Cumhuriyet davasında ilk duruşma görüldü
Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart'ın sanıkları arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı dava başladı. Duruşma sanıklara kimlik bilgileri ve mal varlıklarını sorulmasıyla başladı. Ahmet Şık, bu soruya, 'Tek dikili ağacım kızım' diyerek yanıt verdi. Duruşmanın bugünkü bölümünde Kadri Gürsel, Akın Atalay ve Musa Kart savunma yaptı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma, İstanbul Adalet Sarayı'nın C Blok zemin katta yer alan büyük salonlarından birine alındı. Ancak duruşma öncesi, yaklaşık bin 100 avukatın vekalet vermesi içeride izdihama neden oldu. Çok sayıda avukat ve izleyici, salonda sanık sıralarına kadar oturdu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, toplam 57 avukatın salona alınabileneceğini belirterek duruşmanın başlayabilmesi için sanıklara yer açılmasını istedi. Bunun üzerine bazı sanık avukatları, sanıklar ve gazeteciler için yer açılmasını rica etti. Bazı avukatlar ise duruşmanın daha büyük salona alınabileceğini söyleyerek tepki gösterdiyse de salondan ayrılarak gazetecilere yer açtılar.
'Bu iddiaların tamamı gerçek dışıdır'
İlk savunmayı yapan Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı sanık Kadri Gürsel, "İddiaların tamamı gerçek dışıdır. Bylock kullanıcısı 92 kişi ve haklarında FETÖ soruşturması 21 kişi ile iletişim kaydı bulunduğu iddiası gerçek dışıdır. 85 kişi bana bir defaya mahsus SMS (telefon mesajı) atmıştır, 17 kişi de beni aramıştır. Bana SMS atanlara cevap vermediğim için benim onlarla iletişim kurduğum iddiası kabul edilemez. Bu SMS’lerin tamamı 27 Temmuz ve 1 Ağustos tarihlerinde gönderilmiştir. Bu kişilerin benimle irtibat kurma çabaları vardır. Benimle iletişim kurma çabalarının bağımsız ve eleştirel bir gazeteci olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Ama bu çabaları sonuçsuz kalmıştır. İletişim kaydı bulunduğum iddia edilen 112 kişiden sadece 8 ile iletişim kaydım vardır. 5’i ile meslek nedeniyle görüştüğüm oldu. Bu kişilerin Bylock kullanıcısı olduklarını bilmem mümkün değildir. Hiç unutulmamalı ki gazeteciler meraklı kişilerdir ve herkesle görüşebilmelidirler. Bunun adı gazeteciliktir ve gazetecilik suç değildir. İki kişiyi ben aradım. Biri Mehmet Altan’dır, babasının ölümünden dolayı başsağlığı için aramıştım. Diğeri de Mümtazer Türköne’dir, onu da geçmiş olsun dilemek için aramıştım. Bu asılsız iddianame, iktidara yakın gazetelere servis edilmiştir. Yalan haberle itibarsızlaştırılmak istendiğim aşikardır. İddia makamı hakkımdaki HTS kayıtlarını inceleme gereği duymamıştır. Asılsızlığını bilerek iddianameye koyduysa görevini kötüye kullanmıştır iddia makamı. Bu suçlamalar her türlü mesnetten yoksundur" dedi.ÿ
"Yayın politikasını değiştirme iddiası abesle iştigal"
Kadri Gürsel, "Benim yayın danışmanlığım ile gazetenin sözde yayın politikası değişikliğiyle ilişki kurmak abesle iştigaldir. Görevine 27 Eylül 2016’da başlayıp sadece 34 gün görevde kalmış bir kişinin yayın politikasını değiştirmesi nasıl mümkün olur? 5 ay köşe yazarlığı yapıyor olmam da yayın politikasını değiştirmeye etki etmez. Yenigün Haber ajansı imza yetkilisi olmadığım halde polis fezlekesinde bu şekilde yazılması görevi kötüye kullanmaktır" diye konuştu.
"Beraatime karar verilsin"
Gürsel, Türkiye’de otoriterleştiğine yönelik algı yaratmakla ilgili iddiayı da kabul etmeyerek "Hukuki değil, siyasi bir suçlamadır. Türkiye’deki rejimin otoriterleştiği iddiasını değişik dönemlerde yazılarımda belirttrim. ÿMaalesef bu öngörüm gerçekleşti. Aksi halde mesnetsiz suçlamalarla 9 ay sonra mahkeme çıkarak savunma yapıyor olmazdım. Uzun tutukluluk yoluyla cezalandırma başlı başına insan hakkına aykırıdır. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum" dedi. Gürsel’in savunmasının ardından Akın Atalay’ın savunmasına geçildi.
Akın Atalay: İlk kez bir duruşmaya kravatsız geldim
Kadri Gürsel'in savunmasını tamamlanmasının ardından, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı tutuklu sanık Akın Atalay savunmasını yaptı.
"Kravatlar toplatıldı... Savunmada kullanacağım kitaplara izin verilmedi..."
Savunmasına geçmeden önce 31 yıllık avukatlık mesleği boyunca girdiği tüm davalarda kravat taktığını, ancak kendisinin yargılandığı davada cezaevi yönetiminin tüm kravatları toplaması nedeniyle kravat takamadığını belirtti. Atalay ayrıca cezaevi yönetiminin savunmada kullanacağı kitapları da sakıncalı denilerek izin verilmediğini söyledi. Atalay, daha sonra iddianamede yer verilen iddialara ve yöneltilen suçlamalara karşı hazırladığı yazılı savunmasını okudu.
"Cumhuriyet gazetesine yönelik soruşturmanın amacı; susturmak, korkusuzca yazanlara mesaj vermek..."
Cumhuriyet Gazetesine yönelik soruşturmanın iki amacının olduğunu belirten Atalay, bunlardan birinin Cumhuriyet gazetesini susturmak ya da teslim almak olduğunu, diğerinin ise korkusuzca yazmaya devam edeceklere mesaj vermek olduğunu söyledi. Atalay, "Bizi baskı, tehditle korkutamazlar. Örgütlerle ve devlet içinde yuvalanmış çetelerle gazetenin ilişkisi yoktur. Tek faaliyeti gazeteciliktir. Bu gazetenin adını Atatürk vermiştir. Yazarları bedel ödemiştir, katledilmiştir. Bu gazete öyle sıradan bir gazete değildir. Son nefesimize kadar gazetecilik mesleğine, etik ilkelere, onurlu geçmişe leke sürdürmeyeceğiz" dedi.
"Soruşturmayı yapan savcı FETÖ'den yargılanıyor"
Kendilerine yönelik soruşturmayı başlatan Savcı Murat İnam hakkında FETÖ üyeliğinden 2 müebbet hapisle açılan davanın sürdüğünü hatırlatan Atalay, "Yayın politikasında laiklik ilkesi bulunan kadim bir gazeteye FETÖ suçlaması yapan Savcı, FETÖ'den sanık. Müebbetle yargılanan Savcı Murat İnam'ın iradesi ipotek altındadır. Bu baskı ile iddianame hazırlamıştır" iddiasında bulundu.
"Dışarıdan geldiği söylenen Orhan Erinç 1963'ten beri bu gazetededir"
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nda yaşanan değişikliklere ilişkin yöneltilen suçlamalara da cevap veren Atalay, "8 Şubat 2014 Vakıf Yönetim Kurulunun yeniden seçimi için toplantıya kim katıldı kim katılmadı, onu anlatıyor. Katılmayanlar aleyhte tanık oldu. Dışarıdan gelip gazeteye el konulduğu söylenen Orhan Erinç 1963 yılından beri bu gazetededir. Eski yönetimden 5 kişiden 2'si yeniden seçim yapılacak toplantı öncesinde istifa edip üçü de mazeretsiz katılmamıştır. Bu seçime istifa edip katılmayan iki kişi, sonra toplantı yeter sayısı yok diye başvuruda bulunmuştur. Bu iki kişi aleyhte tanık olmuşlardır" dedi.
"Yayın politikasını denetlemek savcının görevi değildir"
İddianamede yayın politikasının değiştiği yönündeki suçlamaya karşı Atalay, "Savcılığın bununla ilgilenmesi abes. Gazetelerin içeriğini ve yayın politikasını denetlemek savcıların görevi de değildir, haddi de değildir. Bizim gazetemizde editöryal bağımsızlık vardır ve patronlar yazı işlerine, köşe yazılarına karışmaz" ifadesinde bulundu.
"9 aydır tüm yöneticileri tutuklu olan Cumhuriyet gazetesi okurlarıyla ayaktadır"
Gazetenin zarara uğratılmasına ilişkin suçlamaya ise, "Yenigün A.Ş. borca batık değildir. Güveni kötüye kullanma suçu için ahlaken, mesleki olarak batık olmak gerekir. 25 yılık tüm bilançoları sunuyorum. 5 yıldır zarar eden Cumhuriyet 2016'da kar etti, ama biz kötü yöneterek zarar ettirdik diye tutuklandık. 9 aydır tüm yöneticileri tutuklu olan Cumhuriyet gazetesi batırılamamıştır, gazete okurlarıyla ayaktadır" diye konuştu.
Musa Kart: Bu ülkeye de kötülüktür
Daha sonra Musa Kart'ın savunmasına geçildi. Kart savunmasında, "Ben bir karikatüristim. 35 yıldır karikatür çiziyorum. Karikatür doğrudan anlatır, düşüncelerini. Haksız mesnetsiz suçlamaların muhatabı durumundayım. 29 yıla varan hapis cezası istemiyle karşı karşıyayım. Önyargısız bir araştırma yapılmış olsaydı, başta FETÖ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı çizdiğim karikatürler görülecekti" dedi.
Kart, "Bir karikatüristi, terör örgütlerine yardım ve yataklıkla suçlamak, bu ülkeye de kötülüktür. Ülkemizde eleştirel düşünebilen gençler yüzde 2.2'dir. Oysa karikatürü, okullarda eleştirel düşüncenin geliştirebilmesi için düşünebilirdik. Karikatür hayatımda bir örgüte yardım ve yataklık ettim: ÜTÇ. Bunun açılımı, 'Ülkemin Tüm Çocukları'. Bu çocuklar ülkesine yardım yataklık hayatımın anlamı oldu" diye konuştu.
Kart savunması sırasında, Fetullah Gülen aleyhine çizdiği ve gazetenin birinci sayfasında yayımlanan bazı karikatürlerini duruşma salonu içindeki ekrana yansıtarak mahkeme heyetine gösterdi. Duruşma yarına ertelendi.
Avukatlardan adliye önünde Cumhuriyet gazetesi eylemi
Milletvekilleri ve yabancı basın temsilcileri
CHP'li milletvekilleri İlhan Cihaner, Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, Onursal Adıgüzel, Oğuz Kaan Salıcı, Gürsel Tekin ve HDP milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Garo Paylan ile Avrupa Parlamentosu'ndan ve yabancı basından temsilciler de duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Sanıklar içeri girince alkış koptu
Daha sonra Ahmet Şık'ın aralarında bulunduğu tutuklu 12 sanık içeri alındı. Sanıklar içeri alınırken salonda dakikalarca alkış koptu. Daha sonra sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Mahkeme Başkanı Dağ, sanıkların savunma hakkının kutsal olduğunu bu nedenle duruşma düzeninin bozulmaması, görüntü ve ses kaydı alınmaması için izleyicilere uyarıda bulunarak iddianamenin özetinin okunacağını ifade etti. Başkan Dağ, duruşmanın Sesli ve Görüntülü Bilişim (SEGBİS) ile kayda alınacağını da belirtti.
Cumhuriyet'in tutuklu avukatları için 'Adalet Nöbeti'
İddianame
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, 1924'te Atatürk'ün talimatıyla kurulan gazetenin son üç yıllık dönemde özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında yayın politikası, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nda yaşanan değişiklikler ile eş zamanlı olarak 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı ileri sürüldü. Cumhuriyet gazetesine silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013 yılından itibaren adeta el konulduğu kaydedilen iddianamede, "Şüpheli Can Dündar'ın gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin, amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirlenmişti" denildi. Gazete bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olduğu belirtilen iddianamede, "Basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun bir algı operasyonu başlatmıştır" ifadelerine yer verildi.
Oğuz Güven adliyeye sevkedildi
Ceza istemleri
İddianamede, PKK terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil'de yaptığı röportaj, Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı şehit eden teröristlerle telefon görüşmesi yapması ve bu görüşmeyi haberleştirmesi, MİT TIR'ları savcısının cezaevinden gönderdiği yazıyı haberleştirmesi ve sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımları delil gösterilen gazeteci Ahmet Şık'ın "PKK ve DHKP/C Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Halen yurtdışında olan Can Dündar ile birlikte Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın da "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" suçundan 7,5 yıl 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik'in "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüpheliler Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın ise "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi. Şüpheliler Güray Tekinöz ve Turhan Günay'ın "Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Twitter'daki "jeansbiri" hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da "Silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla; firari şüpheli İlhan Tanır'ın "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edildi.
Dava öncesi balonlu eylem
Duruşma öncesinde, Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına destek veren meslektaş ve yakınları Çağlayan Adliye’si önündeki meydanda ellerinde balonlarla toplanarak açıklamalarda bulundu. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, "Bu iddianamenin için aynen bu balon gibi bomboştur" diyerek elinde bulunan balonu patlattı. Açıklamaların ardından davayı izlemeye gelenler ellerindeki balonları bıraktı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Dikkat! Meteoroloji il il uyardı: Lapa lapa kar geliyor! Don, tipi, buzlanma...
KENDİ ELLERİYLE YAPTI! Yatağa bağımlı 47 yıllık eşi için binanın dışına asansör
Yolda yatan köpeği ezdi: 10 saatlik kamera incelemeleri sonucu yakalandı!
HABER || İzmir'de 3 polisi yaralamışlardı! Adliyeye sevk edildiler
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı