veriyorlar mı? Vermeyecekler. Bankaların karı yüzde 500'ün üzerinde. Son 1 yılda artış gösterdi. Esnafa soruyorum; yüzde 500 gelirin arttı mı? O zaman oturup düşüneceksiniz. Esnaf kardeşim, çiftçi, emekli, sanayici kardeşim sen de düşüneceksin. Bu iktidar kime hizmet ediyor düşüneceksin. Bu tabloyu kesinlikle değiştireceğiz. O nedenle diyorum; bize katılın" diye konuştu.
"BİR AVUÇ AZINLIĞA ÇALIŞIYOR DEMEKTİR"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Her kuruşun hesabını kendi halkına vermeyen bir siyasal iktidarın bu ülkeye getireceği hiçbir yarar yoktur. Siyasetçi halkına güven vermek istiyorsa halkın ödediği vergilerin her kuruşunun hesabını millete vermek durumundadır. Millete vermiyorsa bir avuç azınlığa çalışıyor demektir. Var olan iktidar faiz ayaklarına yatıp din soslu, dini kullanarak bir avuç azınlığa milyarlarca lirayı aktarıyorlar. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygılıyız. Eyvallah ama millete yalan söylemek bizim kitabımızda yoktur. Allah nasip eder iktidara gelirsek, dürüst çalışmanın ne olduğunu bütün dünyaya göstereceğiz. Çiftçiye, üretene, alın teri dökene ne veriyorlar? 85 milyon insanın karnının doyması için çiftçiyi toprağa küstürmeyeceksiniz. Küstürürseniz ekmez. Pamuk ve şeker pancarı fiyatları hala belirlenmiş değil. 34 yıl sonra bu ülkenin şeker ithal ettiğini hiçbir AK Parti ve MHP'ye oy veren kardeşimin unutmaması lazım. Toprağımız var, şeker fabrikamız var. Ürettirmiyorsun. Dışarıdan şeker getiriyorsun. Bu millete sözüm var. Bu milleti soyanlardan bunun ahını almak, benim boynumun borcudur. Dünyada fındıkta bir numarayız. Fındığı bir İtalyan firmasına teslim ettiler."
"BÖYLE REZALET HİÇBİR DEMOKRASİDE YAŞANMAZ"
Elazığ'daki konuşmasını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Çökme vergisi şu; saray iktidarı diyor ki 'Herkes fabrikasının çatısına güneş enerjisi sistemi kursun'. Güzel. Allah'ın güneşi bedava. Sonra zaman geçiyor. Elektriği elde ediyorsunuz, gayet güzel. 'Artan elektriği bana satacaktınız, şimdi ben bunu parayla almayacağım. Bana mecburen vereceksiniz'. Bu, çökme vergisidir. Böyle bir rezalet dünyanın hiçbir demokrasisinde yaşanmaz. 'Ben senden zorla alacağım yani zapt edeceğim' diyor. 'Vermezsen cezalandıracağım' diyor. Bunu asla kabul etmiyoruz. O sanayici arkadaşlarım da unutmasınlar. Düne kadar alkışladıkları AK Parti'yi unutmasınlar. Ne zaman ki onların elektriğine çöktüler, şimdi uyanmaya başladılar. Şimdi elektriğe çöktüler, yarın fabrikalarınıza da çökebilirler. Halkın desteğiyle iktidar olduğumuzda sanayicinin hangi partiye ilgi duyduğuna bakılmaksızın kim üretiyorsa bizim başımızın üstünde yeri olacak. Biz onlar gibi ayrımcılık yapmayacağız" dedi.
"ÜZERİMİZE ÇOK BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR"
Koruma altına alınmadan aile yanında destek verilen çocuk sayısının 2011 yılında 34 bin 982 olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"2022 temmuz ayında bu rakam 147 bini aştı. 'Türkiye büyüyor' diyorlar ya 147 bin çocuğa aile yanında destek veriliyor. Bu rakam, bu tablo böyle devam ederse her yıl artacak. Bizim üzerimize çok büyük görevler düşüyor. Tarihi bir sorumluluğu bilmek ve yerine getirmek zorundayız. Sizden, bizden ayrımı yapmadan toplumun her kesimini kucaklamak zorundayız. Milletvekilleri, il başkanları, kadın kolları halkın arasına giremeyecek noktaya geldi. Gidemiyorlar, dert dinleyemiyorlar. Hiçbirinin yetkisi yok ve yeni bir şey söyleyemiyorlar. İradelerini bir kişinin iradesine bağlayan bir iktidarın geleceği yoktur. Devlet memurlarına diyor ki 'Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfımızın çalışanları sizleri hanelerinizde ziyaret ederek bir bardak soğuk suyunuzu, bir demli çayınızı içecek. Kah derdinizi dinleyecek, kah sohbetinize eşlik edecek'. Hani senin milletvekillerin gidiyordu? 'Siz gidin anlatın' diye devlet memurlarını görevlendiriyor. Devlet memurları sarayın kölesi değildir. Siz sarayın memuru değilsiniz. Siz bir siyasi partinin de memuru değilsiniz. Siz onurlu Türkiye Cumhuriyeti'nin memurlarısınız. Saray memurları ayrı ama onurlu Türkiye Cumhuriyeti'nin memurları, savcıları ve hakimleri ayrı. Saraya koşulsuz biat edenlerin ne olacağını ileride tarih yazacak."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Karabük'te kartpostallık görüntü! Sarıçiçek Yaylası beyaza büründü
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!