Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'emeklilikte yaşa takılanlar' açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili konuştu; "Bir kesimi mutlu etmek adına ülkemizin tüm dengelerinin bozulmasına müsaade edemeyiz. Sosyal güvenlik sistemimizi yeni bir batağın içine niye sürükleyelim?" dedi ve konuyu gündeme getiren partileri, gerçekler ışığında yeniden bir durum değerlendirmesi yapmaya davet etti.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Geçen haftanın faaliyetlerini anlatan ve partilileri bilgilendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması satır başlarıyla şöyle:
"Toplantımızın ardından yeni hakim ve savcılarımızın kura törenine katılacağız, akşam üzeri de genel merkezimizde Merkez Yürütme Kurulu t oplantımızı icra edeceğiz. Yarın 2 gün sürecek resmi bir ziyaret için Moldova'ya gidiyoruz. Cuma günü İzmir'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim İlham Aliyev ile birlikte Star Rafinerisinin hizmete girme törenine ve bir üniversitemizin akademik yıl açılışına katılacağız. Ülkemize hizmet yolunda her dakikaya değerlendirmeye çalışıyoruz. Durmak yok yola devam. Milletimize hizmet ettikçe gücümüz artıyor, enerjimiz çoğalıyor. AK Parti'nin bunca yıldır zirveden inmemesinin sebebi budur. Bizim kitabımızda yorgunluğun, yılgınlığın, tembelliğin yeri yoktur. Bu hizmet yolunu yürümek için kendinde derman göremeyen varsa yanlış yerde bulunduğunu bilmelidir.
Emeklilikte yaşa takılanlar
Erken emekliliği sosyal güvenlik sisteminde tasvip etmiyoruz ama siyasette bu yol her zaman açıktır. Hazır konu erken emeklilikten açılmışken bu konuda görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi ülkemizdeki sosyal güvenlik mevzuatına göre emekli olabilmek için sigortalılık süresi, prim ödeme gün sayısı ve yaş olarak 3 ayrı hususa bakılması gerekiyor. Emeklilik için 1999'a kadar sadece hizmet süresi ve prim ödeme gün sayısı yeterliydi. Bu tarihte yapılan bir düzenlemeyle yaş kriteri de getirildi. Son günlerde 'emeklilikte yaşa takılanlar' diye yapılan kampanyanın özünde işte bu uygulama vardır.
Hatta bu başlık altında bir de dernek kurulmuş durumda. İşe bak. Bu derneğin başındaki kişinin durumu dahi tek başına sosyal güvenlik sistemimizin nasıl bir felakete itilmeye çalışıldığının kanıtıdır. Bu derneğin başındaki hanımefendi 1992 yılında sigortalı olarak sosyal güvenlik sistemimize dahil olmuş. Şayet eski sistem devam etseydi bu hanımefendi 2012'de 38 yaşında emekli olacaktı. Halihazırdaki kademeli yaş düzenlemesi sebebiyle bu hanımefendi 2022 yılında 48 yaşında emekli aylığı almaya başlayabilecek. Esasen bu kişi emeklilik hakkını kazanmış durumda. Emekli aylığı alabilmesi için bu yaşı beklemesi gerekiyor.
'Mevcut durumda da emeklilik sistemimiz içler acısı bir halde'
Vatansever halkım dünyanın hiçbir yerinde 38 yaşında emeklilik diye bir uygulama yoktur. 20 yıl çalışıp 38 yaşında emekli olacak bir kişi 40 yıl çalışmadan devletten maaş ve sağlık sigortası hizmeti alacak demektir. Böyle şey olur mu? Buna dünyanın hiçbir ülkesinin sosyal güvenlik sistemi dayanamaz. Zaten oralarda da böyle bir uygulama yok. Ortalama insan ömrünün 60 yaşı dahi bulmadığı dönemlerde 40'lı yaşlarda emekli olmanın belki bir izahı vardı ama bugün ülkemizde ortalama insan ömrü 78. Bırakın 38'i, 48 yaşında emekli olan bir kişi bile yaklaşık 30 yıl sistemde kalacak demektir. Bugün ülkemizde ortalama emeklilik yaşı 52'dir. Bu rakam Avrupa ülkelerinde 65'tir. Türkiye kademeli olarak yeni yeni 65 yaş sınırına d oğru çıkıyor. Ülkemizde ortalama sigortalılık süresi 26 yıl iken emeklilikte geçen ömür 27-31 yıl arasındadır. Avrupa'da sigortalılık ortalama süresi 35 yıl iken emeklilikte geçen süre genellikle 20 yılın altındadır. Ülkemizde bir emekli tüm çalışma hayatı boyunca ödediği primi, 6 yılda emekli maaşı olarak geri almaktadır. Görüldüğü gibi mevcut durumda dahi emeklilik sistemimiz içler acısı bir haldedir.
'Yıllık ilave maliyeti 26 milyar lira, toplam maliyeti 750 milyar lira'
SGK'nın hesaplamasına göre emeklilikte yaşa takılanlar denilen gruba giren 6.3 milyon kişi bulunuyor. Bunların 1 milyon kadarı devlet memuru iken kalanı hizmet akdi ile veya kendi hesabına çalışanlardan oluşuyor. Bunlardan 1.3 milyonu hemen emekli olabilecek durumda, kalanları da peyder pey emekliliğini talep edebilecektir. Bu teklifin ülkemize yıllık ilave maliyeti 26 milyar lira. Erken emeklilikten yararlanacakların tamamı gözönüne alındığında bu rakam toplamda 750 milyar lirayı buluyor. Bizim ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz bir dönemde böyle bir yükü milletimizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı?
'Ekonomik kurtuluş savaşının verildiği dönemde fırsatçılar türedi'
Öyle şeyler oluştu ki bir taraftan ekonomik kurtuluş savaşının verildiği dönemde fırsatçılar türedi. Onlar domates, patates, biber, çocuk bezi, ekmek, un stokçuluk yapılarak fırsata dönüştürülürken bir taraftan da bunlar türedi. Ne olacak? Erken emekli olacak gidecek başka bir işte de çalışmaya devam edecek. Yani çift dikiş. Böyle bir şey olamaz. Buna adalet, hak denmez. Bugün Batı dünyası yaşta emekliliği tırmandırıyor. 65'in altına eyvallah etmiyor, yukarı doğru çıkarıyor. Ülkeye maliyeti çok fazla da onun için. Eskiden İskandinav ülkelerinde erken emeklilik olurdu. Şimdi bedelini ödemeyince yukarı doğru tırmandırmaya başladılar. Yanlış anlaşılmasın bizim kimsenin hakkında hukukunda gözümüz yoktur. Emeklilik konusunda da en büyük hizmetleri biz getirdik. Biz iktidara geldiğimizde 68 lira emekli maaşı vardı. Bugün asgari ücretin altında emekli maaşı kalmadı. Ayrıca tüm emeklilerimize bayramlarda biner lira ikramiye veriyoruz. Sağlık hizmetlerinde dünyada örneği olmadık şekilde sosyal güvenlik şemsiyesi dışında kimseyi bırakmadık.
'Sosyal güvenlik sistemimizi yeni bir batağın içine niye sürükleyelim?'
Bir kesimi mutlu etmek adına ülkemizin tüm dengelerinin bozulmasına müsaade edemeyiz. Bir siyasi ranta dönüştürülmemelidir. Şu gerçeği hepimiz çok iyi biliyoruz. Bugün emeklilikte yaşa takılanlar denilenlerin önemli bir bölümü emekli maaşı almaya başladıktan sonra da çalışmayı sürdürecektir. Bir yandan devletten maaş alacak diğer yandan da işlerine devam edecekler. Hakikat buyken sosyal güvenlik sistemimizi yeni bir batağın içine niye sürükleyelim? Meclis'te bu konuyu gündeme getiren partileri bu gerçekler ışığında yeniden bir durum değerlendirmesi yapmaya davet ediyorum. Türkiye geçmişte popülist politikalardan, hesapsız kitapsız atılan adımlardan çok çekti, gelin yeniden bu tehlikeli alışkanlığı hortlatmayalım.
Türkiye 24 Haziran seçimleriyle birlikte yürütme ve yasamada inşallah 5 yıllık kesintisiz bir hizmet dönemine girmiştir. Mart 2019'da mahalli idari seçimlerini de başarıyla tamamladığımızda belediyelerde yeni bir hizmet döneminin kapılarını aralamış olacağız. Ülkemizin yeni yönetim sisteminin en güzel tarafı işte bu şekilde istikrarlı bir hizmet süresini garanti altına alıyor oluşudur. Biz işbaşına gelir gelmez hemen 3 aşamalı çalışma başlattık. İlk olarak 100 günlük acil icraat programımızı hazırladık. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı kurumlar ile bize bağlı 16 bakanlık ile 400 projeyi öncelikli olarak belirleyerek bu programa dahil ettik. Programın uygulama aşamalarını Cumhurbaşkanlığında kurduğumuz bir ekip vasıtasıyla adım adım takip ediyoruz. Son Bakanlar Kurulu toplantısında ilk 50 günün kapsamlı bir değerlendirmesini yaptık. Ardından önümüzdeki 3 yıllık dönemi kapsayan Orta Vadeli Programı hazırladık. Küresel ve bölgesel zorlukların üzerinden gelerek Türkiye'yi hedeflerine ulaşmayı hedefleyen bu programın adını da Yeni Ekonomi Programı olarak belirledik. Türkiye 2002-2013 yılları arasındaki hedefleri aşarak yakalamıştır. 2013 yılında itibaren hep beraber yaşadığımız sınamalar nedeniyle kimi hedeflerimizin gerisine düştük. Gezi olaylarıyla, oradan bizi sıkıştırmaya çalışanlar son ekonomik dalgalanmaya kadar süren bu kritik dönemde her şeye rağmen ülkemizi sapasağlam ayakta tutmayı başardık. Bizi yıkmak için kurulan tuzakları ufak sendelemelerle atlatıp 2023 hedeflerimiz doğrultusunda yürümeye devam ettik. Yeni Ekonomik Programımızı dengeleme, disiplin, değişim temaları etrafında oluşturduk. Böylece hem bugüne kadarki kayıplarımızı telafi edecek, hem de bundan sonraki saldırılara mukavemet gösterecek önemli bir yaklaşım geliştirdiğimize inanıyorum.
'Yeni yönetim sisteminin ilk bütçesi yarın Meclis'te'
Bu arada yeni yönetimi sistemimizin ilk bütçesinin hazırlıklarını da tamamladık. 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifini inşallah yarın Meclis'e sunuyoruz. Böylece yeni ekonomi politikalarını hayata geçirme yolunda önemli bir adımı da atmış oluyoruz.
Açık konuşmak gerekirse bu süreçte çok ciddi fedakarlıklarda bulunduk. Ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini korumak için yeri geldiğinde yutkunmak pahasına ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık. Biz bugüne kadar hiçbir şeyi gizlemedik. Her icraatımızı milletimizle birlikte ve gözü önünde gerçekleştirdik. Son dönemde de aynı yolu izledik. Milletimizle aramızdaki gönül bağı, bazen her şeyi söze dökemesek de ne yaptığımızı ve nereye vardığımızı anlatacak samimiliğe sahiptir. Böyle dönemler sabır dönemleridir. Sabredeceğiz ve Allah'ın izniyle zafere ulaşacağız.
'Gözlerinin yaşına bakmayacağız'
Bürokrasinin hantallığı ve direnişi yüzünden çok sıkıntı çektik. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, hangi tedbirleri alırsak alalım bir türlü çözemediğimiz bu sorunu yeni yönetim sistemiyle geride bırakmayı umut ediyorduk, hala da ediyoruz. Bürokrasinin hantallığından, imza atmaktan çekinmesinden kaynaklanan şikayetler işitiyoruz. Artık aradan 4 aydan fazla süre geçtiğine göre bu tür sıkıntıları geride bırakmamız gerekiyor. Bakanlıklarımız çalışacakları kadroları oluşturdular. Tüm bürokratlar, vazifelerine devam ediyor demektir. Bu tür kişilerin yeniden atanması gibi bir usul yoktur. Bize iş üreten bürokratlara lazım. Her kim ki sırt unvanını kaybetmemek iiçin pasif duruma geçmişse, o kişi ekibimizin parçası olmaktan çıkmıştır. Türkiye'nin en çok icraata, projeye ihtiyacı olduğu dönemde kimsenin kapris, kariyer hesaplarıyla vakit kaybedemeyiz. Hala yapmadılarsa yetki devirlerinin yapılıp bürokrasi çarklarının işlemelidir.
'Fırat'ın doğusu için gereken adımları atacağız'
Bu süre içerisinde malum Türk adliye, hukuk sistemi içerisinde İzmir'de bir Rahip Brunson olayı yaşadık. Bu konuyla ilgili olarak Türk adalet sistemi kararını verdi ve uygulamaya koydu. Bir diğer olay bugünlerde terörle mücadelede attığımız adımlardır. Bunlar kararlılıkla devam ediyor. Suriye'nin kuzeyinde, Münbiç'te atılan adımlar. Münbiç'te şu anda Mehmetçiğimizin Amerikalı askerlerle müşterek eğitim sisteminin devam ediyor oluşudur. 90 günlük takvim çalışmadı. Çalışmazsa biz orada da göbeğimizi kesmeyi biliriz, gereğini yapacağız. Aynı şekilde Fırat'ın doğusunda gereken adımlar atılmaz, gecikme süreci devam ederse, burada da özellikle YPG/PYD'ye daha doğrusu PKK'ya karşı atılması gereken adımları en üst düzeyde atacağız. Gereğini de yapacağız. Bütün bunlar salt ülkemizin huzuru için değil, o bölgede yaşayan insanların huzuru için. İdlib'de attığımız adım neyse, Afrin'de, Cerablus'ta attığımız adım da odur. Bu adımları Türkiye kararlı bir şekilde atmıştır, atmaya devam edecektir."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Karabük'te kartpostallık görüntü! Sarıçiçek Yaylası beyaza büründü
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!