Fransa'nın "Ankaralı" Büyükelçisi CNN TÜRK'e konuştu
Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro. Türkiye'nin Ankara doğumlu Yabancı Büyükelçisi Magro, ilk televizyon röportajını CNN TÜRK Diplomasi muhabiri Sena Alkan'a verdi. Fransa'nın Ankara Büyükelçisi hem ikili ilişkileri değerlendirdi, hem de Ankara geçmişini ve Türkçe'yi nasıl bu kadar iyi bildiğini anlattı.
Türkiye ve Fransa ilişkileri geçtiğimiz yıllarda zorlu bir dönemden geçti. Ama şimdi yenilenmiş bir diyalogu konuşuyoruz. CNN TÜRK'te Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Herve Magro'yu ağırlıyoruz. Sayın Büyükelçi, zorlu bir dönemden geçti iki ülke ilişkileri... Fakat ardından yenilenmiş bir diyalog Türkiye tabiriyle normalleşme görmek istiyoruz. Nasıl olacak? Harita nedir?
"Fransa ile Türkiye arasındaki ilişkiler önemli ilişkilerdir. Bu başlangıç noktasından tekrar başlamak gerektiğine inanıyorum. Zira bu ilişkiler tarihi, köklü ilişkilerdir. Ve uzun bir geçmişten gelip devam eden ilişkiler. İlişkilerimizi bugün yaşadığımız dönemle, sadece bir kriz dönemiyle sınırlandırmamamız gerekiyor. Oldukça yoğun bir ilişkinin bütünü içinde değerlendirmek gerekiyor bu dönemi. Her alanda yoğun bir ilişkiye sahibiz. Beşeri alanda olduğu gibi ekonomik alanda da. Türkiye bu konuda, yatırımlar, pazar anlamında Fransa için son derece önemli bir ortaktır. Zira Türkiye, AB ülkeleri ve İsviçre’nin dışında dünyadaki en büyük dördüncü tedarikçimiz ve Fransa’dan en fazla ithalat yapan ülkeler arasında 5. konumdadır. Örneğin Hindistan ve Brezilya gibi önemli ülkelerin önünde bu konuda. Dolayısıyla, gerçekten de çok derin ilişkilere sahibiz. Bunun yanı sıra, tabiatıyla son derece köklü kültürel bağlara da sahibiz. Ve asırlar boyu bu ikili ilişkilerden beslendik. 16. YY’a uzanan bir ilişki söz konusu. Hatta bu yıl, Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmeden oluşturulan ilk rejimin, Mustafa Kemal’in rejiminin Fransa tarafından tanınmasının yüzüncü yıl dönümünü idrak edeceğiz. Başta da söylediğim gibi ilişkilerimizde bu ilke ve temellerine yeniden dönülmesi gerektiğine inanıyorum. Sonra tabii ki, tersini söyleyemeyiz, ilişkilerimizde geçtiğimiz yıl, zor dönemlerden geçerek, önemli bir kriz yaşadık. Türkiye’nin şunu da anlaması gerektiğine inanıyorum: Bizler Türkiye’yi bir müttefik olarak görüyoruz ve Fransa’nın önemli bir müttefiki olarak görüyoruz. Türkiye, Avrupa Birliği için de önemli bir müttefiktir. Ve belki de, daha az yakın olduğumuz başka ülkelere kıyasla, bir müttefikimize karşı daha talepkarız. Ve Türkiye ile bu yakınlığın, mümkün olan en açık diyaloğu sağlamamıza vesile olması gerektiğine inanıyorum. Anlaşmazlıklardan kaçınmadan, konuşabilmemiz, anlaşmazlıklarımızı tartışabilmemiz gerekiyor. Ve geçtiğimiz yıl eksikliğini yaşadığımızın tam da, zorlu sorunlar ile bir takım bölgesel konulardaki anlayış farklılıklarımız üzerinde teatilerde bulunma yetisinin eksikliğidir. Ve sizin de belirtmiş olduğunuz üzere, bu diyaloğu yeniden tesis etmeyi arzu ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz bugün. Ancak, tekrar ifade etme gerekirse, bu diyalog aramızdaki uyuşmazlıkları göz ardı etmemelidir. Tam tersi, anlaşmazlıkları ortaya koyan ve onların tartışılmasını sağlayan bir diyalog olmalıdır. Cumhurbaşkanlarımız arasında bir mektup teatisi oldu. Bunun yanı sıra Dışişleri Bakanlarımız arasında telefon görüşmesi gerçekleşti. Özetle, hâlihazırda bir yol çizilmiş durumda. Ancak bu çizgi açık ve net olmalıdır, her iki ülke açısından da. Sizin de bildiğiniz gibi, Cumhurbaşkanlarımız bu yönde yazışmışlardır. Bizim tarafımızda, yaşamış olduğumuz zorlukları göz ardı etmeden, Türkiye ile sağlıklı gerçek anlamda bir diyaloğun yeniden tesisi için bir irade söz konusu. Ve Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı cevabi mektubunda belirttiği üzere, önümüzdeki yılların Avrupa’sını da ilgilendiren önemli sorunsallara Türkiye ile birlikte çözümler düşünme iradesi söz konusu. Zira bunu ancak birlikte yapabiliriz."
Yakın dönemde iki cumhurbaşkanı arasında belki bir video konferans belki bir yüzyüze görüşme görebilir miyiz? iki tarafın birbirini daha iyi anlaması adına...
"Koronavirüs, görüşme ve çalışma şekillerimizi değiştirdi. Bu yeni dönemde ortaya çıkan sorunlardan biri de, çok sınırlı münasebet fırsatları veya zoomla temaslar dışında görüşme gerçekleştirmek oldukça zor. Ve bana göre birebir fiziksel temasın yerini hiçbir şey almıyor. Ve bu dönemin de istediğimiz kadar görüşmemize fırsat tanımadığı doğrudur. cumhurbaşkanlarımız arasında olası temaslar üzerinde çalışıyoruz. Çalışmalar devam ediyor. Hafta başı Cumhurbaşkanlarımızın diplomatik danışmanları arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Yine, karşılaştığımız zorlukların yanı sıra birlikte karşılaşacağımız fırsatlar üzerinde de açık bir biçimde görüşme iradesiyle."
İki NATO müttefiki Türkiye ve Fransa... Ama gelgelelim son yıllarda Suriye'den Libya'ya Karabağ'dan Doğu Akdeniz'e iki ülke karşı karşıya. Geçtiğimiz yıllar bu denli karşı karşıya değildi. Ne oldu da iki NATO müttefiki bu kadar çatışmalı ilerliyor?
"Bunun daha ziyade, görüşme ve tarafların birbirlerinin tutumlarını anlama sorunsalı ile ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum. Türkiye’yi uzun süredir üyesi olduğu NATO için bir müttefik ve NATO bünyesinde oldukça faal olan Fransa için bir müttefik olarak görüyoruz. Ve bu diyalog, açık sözlü ve net bir diyalog olmalıdır. Bizdeki hissiyat ama belki Türkiye’de kendi açısından aynı şeyleri hissediyor, çıkarlarımızın Ankara tarafından her zaman tam olarak dikkate alınmadığı ve Türk Yetkilileri tarafından alınan bazı kararların, uluslararası hukuka ve anlaşmazlıkların barışçıl çözümüne dayalı olan tutumlarımızla bağdaşmadığı yönde. Ve başta Doğu Akdeniz’de olmak üzere, Türkiye’nin bazı adımlarının bu doğrultuda olmadığını düşündük. Ve bu nedenle tutumumuzu çok açık bir biçimde ifade ettiğimizi ve elbette bu diyaloğu destekleyeceğimizi belirttiğimizi düşünüyorum. Elbette teatilere dayanan bir diyalog ve herkesin birbirinin pozisyonuna riayet ettiği uluslararası bir diyalog. Ve tabii, sağlıklı ve dingin bir diyalog döneminin düzenlenmesini sağlayacak uygun imkânlar olarak değerlendirmediğimiz bazı imkânlara başvurulmaksızın. Ve tabii ki, ihtilafların barışçıl çözümü konusundaki vizyonumuzla bağdaşmayan özellikle bir takım askeri operasyonlara başvurulmaksızın..."
Fransa Cumhurbaşkanı Macron "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" dedi, çok konuştuk. NATO'nun beyin ölümü gerçekleştiyse sormak isterim... Nasıl bir vizyon çiziyor Fransa?
Bizim tutumumuzun, cumhurbaşkanımızın tutumunun her zaman çok gerektiği gibi anlatılmadığını düşünüyorum. Çünkü güvenlik anlamında son derece önemli, hatta vazgeçilmez birçok taraflı bir diyalog platformu olan NATO’nun dünyanın yeni sorunsallarına intibak etme kabiliyetine sahip olması gerektiğinin herkes tarafından bugün kabul ediliyor. Hala Demir Perde veya Doğu Batı uyumsuzlukları döneminde yaşıyormuşuz gibi yapamayız. Bugün yeni bir dünyada yaşıyoruz ve ittifakın, karşı karşıya kaldığımız ve NATO’nun kuruluşunda var olanlardan tamamıyla farklı olan yeni sorunsallarla baş edebilmek için yeni imkanlar ve yeni bir vizyon edinmesi gerekiyor. Zaten Cumhurbaşkanımızın açıklamalarından sonra başlatılan stratejik değerlendirme süreci de, bu sürecin gerçekleşme çabasına girmemiz gerektiğini herkese gösterme gibi bir yararı olmuştur. İttifakın daha iyi işbirliği yürütmesi, daha iyi koordine olması, ortak hedefler belirlemesi ve müttefikler arasında bizlerin aynı değerleri ve gelecekle ilgili aynı vizyonu paylaştığımızdan emin olmamız için NATO’nun imkânlarını yeniden değerlendirme vaktinin geldiğini düşünüyoruz. Malumunuz, akil adamlardan oluşan komite tarafından bir rapor hazırlanıp sunuldu. Zaten, söz konusu vizyonla ilgili çalışmanın devam etmesi gerektiği hususuyla ilgili olarak Türk yetkililerle aynı düşünceyi paylaşıyoruz. Yeni Amerikan yönetimi elbette bu tartışmada önemli bir aktör olarak yer alacak ancak, daha uyumlu, sahanın gerçeklerine daha yakın ve üye devletlerin eylemleri arasındaki bu uyumun doğru yönde oluşmasını sağlayacak imkânları hiç şüphesiz ortaya koyacak bir ittifak için önümüzdeki yıllarda bir strateji üzerinde düşünce yürütme görevinin İttifak üyelerine düştüğünü düşünüyoruz bugün.
Sayın büyükelçi ben Ankara doğumlu değilim ama siz Ankara doğumlusunuz. Sanıyorum bu sizi benden daha Ankaralı yapıyor. Biraz izleyicilerimiz için anlatır mısınız?
Evet, Ankara'da doğdum, ama çok az kaldım. O zamanlar çünkü babamlar döndü 3 yaşından önce, ama 1960'ların sonunda bir daha buraya atandı. O zamanda bayağı Türkçeyi öğrendim. Fransız okuluna giderdim. O zaman yoktu Türkçe dersi, ama şimdi vardır. Ve türkçeyi sokakta öğrendim arkadaşlarımla. Ankara'da çok dolaştım çok şeyler yaptım. Daha küçük bir şehir idi. Ama en güzel yıllarımdan birkaç tanesi Ankara'da geçti herkes için sanıyorum, 10 yaşında arasındaki yıllar çok güzel hatıralar. Benim için Ankara kalbimde bir yerde.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Yangın tatbikatında Oscar'lık performans! Hastane çalışanları zor durumda kaldı
Son dakika haberi: Meteoroloji uzmanı hafta sonu için uyardı: Sağanak, sel, su baskını...
SON DAKİKA! Van'da kaybolduktan sonra cansız bedeni bulunmuştu: Rojin Kabaiş'in ölüm nedeni belli oldu
Etki ajanlığı nedir, ne demek? Etki ajanı kime denir?
Feci ölüm: Tamir ettiği asansörün altında kaldı | SON HABERLER