Cumhuriyet davasında ikinci duruşma görüldü
Gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Musa Kart'ın arasında bulunduğu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik 19 sanıklı davaya devam edildi. Davanın ikinci gününde, ilk savunmayı gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu yaptı. Sabuncu, "Bu dava bütün gazetecilere bir gözdağı davasıdır. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak ve cezaevine konmak" dedi. Bugünkü duruşmada Bülent Utku, Güray Tekin Öz, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör de savunmalarını yaptı. Duruşmada söz alan gazeteci Ahmet Şık ise "Ailelerimizle görüşme hakkını kullanmak istiyoruz" dedi.
Cumhuriyet gazetesinin; 12'si tutuklu 17 yazar, çizer, muhabir, avukat ve yöneticisi 24 Temmuz’da yani ilk kez hâkim karşısına çıktı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen Cumhuriyet gazetesi davasında, savunmalar yapılmaya başlandı. Mahkemede ilk savunma veren isim Kadri Gürsel oldu. Gürsel’in savunmasını tamamlanmasının ardından, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı tutuklu sanık Akın Atalay savunma yaptı. Atalay’ın ardından da karikatürist Musa Kart sanık kürsüsüne geldi.
İkinci duruşma
Murat Sabuncu'nun savunmasıyla başladı. Avukatlar jandarmanın Murat Sabuncu'nun yanında ayakta durmasına itiraz etti. Mahkeme Başkanı itirazı kabul etti.
Cumhuriyet davasında ilk duruşma görüldü
Sabuncu savunmasına şu sözlerle başladı:
''Davanın başladığı gün gazetecilerin bayramıdır. Bizler bayram günü yargılanmaya başlanan gazetecileriz."
Sabuncu'nun savunması
Bu davanın savcısı, bizi tutuklatan kişi FETÖ'den ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ama tutuksuz. FETÖ şüphelisi savcı Murat İnam bize FETÖ iftirası atıyor. Müebbetle yargılanırken tutuksuz, biz dokuz aydır tutukluyuz. 4 yılda bin 400 manşet atılır. Bilirkişi içinden cımbızla çekip rapor yapıyor. İddianameyi hazırlayan savcılar adetaları çok seviyor. Adetalarla dolu adeta bir iddianame sayın başkan. Siz gazetenin %10'u dışında tüm gazeteyi, ailelerimizi dokuz aydır mağdur ediyorsunuz.
Arkadaşımızın 5 yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış. Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak, cezaevine konmak ve savunma için 9 ay beklemek. Biz bunların hepsini yaşadık. Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı 'zengin göstersin diye' iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş. 28 yıllık gazeteciyim. En son Cumhuriyet'te çalıştım. TGC ve IPI üyesiyim. Üyesi olduğum örgütler gazeteci örgütleridir. Ben gazetede 2014 yılında çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur.Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim. Bir gazeteci herkesle temas eder ama mesafesini korur. 'Bylock' kullanan 18.000 kişi varken 13 kişiyle görüşmüşüm. Bir gazeteci olarak binde birine bile temas etmemişim. Az olmuş. Cumhuriyet Vakfı Türkiye'nin en saygın isimlerinden oluşan ve tek amacı Cumhuriyet'i yaşatmak olan bir vakıftır.
O sizin oturduğunuz yerde oturuyordu sayın hakim
(İddianamede, FETÖ üyeliğinden tutuklanan Oda TV'nin eski hakimi Mehmet Ekinci ile konuştuğu yönündeki iddialarla ilgili) "Ben Mehmet Ekinci ile sadece konuşmadım. En az yedi kez aynı mekanda da bulundum. O sizin oturduğunuz yerde oturuyordu sayın hakim, ben Oda TV davasında izleyiciydim. O gün biz de kaçak savcı Zekeriya Öz'ün gazeteci arkadaşlarımıza açtığı davanın ne kadar haksız olduğunu sokak sokak anlattık. Ahmet Şık, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu bu insanlar yargılanıyordu. O dönem bu insanların yanında durmak zordu. Ahmet Şık'ın deyimiyle 'dokunanın yandığı' zamanlardı."
Oğuz Güven adliyeye sevkedildi
Ömürlerinden iki yıl çaldığınız, dokunanın yandığı arkadaşlarımızın görüşmecisi idim. Biz ağır tecritteyiz. "Görmek istersen denizi yukarıya çevir yüzü" derdi Sabahattin Ali. Biz tecritte yukarıyı da göremiyoruz. Bizim gökyüzümüz deniz gibi değil sayın başkan. Herkes Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nun peşindeydi. Korkusuz 100 kişi tarafindan basıldı. O 100 yayıncıdan biri de benim. Eskiden gazeteciler haberin ve tarihin tanığıydı artık meslektaşlarının yargılandığı davada tanıklıklar. Bu da tarihe geçecek.
Avukatlardan adliye önünde Cumhuriyet gazetesi eylemi
Bana en ağır gelen suçlama...
Zaman zaman ailem ya da milletvekili arkadaşlar 'Süreçte sana en ağır gelen neydi' diye sordular. Evimin basılması mı? Terörle mücadelede bodrum katında bekletilmem mi? Çocuğu olan 47 yaşında bir adam olarak Silivri Cezaevi'nde pantolonumu çıkarmaya zorlanmam mı? Bir gazeteci olarak manşetlerin üstünden geçmem bana ağır geliyor. Burada yargılananlar 28 ile 60 yıl arasında gazetecilik yapmış kimseler. Cumhuriyet gibi laikliğin, demokrasinin savunulduğu gazetedeki insanlara FETÖ suçlaması yöneltilmesi bana zor geliyor.
Eylülden itibaren atılan her başlık, yayın sorumlusu olan benim sorumluluğumdur. Ben üstlenebilirim. Hiç sorun değil. Ben cevap verebilirim...İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Musa Anter, Hrant Dink, Metin Göktepe'nin yolundan dönmeyiz. Vakıf yönetim kurulunun belirlediği çerçeveye göre bütün şiddet eylemleri terör olarak tanımlanır. FETÖ, PKK veya başka örgüt olsun. Bu konuda devletin bilgisi olmalı. Recep Tayyip Erdoğan da Cemil Kırbayır'ın annesi Berfu Anne'yi kabul etti, onda da bilgi vardır.
'Pensilvanya'ya hiç gitmedim'
Ben Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen'i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli gelecegi de belli olan kişileriz...
Bülent Utku: "Heyetinizin adil, bağımsız, tarafsız yargılama yapamayacağını düşünüyorum''
Sabuncu'nun savunmasının ardından sıra Bülent Utku'ya geçti. Bülent Utku sözlerine şöyle başladı: "Heyetinizin adil, bağımsız, tarafsız yargılama yapamayacağını düşünüyorum."
Utku’nun savunması şu şekilde;
Utku, “Meslek yaşantım boyunca, düzenlediğiniz tensip zaptı gibi bir metinle, sıkıyönetim mahkemeleri dışında pek az rastladım. Zamanın koşullarını, ruhunu sadece 15 Temmuz darbe girişimi ve bu darbe girişimine karşı alınan önlemlerle açıklamak yetersiz kalır.”
“Kısaca iddianameye inanmayın, beraatimi istiyorum diyebilirdim. Öyle yapmayacağım. Ancak düzenlediğiniz tensip zaptı, heyetinizin iddianameye inandığını gösteriyor. Erdoğan, “Hapisteki gazetecilere ilişkin “144’ü terör, 4’ü adi suçlardan içeride” dedi. Dosyamıza göz atılması her şeyi anlatıyor.”
Bülent Utku savunmasına devam ederken mahkeme başkanı, “Size yönelik suçlamalarla ne ilgisi var” dedi.
Utku: Sizin istediğiniz gibi yapayım?
Erdoğan “cezaevindeki 177 kişiden sadece 2’si sarı basın kartı sahibidir” diyor. Sadece bu dosyadaki 9 kişinin sarı basın kartı vardır.
NuriyeGülmen ve Semih Özakça cezaevine konuldular. Açlık grevi günlerce sürerken tutuklanmayı haklı-makul görecek hiçbr mazeret yoktur. İnsanların “cesaret hakkı” vardır. Ben bu hakkımı sonuna kadar kullanacağım. Ama bazı kişiler için bu “HAK” bir “GÖREV”dir. Bu görevleri yerine getireceklerin başında da hukukçular ve gazeteciler gelir. Davetim onlaradır. “Cesaret hakkını” kullanmaktan çekinmesinler.
Cumhuriyet “cesur olma hakkını” kullanan gazetelerdendir. Çekinmeden sözünü söyler. Objektif, bağımsızdır.Çok bedeller ödemiştir. Cumhuriyet operasyonu 18/08/2016 tarihli “RESEN SORUŞTURMA BAŞLATMA TUTANAĞI” ile Savcı Murat İnam tarafından başlatılmıştır.
Tutanakta soruşturmaya resen başlandığı yazılı ise de kimse buna inanmasın. Savcı Murat İnam, herkesi kandırmaya kalkıyor. Savcı Murat İnam operasyon başlatmak için Aydın Engin’in yazısı dışında başka bir haber ve yazıyı gerekçe olarak göstermemektedir.
Dosyadaki 8 yazının PKK ile ilgili olmadığı görünüyor. Savcının FETÖ+PKK için operasyona başlama nedeni toplumda yaratılmak istenen algı. Cumhuriyet Gazetesinin FETÖ ile ilintili olduğu algısının yalnız başına yaratılması yeterli bulunmamış, buna PKK da eklenmiştir.
Matbaa, bastığı gazetenin her nüshasını savcılığa teslim eder, basın savcısı bakar, suç varsa dava açar. Böyle açılan hiçbir dava yoktur. Daha önce suçlama konusu yapılmayan haber ve yazılar daha sonra suçlama konusu olunca sormalı, “şimdiye kadar neden dava açmadın?”
Görevin bu operasyon için atanan Murat İnam'a verilmesinin nedeni, müebbetle yargılanması nedeniyle iradesinin ipotek altında olmasıdır. Cumhuriyet soruşturmasının başlangıcı 18.08.2016 olsa da operasyon fikri 29 Mayıs 2015 tarihli MİT TIR’ları haberine dayanıyor.
Güray Tekin Öz savunma yaptı
Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi sanık Güray Tekin Öz meslek hayatına 1970 yılında başladığını belirterek "Laik, demokratik bir Cumhuriyet için çaba gösteren gazetecilik ilkelerine ömrü boyunca sadık kalmış bir gazeteci olarak şeriatçı, darbeci terör yöntemlerini benimseyen örgütleri desteklediğim, 'üye olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım ettiğim' iddiasını şiddetle reddediyorum. Soruşturmayı açan savcının FETÖ ile ilişkili bir davadan yargılanıyor olmasını da iddianın mesnetsizliğinin önemli bir kanıtı sayıyorum. Hiçbir zaman bir terör örgütüne üye olmadım. Herhangi bir terör örgütüne yardım olarak sayılabilecek bir eylem içine girmedim. İddianamede terör örgütleri ile ilişkili olduğuma dair tek bir somut kanıt bulunmamaktadır" dedi.
İddianamede, bir ByLock kullanıcısıyla irtibat kurduğu iddiasına yönelik sanık Öz, "ByLock kullanıcısına telefon etmedim. Sözü edilen kayıt telefon numarasının benden önceki kullanıcısına aittir. 2015 yılından sonra abone olduğum numaranın eski sahibinin iletişimidir. Benimle hiçbir ilgisi yoktur" diyerek abonelik belgesini sundu. Öz, hakkında FETÖ'den soruşturma yapılan bir kişiyle iletişim kurduğu iddiasına yönelik ise "Bu iddia birazdan fazla komiktir. İletişim kurduğum iddia edilen kişi Çankaya'da bir pidecidir. Ben arada bir pide ısmarladığım pidecinin hakkında soruşturma yürütülen bir kişi olduğunu bilme şansına nasıl sahip olayım. Arada bir, en son da doğum günümde bir pide ısmarlamışız. Tüm suçlamaları reddediyorum. Tahliyemi ve beraatımı talep ederim" diye konuştu.
Önder Çelik'in savunması
Daha sonra Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden Önder Çelik'in savunmasına geçildi.
Çelik, "Rejimler ne zaman temel değerlerinden uzaklaşsa, her baskı döneminde Cumhuriyet hep hedef alınmış ve hırpalanmıştır. Cumhuriyete 12 Mart'ta, 12 Eylül'de de baskılar uygulanmış, kapatılmış ve toplatılmıştır. Birçok yazarı öldürülmüştür. Çok yakın geçmişte Ergenekonculukla suçlanmıştır. Şimdi ise FETÖ'cülükle suçlanmaktadır. Cumhuriyet Gazetesi öncesinde olduğu gibi bugün de laik, çağdaş, demokratik hukuk devleti ve Atatürkçü ilkeleri korumanın bilinci içerisinde yayınını sürdürmektedir. Cumhuriyet Gazetesi yayın hayatına başlamasından itibaren çok cesur bir gazete olmuştur, cesaretini her zaman için sürdürmüştür, sürdürecektir" diyerek suçlamaları reddetti.
Ahmet Şık: Ailelerimizle görüşme hakkını kullanmak istiyoruz
Bu arada gazeteci Ahmet Şık söz aldı. Şık, "Cezaevinde hak kısıtlması var. Bizim bu hafta ailelerimizle açıkgörüş hakkımız vardı. Ancak buradayız. Mevzuat diyor ki, haklı gerekçelerle bunu telafi edemiyorsa cezaevi bu sorunu çözer. Bunun için dilekçe yazdık. Olumlu yanıt alamıyoruz. Diyorlar ki 'duruşmaya gitmeyin, burada kalın, o zaman görüş hakkınızı kullanırsınız'. Yani diyor ki 'ya benimsin, ya 27. ağır ceza mahkemesinin'. Bu sorunu sizin çözebileceğinizi düşüyoruz. Önümüzdeki hafta ailelerimizle görüşme hakkını kullanmak istiyoruz" dedi. Bunun üzerine izleyiciler "Tahliye, tahliye" diye bağırdı.
"Hiç kimse bu absürdü iddiaya inanmaz"
Daha sonra sanık avukat Mustafa Kemal Güngör savunmasını yaptı.
Güngör, "Ben 43 yıllık bir Cumhuriyet okuru olarak Fetullah Gülen'i 35-40 sene önce Hikmet Çetinkaya'nın yazılarından öğrendim. Öğrenmekle kalmayıp, Fetullah Gülen'in hakkındaki yazılarla ilgili olarak Cumhuriyet Gazetesi aleyhine açtığı onlarca davada gazetenin ve Hikmet Çetinkaya'nın avukatlığını yaptım. İroniye bakınız ki, şimdi Cumhuriyet Vakfı'nın Yönetim Kurulu üyeleri olarak Hikmet Ağabey ile, yani kelimenin tam anlamıyla FETÖ'nün kitabını yazan Hikmet Çetinkaya ile birlikte FETÖ'ye yardım etmekle suçlanıyoruz. Türkiye'yi tanıyan, gazete okuyan, güncel olayları takip eden, objektif ve iyi niyetli davranan hiç kimse bu absürd iddiaya inanmaz" dedi.
Duruşma yarın saat 13.30'a bırakıldı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Ağaca çarpan otomobil ikiye bölündü, sürücü olay yerinde can verdi
'Turuncu' uyarı verilmişti: Sağanak yağış olumsuz etkiledi... İşyerleri sular altında!
SON DAKİKA... 18 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu! Rojin Kabaiş'in babası: Otopsi raporunda 'suda boğulma' yok!