Erdoğan demokrasi nöbetinin ne zaman biteceğini açıkladı
Yenikapı'daki "Demokrasi ve Şehitler" mitinginde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çarşamba akşamı demokrasi nöbetine son noktayı koyacağız" dedi. İdam talebiyle ilgili konuşan Erdoğan, "Bu millet, egemenlik kayıtsız şartsız milletin olduğuna göre, eğer böyle bir kararı veriyorsa öyle zannediyorum ki siyasi partiler de bu karara uyacaktır" diye konuştu. Erdoğan, "Şimdi biz de diyoruz ki; harp okullarımız duracak. Tüm liselerimizden, bu ülkenin liselerinden yetişenler hepsi gelsin rahatlıkla buraya girsin" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı himayesinde, İstanbul Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi desteğiyle İstanbul Yenikapı Miting Alanı'nda düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ndeki konuşmasında, "Darbe girişimine karşı tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak, kadınıyla, çocuğuyla, yaşlısıyla her kökenden, her meşrepten insanıyla dünyayı kendine hayran bırakan tüm vatandaşlarımızın gazası mübarek olsun."
ifadesini kullandı.
Türk milletinin başka bir millet olduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gerçekten Türk milleti, bin yıl önce Malazgirt'te hangi inanç ve kararlılıkla Anadolu'nun kapılarını açmışsa, 15 Temmuz'da da aynı hissiyatla darbecilerin karşısına dikilmiştir. Süleyman Şah, 1075 yılında bu coğrafyadaki ilk devletimizi hangi vizyonla kurmuşsa, 15 Temmuz'da da ülkemize aynı vizyonla, aynı ufukla sahip çıktık. Osman Gazi, 1299'da tarihin en kudretli devletini hangi temeller üzerine bina ettiyse, biz de o gece Türkiye'yi aynı ilkeler etrafında müdafaa ettik. Ecdadımız 100 yıl önce hangi idrakle Çanakkale'de kanının son damlasına kadar mücadele ettiyse, 15 Temmuz'da da aynı iradeyle FETÖ'cü terör örgütünü, darbecileri geri püskürttük. Gazi Mustafa Kemal'in İstiklal Harbi'ni başlatmasını ve zafere ulaştırmasını sağlayan inancın bir benzeri, 15 Temmuz'da Türkiye'nin tüm şehirlerinde adeta kol geziyordu.
15 Temmuz, dostlarımıza bu ülkenin sadece siyasi, ekonomik, diplomatik saldırılara değil, aynı zamanda askeri sabotajlara karşı da güçlü olduğunu, yıkılmayacağını, rayından çıkmayacağını göstermiştir. Aynı gece Türkiye'nin yerle yeksan olması için ellerini ovuşturarak bekleyen düşmanlarımız ise ertesi güne bundan sonra işlerinin çok daha zor olduğunu görmenin kahrıyla uyandılar. Şimdi bugün burada Genelkurmay Başkanıyla, Yenikapı Meydanı'nda Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanlarıyla, 81 vilayetimizdeki her görüşten, her meşrepten insanımızla verdiğimiz şu görüntü var ya işte bu görüntü inanın bana ülkemizin düşmanlarını en az 16 Temmuz sabahı kadar üzmüştür, kahretmiştir."
"Bu manzara, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşacağının ilanı ve ispatıdır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her zaman "Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız" dediğine değinerek, "Bu manzara Türkiye'dir. Tüm renkleriyle, bağımsızlığına ve geleceğine yönelik atılan bu adımlar çok önemli. Bu geleceğe yönelik adeta vatanımıza sahip çıkmanın ilanı ve ispatıdır. Bu manzara, bin yıllık vatanımızın tek bir taşına dahi göz dikenlerin, ödemeyi göze alacakları bedelin ilanı ve ispatıdır. Bu manzara, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşacağının ilanı ve ispatıdır." diye konuştu.
Bundan sonraki işin "muassır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak" olduğunu belirten Erdoğan, mitinge katılanlara şöyle seslendi: "Bunu başarmaya var mıyız? Bu manzara birliğin, beraberliğin, kardeşliğin, sadece temenni, sadece slogan değil gerektiğinde bir hakikat olarak ortaya konulabileceğinin, fiile geçebileceğinin ilanı ve ispatıdır. Bütün bunlarla beraber yolumuza dayanışma içerisinde geçeceğiz. Ete kemiğe bürüneceğiz, mütevazi olacağız, birbirimizi makam mevki için değil, para pul için değil, sadece Allah için seveceğiz."
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları
O gece, adeta ölümü öldürerek sokakları, meydanları dolduran milyonlarca vatandaşımız içinden şehitlik ve gazilik şerefine nail olanlar, isimlerini tarihe altın harflerle yazdırdılar. İnanın bana, vatan uğruna verilen mücadelede bu rütbelere ulaşabilmek her zaman yakalanabilecek, her zaman elde edilebilecek bir ayrıcalık değildir.
Şimdi bugün burada Genelkurmay Başkanıyla, Yenikapı Meydanı'nda Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanlarıyla, 81 vilayetimizdeki her görüşten, her meşrepten insanımızla verdiğimiz şu görüntü var ya işte bu görüntü inanın bana ülkemizin düşmanlarını en az 16 Temmuz sabahı kadar üzmüştür, kahretmiştir.
15 Temmuz, dostlarımıza bu ülkenin sadece siyasi, ekonomik, diplomatik saldırılara değil, aynı zamanda askeri sabotajlara karşı da güçlü olduğunu, yıkılmayacağını, rayından çıkmayacağını göstermiştir. Aynı gece Türkiye'nin yerle yeksan olması için ellerini ovuşturarak bekleyen düşmanlarımız ise ertesi güne bundan sonra işlerinin çok daha zor olduğunu görmenin kahrıyla uyandılar.
Bu manzara, bin yıllık vatanımızın tek bir taşına dahi göz dikenlerin ödemeyi göze alacakları bedelin ilanı ve ispatıdır. Bu manzara, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşacağının ilanı ve ispatıdır. Bundan sonra işimiz ne biliyor musunuz? Artık muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak.
Şu anda, siyasi partilerimizin genel başkanları burada. Sizin zaten talebinizi biliyorlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olduğuna göre, sizler de idam talebinde bulunduğunuza göre, bunun kararını verecek olan merci, Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Meclisimiz böyle bir kararı verdikten sonra, atılacak adım bellidir. Onamaksa, Meclis'ten gelen böyle bir kararı, ben peşinen ifade ediyorum, onarım.
İdam talebi
Bu millet, egemenlik kayıtsız şartsız milletin olduğuna göre, eğer böyle bir kararı veriyorsa öyle zannediyorum ki siyasi partiler de bu karara uyacaktır.
Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, 1920 yılında İstanbul ve İzmir başta olmak üzere ülkenin büyük bölümünün işgal altında olduğu kara günlerde şunu söylüyordu; 'Milletimiz çok büyüktür, hiç korkmayalım. O, esaret ve zillet kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine 'Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?' diye sormak lazımdır. Ben milletimin vereceği cevabı biliyorum...' Şimdi burada bir kez daha soruyorum. Gazi'den 96 yıl sonra Yenikapı Meydanı'ndan aynı soruyu sizlere soruyorum. Ey millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin? Mesele bu. Bu millete kimse bu esareti asla getiremeyecektir.
Sizler 15 Temmuz'da esaret ve zillet kabul etmeyeceğinizi, namlulara göğsünüzü dayayarak, tankların önüne yatarak, uçaklara ve helikopterlere dahi hamleler yaparak bilfiil gösterdiniz. Hani ne diyor İstiklal Marşımızda; 'Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.' Siz, göğsünüzü siper ettiniz, namluların ucuna geldiniz, bizzat vücudunuzu koydunuz, tankların altına yattınız.
Askeri liselerin kapatılması
Hükümet, askeri liselerin kapatılmasına yönelik bir açıklama yaptı. Bazı eski askerler bunun yanlış olduğunu söylediler. Şimdi ben de onlara buradan sesleniyorum, diyorum ki; işte oradan yetiştirilmiş olan o tek tip FETÖ'cüler işte bu olayı yaptılar. Şimdi biz de diyoruz ki; harp okullarımız duracak. Tüm liselerimizden, bu ülkenin liselerinden yetişenler hepsi gelsin rahatlıkla buraya girsin. Tek tip niye olsun, hepsinden girsin ve Harp Akademilerinde, harp okullarında hangi eğitim veriliyorsa onlar orada verilsin. Bundan sonra benzer teşebbüste bulunan herkes milletinden, milletimden aynı cevabı alacaktır.
Aziz milletim, devlet ve millet olarak, 15 Temmuz darbe girişimini çok iyi analiz etmeliyiz. Sadece bu ihaneti gerçekleştirenleri değil, onların arkalarındaki güçleri, onları harekete geçiren saikleri de çok iyi değerlendirmeliyiz.
Birlik ve baraberlik mesajı
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Yakaladığımız bu birlik ve beraberlik ruhunu en iyi şekilde değerlendirelim. 15 Temmuz'u daha güçlü, daha müreffeh Türkiye'nin inşası için bir milat haline dönüştürmeliyiz. Yakın tarihin vicdanları kanatan, kafalarda soru işaretleri oluşturan tüm sorunlu, sıkıntılı olaylarını yeniden masaya yatırarak, eksikleri, yanlışları ortaya koymalıyız. FETÖ ihanet çetesinin Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki etkinliğinin önünü açan davaları yeni baştan incelemeliyiz.
Geldiğimiz noktada saflar gayet net. Bir tarafta tüm kurumlarıyla, tüm siyasi partileriyle, tüm kesimleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardır. Diğer tarafta ise kimi etnik istismar, kimi dini istismar, kimi ideolojik sapkınlık içinde olan terör örgütleri vardır. Onların arkasındaki karanlık güçler vardır. Devletinden, milletinden, haktan ve hakikatten yana olan herkes bugün burada, Yenikapı'dadır. Buradan 80 vilayete selam olsun. Buradan 79 milyona selam olsun.
Terör örgütleri mensuplarının kimi adliyede akıbetini bekliyor kimi cezaevinde cezasını çekiyor kimi de mezarda nihai hesabını veriyor. Onların arkalarındaki güçleri de çok iyi biliyoruz. Vakti, saati geldiğinde hesaplarını önlerine koyacağız.
Haberin Devamı
Haberin Devamı
"Kimlere altın tepsi içinde sunulacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz"
15 Temmuz bir yönüyle ordumuz içine sızmış FETÖ ihanet şebekesi mensuplarının başlattığı bir darbe girişimidir ama hadise sadece bundan ibaret değildir. Aynı zamanda PKK ve DAEŞ'in silahlı eylemleriyle elde edilmek istenen neticenin, asker elbisesi giymiş teröristler eliyle yeni bir safhaya çıkartılma girişimidir. Yani bu girişim aynı zamanda bir terör eylemidir. Tüm bu özelliklerinin yanı sıra 15 Temmuz, ülkesine ve milletine ihanet eden bir silahlı güç eliyle ülkemizi işgal girişimidir. Şayet darbe başarılı olsaydı bin yıldır bizim olan bu coğrafyanın kimlere altın tepsi içinde sunulacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz."
Bu örgütün (FETÖ'nün) gayrimeşru şekilde elde ettiği güçle, dizayn etmek istediği siyaseti, medyayı, işdünyasını yeniden kendi tabii seyrine oturtmalıyız. Yurt içinde milletimizin dini hassasiyetini, merhametini, iyilik ve yardımlaşma duygularını istismar ederek elde ettikleri tüm imkanları milletimizin emrine vermeliyiz. Hiç kimse, kapatılan yurtlardan, okullardan, evlerden dolayı endişeye kapılmasın. Gerek devletimizin ilgili kurumları, gerekse aynı alanda hizmet veren sivil toplum kuruluşlarımız çok daha iyisiyle, çok daha fazlasıyla bu boşluğu dolduracaklardır. Yurt dışında ülkemizin adını ve itibarını kullanarak elde ettikleri imkanları da asli sahibine, yani devletimize ve milletimize kazandırmalıyız. Hükümetimiz, Olağanüstü Hal ilanı sonrasında sahip olduğu yetkiyle tüm bu alanlarda çok önemli adımlar attı, atmaya devam ediyor.
"Yaptıklarının bedelini ödeyecekler"
Bizim yıllardır dilimizden düşürmediğimiz milli irade işte bu şehitlerimizle güç kazandı, gazilerimizle güç kazandı. Bunun için milletimizin her bir ferdinin kendi özgür iradesiyle verdiği kararlara teslim olmak, boyun eğmek gerektiğini savunuyoruz. Milletimiz o muazzam irfanıyla, daima en doğruyu, en hayırlıyı, en faydalıyı bulmuştur, bulacaktır. Bu millete, 79 milyon vatandaşımıza bakıp, eğitimsiz, pısırık, işe yaramaz bir insan yığını gördüklerini söyleyenler zaman zaman söylüyorum, 15 Temmuz'da hayatlarının en büyük şokunu, en büyük mahcubiyetini yaşamışlardır. Artık şu gerçeği herkesin kabul etme zamanı gelmiştir. Bu milletin mayası sağlamdır.
Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız başkadır. Ne diyor şair? 'Ellerin yurdunda çiçek açarken bizim ile kar geliyor gardaşım/ Bu hududu kimler çizmiş gönlüme, dar geliyor, dar geliyor gardaşım.' Evet, bizim gönül sınırlarımız bizi kardeşi ve dostu olarak gören her toplumu, her coğrafyayı kapsayacak kadar geniştir. İnşallah önümüzdeki dönemde hem kendi insanımızın hem umudunu bizi bağlamış dünyanın tüm mazlumlarının yüzünün güleceği bir dönem olacaktır.
Bundan böyle artık altımızda kimler var, nerede kim var, bunları her birimde çok iyi inceleyeceğiz. Yargıda kim var, inceleyeceğiz ve bunları da kapıya koyacağız. Cezaeviyse cezaevine koyacağız ve yaptıklarının bedelini ödeyecekler.
Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, bunların ismini hala ağzına almaktan çekinenler var. Çekinmeyelim, muktedir olanlar bunların isimlerini aynen ifade etsinler ki bilmeyenler bu FETÖ'cüler kimdir, bu FETÖ kimdir, Fetullahçı Terör Örgütü kimdir, bunu öğrensin. Ülkemize yönelik tehdidin görünürdeki maşalarıdır. Biliyoruz ki bu oyun, bu senaryo onların boylarını çok aşar. Elbette bu örgütü tüm mensuplarıyla ortaya çıkarmak ve hukuk dairesinde imha etmek mecburiyetindeyiz ama sadece bununla yetinirsek, devlet ve millet olarak bünyemizi benzer virüslere karşı yine savunma noktasında zayıf bırakmış oluruz.
Toplu fotoğraf çektirdiler
15 Temmuz gecesi ülkemizle birlikte Almanya, Fransa, İngiltere, Belçika, Hollanda, Amerika velhasıl nerede bir Türk varsa orada kalpleri bizim için atan kardeşlerimiz de vardı. Buradan yurt dışındaki vatandaşlarımıza da şükranlarımı sunuyorum. Bu vatandaşlarımızın Batı medyasının tacizleri, olumsuz yayınları sebebiyle zor günler geçirdiklerini biliyorum. İşte Almanya. Ben video konferansla orada mitinge bağlanacaktım, bağlatmadılar. Olumsuz karar verdiler. Hani demokrasi? Ama Kandildekilere video konferansla yayın yaptırdılar. Ne olursa olsun, yarınlar onlar için bekledikleri gibi olmayacak, bumerang gibi onları vuracak. Beslesinler o teröristleri. Yarın onlara çarpacaklar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından katılımcıları selamladı. Daha sonra protokol üyeleri sahneye davet edildi. Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün, eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu ve diğer katılımcılar toplu fotoğraf çektirdi.
"Çarşamba akşamı inşallah noktayı koyacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcılara seslenerek, "Bu akşam demokrasi nöbetine bir virgül koyuyoruz. Tüm Türkiye'ye sesleniyorum, çarşamba akşamı inşallah noktayı koyacağız." diye konuştu.